“Baba artık gitsek iyi olucak sanırım. Rachel meraklanmaya başlamıştır.” Dedi Jacob.
“Rachel’ın Paul yanındayken bizi umursayacağını hiç sanmıyorum ama haklısın gidelim.” Dedi Billy.
Jacob da Rachel’ın onları merak etmediğini en az Billy kadar iyi biliyordu. Onun eve gitmek istemesinin tek nedeni vardı. Bana kızmıştı. Kendimi öldürmek isteme fikrim onu çileden çıkarıyordu. Ölümü istemiyordum elbette ama kendi bedenimin nelerle baş edebileceğini de öğrenmem gerekiyordu. Kendim keşfetmezsem tehlikelere karşı hazırlıksız olacaktım. Bunu anlatmak istesem de anlamayacaklarını biliyorum. Bu yüzden çenemi kapatıp susmağı tercih ediyorum. En azından bir süreliğine.
“Haftaya tekrar maç gecesi yapalım dostum.”
“Tabiki Charlie maçları kaçırmam. Herşey için teşekkürler Sue yemekler harikaydı.”
Billy ve Charlie kapının önünde vedalaşıyorlardı. Güzel vakit geçirmelerine sevinmiştim. En azından bu gün birilerinin keyfinin yerinde olması güzeldi. Jacob ve Billy gittikten sonra Sue ve diğerleri de bize veda edip evlerine doğru yola çıktılar. Evde Charlie ile yalnızdık. İkimizde yorgun gözüküyorduk ama Charlie bir şeyler konuşacağa benziyordu.
“Nessie, Edward endişelenmişe benziyordu.”
“Evet annem ona Seattle’a gittiğimizi söylememiş. Biraz endişelendi ama sorun yok ben hallettim.”
“Onlar anne ve baba olmağı iyi kavradılar. Benim endişelerim vardı ama bu genç yaşlarına rağmen sorumluluklarının farkındalar.”
“İkiside bunun için yaratılmışlar inan bana. Onlara sahip olduğum için çok şanslıyım.”
“Nessie açık konuşucam. Tuhaflıkların farkındayım. Seni onların kucağında ilk gördüğümde ikisine olan benzerliğin şok geçirmeme neden olmuştu. Bella eskisi gibi değildi. Sen büyük bir hızla büyüdün ve Cullenlar yıllardır hiç değişmedi. Jacob,Seth ve Leah’nın durumlarını da düşünürsek tüm bu tuhaf durumlara alıştım. Hiç soru sormadım. Kızımı ve seni kaybetmekten korktum çünkü. Demek istediğim yıllardır aklımda olan ama dillendirmediğim birşeyi bu gün anladım. Edward o kadar endişelendiki senin için. Seni ilk gördüğümde onların gerçek çocukları olduğunu anlamıştım ve bu gün bundan eminim.”
“Dede bak bu-”
“Gerçeği bilmeme gerek yok. Nasıl olduğu da umrumda değil. Merakta etmiyorum zaten. Sadece sevindim onların kanından olmana, tüm tuhaflıklara rağmen seni benim hayatıma soktuklarına sevindim. Gerçek bir aile olmanıza sevindim.”
“Ne olursa olsun biz gerçek bir aileyiz dede. Senin için zor biliyorum ama sorular ve cevaplar seni sevindirmezdi inan bana. Sadece tahmin ettiklerinle yaşamak her zaman daha iyi. Bilmen gereken tek şey ben senin torununum ne olursa olsun bu asla değişmeyecek.”
“Biliyorum güzelim.” Dedi Charlie ve kollarını bana dolayarak başımı kalbinin üstüne bastırdı. Kanının kokusu çok tatlıydı. Yaklaşık dört yıldır insan kanı vücuduma uğramamıştı. Bunun başımı döndürdüğünü hissettim. Dedemin kanına mı susamıştım? Hayır bu susuzluk hissine benzemiyordu. O dayanılmaz acı yoktu bedenimde. Sadece kan kokusu sarhoş olmama neden olmuştu. Uzun zamandır insan kanına olan isteğim ona bu kadar yakınken bir trajediye dönüşmemişti. Başımın dönmesi haricinde beni rahatsız eden hiçbir sorun yoktu. Charlie’nin kollarından uzaklaştığımda o
da yok olmuştu. O an aklıma Sue geldi.
“Konuyla pek alakası yok biliyorum ama ben başka birşey isteyeceğim senden. Ben geleli iki gün oldu ama sen Sue ile eskisi gibi görüşemiyorsun. Sizi engelliyormuşum gibi hissediyorum.”dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ
FantasyGüneş bedeninizi yakabilir. Peki ya ruhunuz? O da yanarsa yaşayabilir misiniz? Tüm acılar ruhunuzu acıtabilir,ama onun sizden bir farkı var. Ruhunun acısı bedenini kaplamış. Gözle görülebilir bir acı... Renesmee Carlie Cullen... Bu hikayeyi çoğumu...