Dağhanlı Konağındaki neşeli havanın aksine Paşalar Konağında gergin bir hava vardı. Osman Paşalar yaşanan olayların ağırlığını kaldıramıyor, Lerzan hanım Dilan'a nefretini saçacak yer arıyor Nilgün her defasında Dilan'a siper oluyorken Dilan Berzan'dan kaçmaya devam ediyordu.
Dilan için hayat biraz olsun kolaylaşmıştı. Son yaşanan fotoğraf olayından sonra Nilgün'e kırgın olsa da sevimli kadın Dilan'ın gönlünü alacak türlü yollar bulmuş araları düzelmişti. Nilgün'le arada dışarı da çıkmaya başlamışlardı bir seferinde de Nilgün'ün Berzan'a yaptığı aracılıkla Nuran kadın Paşalar Konağına gelmiş kızıyla hasret giderebilmişti.
Dilan için her şey netti. Berzan'ın kendisine merhamet etmesine de acımasına da ihtiyacı yoktu. Berzan'a da ihtiyacı yoktu, tek hayali bebeklerini sağlıkla dünyaya getirmek ve kendini onlara adamaktı.
Berzan tarafından ise durum çok karışıktı. Aşirete sırtını dönmüştü ama daha ne kadar böyle devam edebilirdi bilmiyordu. Annesiyle dedesi her fırsatta Berzan'a yükleniyorken aşiret işini Dilan için en kısa zamanda çözmesi gerektiğinin bilincindeydi.
Ama işi hiç kolay değildi çünkü neredeyse bir ay olmuştu konağa geleli ama Dilan'ın ağzını hala bıçak açmıyordu.
Berzan Dilan'ın ağzının içine bakıyor daha Dilan bir şey istemeden önüne seriyor, Dilan'dan ufacık bir ışık görebilmek için elinden gelenin fazlasını yapıyordu.
Ama ne yaparsa yapsın bir türlü olmuyordu, Berzan vazgeçmiyor, Dilan pes etmiyordu.
Mardin'deki şirkette Japon ortaklarla sürekli canlı bağlantı kuruyor oradaki otelin en azından projesini yakından takip etmeye çalışıyordu. Sabah dedesi şirkete gelmiş yine aşiret mevzusu açılmış genç adamın bütün siniri tepesine toplanmışken sıkıntıyla ceketini giyip evin yolunu tuttu.
Büyük bir karar vermişti Berzan mecburdu, çünkü Dilan ona bu kadar uzakken onu bu şekilde alıp Japonya'ya gitmesinin de bir anlamı kalmıyordu. Kendisi de Japonya işinden vazgeçemediğine göre yapılacak olan belliydi.
Kafası bu kadar karışıkken kendini işlere de yeterince veremiyordu o yüzden erkenden eve gitmeye karar verdi. Eve gelir gelmez de her zaman yaptığı gibi ilk iş odasına çıktı. Geldiğinde direk odasına gidiyordu, Dilan'ı ya uyuyakalmış şekilde buluyor uyandırıp yemeğe iniyorlardı ya Dilan Nilgün'ün yanında oluyordu ya da odadaki camın önünde dalgınca dışarı izliyordu karısı.
Bu kez Berzan odaya girdiğinde Dilan'ı, camın önünde oturmuş ama bu kez elinde şişlerle bir şeyler örerken bulmuştu. Kendisinden kaçmak için mi yoksa gerçekten istediği için mi Dilan örgü işini tercih etmişti Berzan bilmiyordu. Genç kız son zamanlarda bebeklere sürekli bir şeyler örmeye çalışıyor ama Berzan'ın anladığı kadarıyla pek beceremiyordu. Çünkü sabah başladığını akşam dudaklarını büzerek söküyor, akşam başladığını sabah evirip çevirip dayanamayıp elinden bırakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN'İN GÜNEŞİ (Devam Ediyor)
RomanceSu gibiydi iki genç kız da. Öyle narin öyle güzellerdi. Birinin adı Zeynep'ti. Bakanlar gözlerini alamazlardı. Babasının en değerlisi, mücevheri, güneşiydi. Birde Mardin'in ağası vardı. Ömer Ağa. O bir şey isterse olurdu, kimse karşı gelemez gelmeye...