Ben geldimmm. Çok özledimm sizleri de, hikayemi de, karakterlerimi de. Neler yapıyorsunuz?
Yks'ye girenler neler yaptınız?
Çok uzatmadan bölümü yayınlıyorum. Bu bölüm kısa olabilir ama artık çok şükür ki bölümler tekrar düzenli gelmeye başlayacak. Yeni bölüm ne zaman diye soracaklara şimdiden söyleyeyim çok yakın zamanda:) Çünkü Berzan ve Dilan'sız aslaa!!
Dağhanlı Konağında geçip giden bir haftanın sonunda bile Ömer Ağa'nın kardeşine duyduğu öfke geçmemişti.
Kendisinden habersiz kardeşinin böyle büyük bir olaya kalkışması Ömer Dağhanlının kabul edebileceği bir şey değildi.
Üstelik Ahmet'in evlendiğini açıkladığı akşamın sabahında bütün gazetelerin manşetlerini ev halkı büyük bir şaşkınlıkla okumuştu.
Çünkü Ahmet'in evlendim dediği kız İstanbul'un önde gelen ailelerinden birinin kızıydı. Tüm başlıklarda sosyetenin gözde bekarlarından Burcu Akan'ın sürpriz bir şekilde Mardin'li bir iş insanıyla evlendiği yazıyordu.
Bu soy isim Zeynep'e çok tanıdık gelince Ömer Ağa karısına büyük bir öfkeyle gelin hanımın Cem Akan'ın kuzeni olduğunu açıklamıştı.
Bu yeni bilgi Dağhanlı Konağında sahiden de büyük bir şaşkınlık ve merakla karşılanmıştı.
Benaz kadın Ahmet'in evlendiğine şaşıramadan gördüğü kızla iyice çileden çıkma noktasına gelmişti.
Bitmek bilmeyen, "Nasıl tanıştınız?, Evlenmeye hangi ara karar verdiniz?, Bu nasıl bir tesadüf?" sorularına iki genç de ağız birliği etmişçesine geçiştirici yanıtlar veriyor, karşılarındaki insanların merakını daha da arttırıyorlardı.
Ama Ömer Ağa'yı asıl çileden çıkaran durum olayı öğrendiği gibi soluğu Mardin'de alan Akan ailesi olmuştu.
Ömer Ağa ömrü hayatında böyle kibirli, insanlara üstten bakan, bencil insanlarla karşılaşmamıştı.
Arada naifliği ve iyi niyetiyle Nilgün hanım olmasaydı hepsini kovmaktan beter edecekti.
Burcu Akan, Nilgün'ün eşi Cem'in kuzeniydi. Ömer Ağa Ahmet'e böyle bir tesadüfe inanmadığını, Ahmet'ten olayın aslını ısrarla anlatmasını istemişti ama Ahmet inatla tesadüfen tanıştıkları uyduruk bir hikaye anlatıp durmuştu.
Ömer Dağhanlı da nasıl olsa olayın aslı ortaya çıkacak diyerek konuyu geçici süre kapatmaya karar vermişti. Lakin sosyete gelin, Mardin'de de küçük çaplı bir krize neden olmuştu.
O yüzden ailelerin verdiği ortak karar hemen düğünün yapılıp herkesin konuşmaya son vermesi yönündeydi. Ama sosyetik aile Mardin'e geldiklerinde ayılıp bayılmalarının akabinde; İstanbul'da da yemekli şık bir düğün, kızları için Maldivlerde balayı, İstanbul'da yine kızlarının geldiğinde kalması için lüks bir villa, kızları için açılacak bir hesap ve hesaba yatacak paranın açıklamasına kalmadan Ahmet karısını satın almadığını kibarca söyleyerek aileyi kovmaktan beter etmişti. Sosyetik aile kızlarını alıp gitmek isteyince de olanlar olmuş Burcu ağlayarak hiçbir yere gitmeyeceğini söylemişti.
Sonuçta da Akan ailesi sinir küpü olmuş şekilde kızlarını reddettiklerini söyleyip İstanbul'a geri dönmüşlerdi.
Nilgün'le Cem ise iki arada bir derede kalıp belirsizlik içinde durumu kabullenerek düğünün hemen olması fikrini benimsemişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN'İN GÜNEŞİ (Devam Ediyor)
عاطفيةSu gibiydi iki genç kız da. Öyle narin öyle güzellerdi. Birinin adı Zeynep'ti. Bakanlar gözlerini alamazlardı. Babasının en değerlisi, mücevheri, güneşiydi. Birde Mardin'in ağası vardı. Ömer Ağa. O bir şey isterse olurdu, kimse karşı gelemez gelmeye...