Ömer Ağa Zeynep'le birlikte odalarına çıktıktan sonra hızla kapıyı kapatıp kendini yatağın üzerine bıraktı. Ama Zeynep hem çok kırgın hem de gergindi. Dapir ona çok kötü davranmış olsa da kocasının onu evden göndermesi rahatsız etmişti genç kadını.
Ömer Ağa karısını okadar iyi tanıyordu ki aklından neler geçtiğini tahmin etmesi zor olmuyordu.
Yatakta hafif doğrularak hala ayakta tedirgince dikilen karısına baktı.
"Buraya gel." dedi kısık sesle.
Zeynep'in kafası karışmıştı aklında okadar çok soru vardı ki ne yapması nasıl davranması gerektiğini bilemiyordu.
"Gel." dedim diye yineledi kocası.
Zeynep usulca yaklaştı yatağa kenarına oturdu.
"Benim yüzümden..." cümlesini tamamlayamadan Ömer Ağa eliyle karısının ağzını kapattı.
"Sonra." dedi. "Şimdi seni istiyorum."
Zeynep kocasının koyu gözlerine şaşkınca baktı. Bunca olandan sonra kocası aklını kaçırmış olmalıydı.
"B-ben alamadım şimdi mi?" diye sordu ama saçmaladığını anlayınca devam etti.
"Yani şey konuşmamız gerekmez mi?" diye panikle konuyu değiştirmeye çalıştı.
Ömer Ağa gülerek kafa salladı karısına.
"Bütün gün aklımda bu an vardı şimdi istiyorum." dedi tekrar sesinde öyle büyük bir yoğunluk vardı ki Zeynep dapirin yaptığını da söylediği kötü şeyleri de unutuverdi birden. Şimdi bambaşka bir sorunu vardı. Kocası...
"Şey ben, ben istemiyorum." dedi açıkça madem kocasından bir şey gizlemeyecekti içinden geçeni söyledi olduğu gibi.
Ömer Ağa uzanıp eliyle karısının yanağını okşadı sonra da kolundan çekip göğsüne yasladı.
"Canın bu sefer yanmayacak söz veriyorum." dedi şefkatle bir yandan da karısının saçlarını okşuyordu.
Zeynep hafif kıpırdanarak, "Tek sebep o değil." dedi.
Ömer Ağa eğilip karısının yüzüne baktı. Zeynep derin bir nefes alarak,
"Dapire eninde sonunda onu alacaktım dedin neden?", "Hem bu berdel nasıl oldu bana kimse açıklamadı ben nasıl seninle evlendim, aşiret nasıl izin verdi yani..." derken Ömer Ağa daha fazla konuşmasına izin vermedi küçük karısının dudaklarına kapandı.
Zeynep hala utanıyordu kocasının yakınlığından onu reddetmesi doğru olmazdı karısı olarak kocasına karşı sorumluluğu vardı ama elinden de başka türlüsü gelmiyordu.
Ömer Ağa geri çekilip karısının alnını öptü sonra da yavaşça Zeynep'i göğsünden kaldırıp yana çevirdi.
"Önce rahatlamam lazım sonra." dedi tekrar karısını öpmeye başladı. Ama bu kez istekle, tutkuyla öpüyordu. Dilini ağzının içinde içinde dolaştırıyor elleri küçük kadınının bütün vücudunda dolaşıyordu.
Nazik davranması gerektiğini biliyordu Zeynep hala hassas olabilirdi ama dayanacak gücü de fazla yoktu. Hırsla çıkardı karısının elbisesini sonra da karısının ellerini tutup kendi tişörtüne getirdi.
"Senin çıkarmanı istiyorum." dedi hırıltılı sesiyle. Zeynep kocasının bir anda değişen vücudundan korktu dediğini yaptığı anda Ömer Ağa karısını belinden tutup üzerine çıkardı. Zeynep şok geçirmiş gibi baktı kocasının daha da siyahlaşan gözlerine. Yarı çıplak vaziyette resmen kocasının kucağında oturuyordu. Utanıp kendini gizlemek istedi ama Ömer Ağa müsaade etmedi. Uzanıp karısının üst çamaşırını çıkardı hızla. Zeynep ne olduğunu anlamadan kocası uzanıp iki eliyle göğüslerini avuçladı. Zeynep hızla ellerini kocasının ellerinin üzerine koydu gözleri utançtan dolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARDİN'İN GÜNEŞİ (Devam Ediyor)
RomanceSu gibiydi iki genç kız da. Öyle narin öyle güzellerdi. Birinin adı Zeynep'ti. Bakanlar gözlerini alamazlardı. Babasının en değerlisi, mücevheri, güneşiydi. Birde Mardin'in ağası vardı. Ömer Ağa. O bir şey isterse olurdu, kimse karşı gelemez gelmeye...