Mardin'in soğuk havasında titreyerek arabaya oturdu Zeynep. Aslında niyeti bugün Benaz kadın ve Mina'nın gönlünü almaktı. Dünkü sorumsuz tavrından ötürü onlar da kırılmıştı Zeynep'e. Ama kocası banyoya girince rahat durmamış genç kadını hemen bırakmamıştı. O sırada da Benaz kadınla Mina bağ evindeki dapirin yanına gitmişlerdi. Arabada sıkıntıyla ofladı Zeynep o esnada dışarıda Hamit'le konuşan Ömer Ağa da konuşmasını bitirmiş arabaya binmek üzereydi. Arabaya bindiği gibi çalıştırıp karısına baktı. Küçük karısı anlaşılan çok üşümüş oturduğu yere iyice büzüşmüştü. Gülerek başını salladı Ömer Ağa sonra da arabanın klimasını açtı. Karısına bakarak,
"Kemerini bağla hadi şimdi ısınır araba." dedi.
Zeynep kocasına bakmaya hala utanıyordu aslında alışmıştı kocasıyla yakın olmaya ama utanmasına engel olamıyordu. Kemerini takarak derin bir iç çekti.
Kocası arabayı çalıştırarak yola çıktı. Birkaç dakikalık sessizlikten sonra,
"Neyin var senin doktara gideceğimiz için mi böylesin?" diye sordu karısının moralisiz hali arabaya bindiği andan beri dikkatini çekmişti. Başta sadece utandığını düşünmüştü ama şimdi sorunun başka olduğunu anlıyordu.
"O da var tabi." diye kısık sesle cevap verdi Zeynep.
Ömer Ağa kaşlarını çatarak baktı karısına sonra da tekrar yola bakarak,
"O da ne demek?" diye sordu.
Zeynep hiç duraksamadan yanıtladı kocasını.
"Benaz anneyle Mina kırgındı bana dün için bugün gönüllerini alırım diye düşünmüştüm ama erkenden dapirin yanına gitmişler. Dapir de benim yüzümden evden ayrıldı, zaten sevmiyor beni iyice nefret etmiştir."
Ömer Ağa hala çatık kaşlarıyla yola bakıyordu karısı konuştukça daha çok çatılıyordu kaşları. Bir süre bir şey söylemedi, Zeynep merakla kocasına bakıyor ne yorum yapacağını sabırsızlıkla bekliyordu. Kocası konuşmadıkça içindeki huzursuzluk büyüyor kendini daha da kötü hissediyordu. Kocasının bir şey söylemeyeceğini düşünüp üzgünce bakışlarını yola çevirdi. O esnada kocasının gür sesini duydu.
"Dün için pişman olduğunu düşünüyorum."
Kocası gözlerini yoldan hiç ayırmadan konuşmuştu ama Zeynep kocasına dönerek konuştu.
"Çok pişmanım hemde."
Zeynep'in sesindeki içtenliğe de pişmanlığa da inandı kocası. Bakışlarını karısına çevirdi önce sonra da karısının küçük eline uzanıp kendine çekerek elinin üzerini öptü. Sonra tekrar yola bakarak,
"Annemle Mina seni seviyor gönüllerini alırsın merak etme." dedi.
Kocasından böyle yanıt alınca Zeynep'in içi sıcacık oldu.
"Dapir meselesini de uzatmaya niyetim yok Ahmet'in gelmesine çok az kaldı aile içinde daha fazla gerginlik istemiyorum." dedi. Kocasının sesi az önceki kadar şefkatli gelmese de dapir konusunda bir şey söylemek istemiyordu Zeynep çok kırılmıştı o yaşlı kadının kendisine olan tavrına. O yüzden konuyu değiştirmek istedi genç kız.
"Kardeşini özlemişsindir."
"Hem de nasıl." dedi Ömer Ağa içli bir sesle.
Zeynep'in aklına ağabeyleri geldi. Dağhanlı Konağına yemeğe geldiklerinden beri ne babasını ne de kardeşlerini görmemişti. Acaba nasıllardı, babasıyla Mirhan ağabeyi onu merak ediyor muydu, Dicle hamile demişlerdi acaba o nasıldı ya Ferzan ağabeyi..." derken gözleri doldu kocası anlamasın diye başını yan tarafa çevirip camdan dışarı bakmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN'İN GÜNEŞİ (Devam Ediyor)
RomantizmSu gibiydi iki genç kız da. Öyle narin öyle güzellerdi. Birinin adı Zeynep'ti. Bakanlar gözlerini alamazlardı. Babasının en değerlisi, mücevheri, güneşiydi. Birde Mardin'in ağası vardı. Ömer Ağa. O bir şey isterse olurdu, kimse karşı gelemez gelmeye...