HESAPLAŞMA Bölüm 22

64.4K 2.4K 120
                                    

Ömer Ağa normalde de sinirli bir adamdı ama ömrü hayatında bu kadar sinirlendiği bir olay hatırlamıyordu. Saat akşamın onu olmuştu ama hala karısından bir haber yoktu, adamlarına köşe bucak her yere bakmalarını ama bunu sessiz sedasız yapmalarını söylemişti. Daha ne olduğunu anlamadan böyle bir olayın duyulup yayılmasını istemiyordu belki de karısının başına bir iş gelmişti. Peki böyle gizli saklı yalan dolanlı iş çevirmesinin nedeni neydi? Düşünmekten kafayı yemek üzereyken Hamit aradı.

"Bana bulduğunuzu söyleyin Hamit."

"Ş-şey Ağam..."

"Uzatma lan neyse söyle."

"Ağam, hanımağam Diyarbakır otobüsüne binmiş otogarda sağlam ağzı sıkı adamlara fotoğrafını gösterdik kim olduğunu söylemeden sorduk soruşturduk görmüşler otobüse binerken ağlıyormuş o yüzden dikkatlerini çekmiş."

"Saat kaçta?"

"20:30 otobüsüyle Ağam."

"Adamları topla kimseye bir şey söylemeden konağa dönün evdekiler bilmeyecek kapat şimdi."

Hamit'in telefonu kapatmasını beklemeden kendisi kapatıp arabasına bindiği gibi gaza bastı Ömer Ağa. Bir buçuk saatlik mesafeyi kapatması lazımdı son sürat sürmeye başladı arabasını. Sinir bütün hücrelerine yayılmış bir nabız gibi atıyordu vücudunda. 

Allah aşkına derdi neydi? Daha bir kaç gün önce evden izinsiz çıktı diye onu uyarmamış mıydı?

Evden mi kaçmıştı?, Niye yalan söylemişti?, Niye ağlıyordu?

Direksiyona hızla vurup, "Canını yakacağım senin" diye bağırdı. "Yapmayacaktın bunu bana, sebebi ne olursa olsun bedelini ağır ödeteceğim." diye yol boyunca söylenip durdu.

Bir buçuk saatlik mesafeyi kırk dakikada aştı otobüsü gördüğü gibi de kornaya basıp durmasını istedi. Otobüs durmayınca hızlı gidip önünü kesti. Yolcular şaşkınlıkla ne olduğuna bakmaya çalıştılar. Otobüs durduğu gibi Ömer Ağa içine girdi kaptan Ömer Ağayı hemen tanımıştı ses etmedi.

Kısık gözleriyle otobüsün içinde göz gezdirip onu buldu. Sonlara doğru oturmuş, başını cama yaslamış ağlıyordu. Otobüsün durduğunun bile farkında değil gibiydi. Bir an kaldı Ömer Ağa ne olmuştu, neden bu haldeydi, neden ağlıyordu, başına bir iş mi gelmişti yoksa düşündükleriyle nefesi kesilerek ilerledi şaşkın bakışlara aldırmadan karısının kolundan tutup sertçe çekti.

Zeynep bir an nerede olduğunu, ne olduğunu kavrayamadı kolunu tutan ellerin sahibine baktığı an dondu. İlk anda tanıyamadı kocasını çünkü Ömer Ağanın yalnız gözleri değil tüm yüzü kararmış ürkütücü bir hal almıştı. Boynundaki damarlar belirginleşmiş, sık sık aldığı nefesler yüzüne çarpıyordu.

"Bırak" diyebildi zor duyulan bir sesle. Ama Ömer Ağa kulağına yaklaşıp, "Sessizce hemen inmezsen olacaklardan sorumlu değilim çok kişinin canı yanar." dedi fısıltıyla.

Zeynep kocasının gözlerinden, kolunu tutan elinin kuvvetinden dediğini yapacağını anlamıştı. Zeynep'i almadan otobüsten inmesi olasılık dahilinde bile değildi. Kaçması büyük aptallıktı Ömer Ağa bunu affetmeyecekti biliyordu, gözlerinden anlamıştı. Ama Zeynep başkasına dokunan, öpen bir adamla evli olmaya dayanamaz o konağa asla dönemezdi başka çaresi yoktu.

Düşünmeyi bırakıp kolunu gittikçe daha çok sıkıp canını acıtan adamın dediğini yaptı. Sakince yürüdü, otobüsten indikleri gibi Ömer Ağa arabasının arka kapısını açıp Zeynep'i içine fırlattı.

Direksiyona geçip yine son sürat gaza bastı Zeynep belli etmemeye çalışsa da kocasından çok korkuyordu. Bu şekilde evden kaçmakla ölüm fermanını bile imzalamış olabilirdi haklıyken haksız durumuna düşmüştü keşke kaçmak yerine babasının evine dönseydi, boşanmak istediğini söyleseydi. 

MARDİN'İN GÜNEŞİ (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin