YALANCI Bölüm 21

62.7K 2.4K 84
                                    

Dilan'ın istendiği akşamdan sonra hiçbir şey aynı olmadı. Aksine herkes için çok büyük karmaşa oluştu. Bu karmaşalardan en büyüğü Dağhanlı konağında yaşanacak Ömer Ağayla Zeynep için geri dönülmez yolların başlangıcı oluşacaktı.

----------------

Dilan gittikten sonra Zeynep mutfağa yardıma inmişti. Kısa bir zaman sonra Ömer Ağa mesaj atmıştı, "Yemeğe beklememelerini şirkette işlerinin uzadığını" yazıyordu. Zeynep'in morali çok bozulsa da belli etmemeye çalıştı. Hele dapirin sofrada; "Oğlan iki günde bezdi eve bile gelmiyor" lafları genç kızın canını daha çok acıttı.

Başta Ömer Ağa çiftliğe gideceklerini söylediğinde çok istekli olmasa da şimdi istiyordu. Kocasıyla yalnız kalmak, baş başa olmak, onu daha iyi tanımak için içinde derin bir arzu duymaya başlamıştı. Düşündükçe kocasını hiç tanımadığını fark ediyor, onun hakkında merak ettiği her şeyi bilmek istiyordu.

Yemekten sonra sofranın toplanmasına yardım edip yorgun olduğunu söyleyerek odasına çıktı. Ömer Ağa gelene kadar biraz kitap okumak istiyordu. Üzerini değiştirip daha rahat bir şeyler giyerek yatağa uzandı. Daha sonra da seçtiği kitabı okumaya başladı. Aradan çok zaman geçmemişti ki telefonuna bir mesaj geldi. Yollayan tanımadığı bir numaraydı.

"Kocan seni değil başkasını seviyor, seninle mecburiyetten evlendi. İnanmıyorsan yarın saat 17.00 de Bağlar Caddesindeki cafeye gel kendi gözlerinle gör."

Zeynep mesajı iki kere daha okuduktan sonra ancak anlayabildi. Kimdi Allah aşkına bu. Ne saçmalıyordu. "Olamaz böyle bir şey saçmalık bu." dedi kendi kendine.

Tamam kocasını çok iyi tanımıyor hakkında pek bir şey bilmiyordu ama Ömer Ağa bir sevdiği varsa onu yüzüstü bırakacak bir adam değildi. Ama berdel olmuştu, Zeynep Ömer Ağayla nasıl evlenebildiğini pek anlayamamıştı ama Dicle'nin erkek kardeşi olmadığından aşiret böyle karar vermişti.

Daha sonra Ömer Ağayla ilk kez kütüphanede konuştukları anı hatırladı. "Bu mecburi bir evlilik demişti kocası ona." Evet öyleydi ama yinede bu mesaj saçmalıktı. Ömer Ağa her zaman açık konuşulmasından yanaydı böyle bir şey olsa Zeynep'e söylerdi. "Söyler miydi acaba?" diye kendi kendine konuşmaya başladı Zeynep.

"Söylerdi tabi kendine gel Zeynep kim bilir mesajı atan kim belki aptalca bir şakadır."

"İyice saçmaladın böyle bir şaka yapmaya kim cesaret edebilir?"

"Yok kimse cesaret edemez."

"Ağamı arayıp söylesem mi acaba?"

"Yok telefonda söylenmez eve gelince söylerim."

"İyide ya doğruysa ona söylersem gerçeği hiç öğrenemem ki."

"Saçmalama Zeynep gerçeği nasıl öğreneceksin asla gidemezsin söylenen yere."

"Hem gitsem bile evden nasıl çıkacağım ki dışarı. Yok gitmeyi mi düşünüyorum ben, ne oluyor bana ya."

Zeynep iki eliyle başını tutup, "Off gitmiyor bu düşünceler aklımdan milyon tane şey geçiyor." diye iyice söylenmeye başlamıştı. Ama en son kararını verdi, kocasını bekleyecek gelen mesajı ona gösterecekti. En doğrusu buydu.

Ama saat ilerliyor kocası gelmek bilmiyordu. Gece yarısını geçince kocasına önce "Ne zaman geleceksin?" diye mesaj attı. Ama Ömer Ağa cevap yazmadı. Aradan biraz zaman geçince kocasını aradı ama bu sefer de telefonu kapalıydı. Odada dönüp durmaktan dudaklarını kemirmekten bir hal olunca tekrar yatağına uzandı.

"Nerede ki bu adam geç kalacağım dedi ama saat gecenin üçü oldu. Bu saate kadar ne işi vardı ki? Hem işte mi ki acaba ya başka yerdeyse, ya...." "Off tamam saçmalama artık Zeynep çalışacağım dediyse çalışıyordur." bitip tükenmek bilmeyen düşüncelerle daha fazla dayanamamış kocasını beklerken uyuyakalmıştı Zeynep.

MARDİN'İN GÜNEŞİ (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin