Bölüm 54

63.4K 2.8K 721
                                    

Zaman bazen çok hızlı bazense öldürecek kadar yavaş ilerlerdi. O gece de Berzan için öyle olacaktı dakikalarca oturduğu yerden kalkmadan inatla gözlerini kapalı tuttu sonra da bir daha asla bakamayacağı fotoğrafa doğru uzanıp eline aldı. Tam o anda içeri Nilgün girdi. Genç kadın çıkan büyük şangırtı sesinden sonra odaya girip girmemekte kararsız kalmıştı ama sonra dayanamayıp girmeye karar vermişti. 

Odaya girdiği an dağınıklığı gördü sonra da ışığın yandığı giyinme odasına doğru tereddütle ilerledi. Kardeşini gördüğü an panikle yanına koştu. Berzanın üzerinde yalnızca pantolunu vardı ve eli kan içinde aynadan saçılan cam parçalarının etrafında oturuyordu.

Banyoya koştuğu gibi temiz bir havlu alıp Berzan'ın elini sıkı sıkı sardı. Panik ve endişeyle kardeşinin yüzüne bakıyordu. Konuşmak istiyordu ama ne söyleyeceğini bilemiyordu. Berzan'ın halindeki saf yalınlıktan, gözlerindeki ifadeden korktu. Dilan hakkında söylenenlerin doğru olduğuna asla inanmamıştı ama kardeşini bu hale getirip delirten sebebi şimdi merak ediyor şüphe bir kurt gibi içini kemiriyordu.

Aradan kaç dakika geçti, iki kardeş hiç konuşmadan yan yana ne kadar süre oturdular ikisi de bilmiyordu. Ama bu belirsizliğe dayanamayan ilk kişi Nilgün oldu. Yüzünü kardeşine çevirip sordu.

"Ne oldu?"

Berzan uzun bir süre cevap vermedi, ne diyeceğini bilmiyordu çünkü ne düşünmesi gerektiğine de ne yapması gerektiğine de henüz karar verebilecek durumda değildi. O yüzden hayattaki en iyi dostuna, kardeşine elindeki fotoğrafı uzattı.

Nilgün kardeşinin elindeki fotoğrafa baktı uzunca. Berzan'ın çok eski ve uzaktan çekilmiş bir fotoğrafıydı. Belki birkaç yıl evvel diye tahmin etti, düğün gibi bir yerde olabileceğini düşündü Nilgün etraf kalabalık gibiydi ama kardeşi muhtemelen yakınlaştırıp çekilmişti. Sonra fotoğrafın arkasını çevirip yazan yazıyı okudu. "Sevdiğim" yazıyordu sadece.

Sonra etrafa göz gezdirdi Nilgün yerdeki kutuya etrafına saçılan dergilere, defterlere. Durumu anlamak zor olmadı onun için.

Çok kısık bir sözle mırıldanarak konuştu.

"Ne bıraktığın kredi kartına ne de adına açtırdığın hesaptaki paraya dokunmuş."

Berzan hiç bir tepki vermedi kardeşinin sözlerine.

"Onu görür görmez anladım bütün bunlara para için razı olacak bir kız olmadığını." diye devam etti. Ama Berzan hala konuşmuyor aynı düşüncede olduğunu belirtecek bir tepki vermiyordu.

Nilgün tamamen kardeşine döndü . 

"Berzan o kız..."

Cümlesini tamamlayamadan Berzan sertçe sözünü böldü.

"Tamam Nilgün neyse ne artık."

Nilgün ayağa kalkmakta olan kardeşine baktı. Elindeki kan azalmıştı ama hala kanamaya devam ediyordu. Berzan kısık sesle küfredip banyoya yöneldi. 

Nilgün de yatak odası bölümüne geçip camın önündeki koltuğun üzerine oturdu. Sabırla bekledi kardeşinin gelmesini. Dakikalar sonra Berzan geldiğinde üzerini giyinmişti ve elinide tekrar sarmıştı. Nilgün dikkatle kardeşine bakarak sordu.

"Ne yapacaksın?"

Berzan tersçe baktı kardeşine.

"Gidip bu olayın nasıl çıktığını öğreneceğim sonra da sebep olanların hepsini cehenneme yollayacağım." dedi nefretle.

Nilgün ayağa kalkıp kardeşine yaklaştı.

"Ben bunu sormadım sana, Dilan'la ilgili ne yapacaksın diye sordum." dedi o da yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyordu.

MARDİN'İN GÜNEŞİ (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin