Ömer'i adamlar kilerden çıkardığında hemen elindeki ipi çözdüm, ayağındakini de çözerken o da ağzından bandı çıkarttı.
Mert'in telefonuna yine mesaj geldi, Mert, "Hadi hadi." diyerek kapıyı gösterdi, koşarak evden çıktık.
Evin yaklaşık altmış metre uzağındaki arabaların yanına geldiğimizde patlama sesi yükseldi ve ev yanmaya başladı. İlyas amca, "Herkes burada mı?" diye bağırdı.
Herkes buradaydı.
Ömer boş boş etrafa bakıyordu hiçbir şey anlamadığı belliydi.
İlyas amca, "Burak Bey'e haber vermemiz icap eder." deyip telefonunu cebinden çıkarttı.
Adının Kasım olduğunu öğrendiğim adam, "Abi burada ortada durmayalım!" dedi.
İlyas amca da "Doğru." dedi ve arabaları işaret etti.
Arabaya bindiğimizde Mert "Canımın ciğeri." diyerek Ömer'e sarıldı.
Mert sarılınca Emir de diğer taraftan sarıldı. Bende, "Kıskanıyorum" dedim ve Ömer'i yanıma çektim, Mert geri çekmeye çalıştı ama çekemedi.
Biz arabada Ömer boğuşması yaparken, babam, Vural amca ve polisler çoktan gelmişti.
Batuhan abi kapıyı açtı, "Burak amca ve babam geldi, gergin ve sinirliler haberiniz olsun." dedi. Önce Mert peşinden Emir sonra Ömer en sonda ben olmak üzere arabadan indik.
Babam ters ters bana baktı. Ömer'i görünce sanki elli yıldır evladını görmeyen baba edasıyla sarıldı sonra da Vural amca sarıldı, daha sonra Mert'te sıraya girdi peşinden Batuhan abi derken sarılma faslı devam etti...
Ömer'den...
Burak amca, "Ömer kendini iyi hissediyor musun?" diye sorduğunda "İyiyim Burak amca." dedim.
Burak amca, "Önce bir hastaneye gidiyoruz ne olur ne olmaz, daha sonra ifaden alınacak." dediğinde tamam anlamında başımı salladım.
Vural amca, "Ömer'i şimdi daraltmayalım çocuklar siz öbür arabaya geçseniz daha iyi olur."
Mert, "Tamam." deyip Çağatay'la Emir'i çekerek Vural amcanın gösterdiği arabaya yürümeye başladı.
Burak ve Vural amcayla diğer arabaya binip hastaneye doğru yol alırken "Şimdi ne olacak?" diye sordum.
Vural amca derin bir nefes aldı. Burak amca lafa girdi, "Ömer bu mevzu yirmi sene önce olan bir mevzu, Erhan intikam almaya mı çalışıyor ne oluyor bilmiyorum. Şu an ne yapmamız lazım ne olacak onu da bilmiyorum. Sen şimdi kendini yorma."
"Peki." deyip camdan dışarıyı izlemeye başladım.
Hastaneye girdiğimizde bizi güler yüzlü bir doktor karşıladı, ben doktorla beraber odasına giderken geri kalanlar da hastanenin bahçesine çıktı.
Doktor, "Kan tahlili yapılacak, sonuçlar yarım saate çıkar, o arada da muayene olursun." dediğinde "Tamam." deyip başımla onayladım.
Hemşire hanım "Buyurun ben eşlik edeyim." dediğinde beraber odadan çıktık.
Kan tahlili için kan verdikten sonra doktorun odasına geri döndüm. Küçük bir muayeneden sonra "Çıkabilir miyim?" dedim, "Tabi." dediğinde odadan çıktım.
Koridorun sonunda Çağatay tek ayağını duvara yaslamış, elleri cebinde yere bakıyordu. Yanına gidip, "Diğerleri nerde?" diye sordum.
"Ben yetmiyor muyum?"
"Yetiyorsun." deyip karnına hafif bir yumruk attım.
Kafamdan tutup beni göğsüne yasladı, "Çok özledim lan seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burslu Öğrenci
Novela Juvenil- TAMAMLANDI - Güzel bir çocukluk geçirmiş olan Ömer on yaşındayken, annesi ve babası vefat ettiği için mecburen babaannesiyle yaşamaya başlar. Okul hayatı dışında her şey yolunda giderken, haberinin olmadığı, hatta o doğmadan önce gerçekleşen bir m...