İMKANSIZ Bölüm 20

65.9K 2.5K 146
                                    


Zeynep Dilan'lara gitmek için izin alamayınca Dilan'ı konağa çağırmıştı. Dilan hızlıca hazırlanıp konağa gitmek için evden çıkmak üzereyken annesi seslendi.

"Bana bak Dilan Ömer Ağa arada diye ses etmiyorum yoksa o kafanı evden çıkaramazsın. Yine talip çıktı sana ama baban bunları da reddetti."

Dilan rahat bir nefes aldı Allah'tan ailesi kimseyi beğenmiyor en iyisini bekliyordu da sevmediği biriyle nasıl evleneceğini düşünmüyordu. Hoş düşünmesine de lüzum yoktu. Dışarıdan bakan herkesin Dilan hakkındaki ilk düşüncesi şüphesiz hayat dolu olduğuydu. Öyleydi de belki Zeynep gibi okumaya meyilli değildi ama onu mutlu eden de pek çok şey vardı. Dergilerde gazetelerde gördüğü ülkeler, değişik yemekler, değişik insanlar. Kaç defteri vardı sayfaları bu kupürlerle dolu. Sadece ülkeler değil; beğendiği kıyafetler, elbiseler, en son moda trend ayakkabılar, çantalar...

Gördüğü, beğendiği, hoşuna giden ne varsa keser defterlerine yapıştırır kendini o hayatın içinde hayal eder mutlu olurdu Dilan. Sadece hayal kurmak mutlu olması için yeterliydi.

Evlenmek de en büyük hayaliydi ama yalnızca sevdiği adamla. Evet vardı bir sevdiği ama en az defterlerinde hayal ettiği hayat kadar imkansız biriydi. O kadar imkansızdı ki Paris'e gidip Eyfel Kulesinin zirvesinden tüm şehri izlemek ya da Montmartre'de gezinip ressamlara resmini çizdirmek bile daha mümkündü. Ya da Bürgenstock Hotels & Resort'ta kalıp balkonunda kahvesini yudumlarken o eşsiz Orta İsviçre manzarasını izlemek ve hatta Niagara Şelalesini nefesi kesilerek izlemek diye aklından geçirecekken düşündüğü şeylere gülmeden edemedi Dilan. Bunlar bile mümkün olabilirdi ama sevdiği adamla birlikte olmak işte o olamazdı.

"Geç kalmam anne konaktan yolladıkları araba gelmiş gidiyorum ben." deyip annesinin cevabını beklemeden çıktı evden Dilan. 

Talipleri çoktu gün gelecek elbet birine evet diyecekti ailesi. Onu da düşünmüş kararını vermişti Dilan. Kendine kurduğu hayal dünyasının içinde ya sevdiğiyle olacaktı ya da hiç kimseyle. Sevdiğiyle bir geleceğinin olmayacağı büyük bir gerçekti. Dilan ne kadar hayal dünyasında yaşamayı sevse de olmayacak bir şeyin umudunu taşımazdı içinde. 

Öyle bir zaman geldiğinde korkmayacak annesine de babasına da açıkça istemediğini asla evlenmeyeceğini söyleyecekti eğer zorlarlar onu evlenmeye mecbur ederlerse de kıyacaktı canına.

-----------------------

Dilan Dağhan'lı Konağına geldiğinde önce avluda herkesle oturdular sonra da Zeynep'le yukarı en üst katın avlusuna çıktılar. Hava sıcak olsa da burası her zaman daha serin olurdu.

"Neyin var Dilan geldiğinden beri durgunsun?" diye sordu Zeynep. O herkesten iyi tanırdı Dilan'ı kimsenin fark bile edemeyeceği en önemsiz şeyleri görür arkadaşının dilinden anlardı.

"Bilmiyorum inan içimde bir sıkıntı var sadece boş ver geçer nasılsa. Sen anlat asıl Ömer Ağayla nasılsınız?" 

"Hep böyle yapıyorsun Dilan ben her şeyimi seninle paylaşıyorum ama sen derdini benden hep gizliyorsun. Ama bugün son anlatacaksın bana artık neyin olduğunu, seni üzen bir şey var biliyorum."

"Her zamanki şeyler inan annem nasıl baskı yapıyor biliyorsun buraya geldiğim zamanlar biraz nefes alabiliyorum. Oysa geçen yıl ne rahattım bu yıl nefes aldırmıyor."

"Gelinlik çağa geldik onların gözünde de ondan hiçbirinin aklından ama okusunlar da geleceklerini ellerine alsınlar geçmiyor varsa yoksa kısmet talip nasip."

Kısık sesli kahkaha attı Dilan arkadaşının sözlerine.

"Evlendiğine pek pişman gibi değilsin ama hatta sanki pek hoşuna gitmiş gibi."

MARDİN'İN GÜNEŞİ (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin