13. Kendimi Nasıl Öldürebilirim ki

799 10 0
                                    

Yaklaşık dört saatlik yolculuğun ardından eve gelmiştik. Hava tamamen kararmıştı. Charlie ve Billy içerde maç izlemeye devam ediyorlardı. Sanırım Sue ve Seth de içerideydi. Kapının önünde içeri girmek için hazırlanırken Seth kapıyı açmıştı.

“Geldiğinizi duydum çocuklar. Tam zamanında geldiniz. Charlie sizi sayıklamaya başlamıştı.” Dedi Seth.

Jacob ile birbirimize bakıp içeri girdik. Televizyonun karşısında maç izleyen Billy ve Charlie bizi görmekte gecikmedi. Charlie bizi gördüğüne sevinmişti ama yüzüme başım dertteymiş gibi bakıyordu.

“Bir saat geciktiniz.” Dedi kolundaki saate bakarak.

“Evet ama arayıp gecikeceğimi haber vermiştim. Feribotu kaçırdık ve bir sonrakini beklemek zorunda kaldık.” Dedim.

“En azından yanında bir telefonun olduğunu hatırlaman güzel. Bella bu kadar düşünceli davranmıyordu. Gitti mi ondan haber almak imkansızdı.”Dedi Charlie.

“Gerçekten mi? Bunları birgün anlatmalısın öğrenmem işime yarayabilir.”

“Evet belki anlatabilirim ama sen önce Edward’ı aramalısın. Son iki saattir durmadan arıyor. Merak etti sanırım.”dedi Charlie gözlerini Jacob’a dikmiş bir şekilde.

“Kesin çıldırmıştır. Ben odamdan konuşsam daha iyi olucak sanırım.”dediğimde Jacob’ın telefonu çaldı.

“Zahmet etme yukarı kadar burdan arıyor zaten.”dedi Jacob ve telefonu açıp bana uzattı. Telefonu alıp mutfağa doğru yürürdüm. Arkamdan Jacob’ın da geldiğini biliyordum.

“Baba ben iyiyim.”

“Neden bu kadar geç kaldınız.”

“Baba konu ben olunca neden düşüncelerimi takipte tutmak aklına gelmiyor.”

“Aklında sorduğum sorunun cevabı yok çünkü. Şimdi cevap istiyorum.”

“Peki tamam feribotu kaçırdık. Bu yüzden geciktik ama keşke benim telefonumdan arasaydın Charlie’yi husursuz etmen gerekmiyordu.”

“Aradım ama açmadınız ikinizde. Ayrıca benim Seattle’a bile gittiğinizden haberim yoktu. Şimdi Jacob’a ver telefonu.”

“Tamam.”dedim ve hiç soru sormadan telefonu Jacob’a uzattım. Babamın sesi sinirliydi. Annem Seattle’a gideceğimizi babama söylememişti. Anlaşılan izin vermemesinden ve benim de üzülmemden korkmuştu. Jacob telefonu benden alıp dışarı çıkmıştı. Tek duyabildiğim Jacob’ın sesiydi.

“Tamam bu bir hataydı kabul ediyorum. Edward beni dinlermisin. Evet ama bir sorun çıkmadı. Sorunsuz bir gün oldu. Tamam peki bundan sonra haber veririm. İyide bu durum da her yer tehlikeli zaten ama merak etme herkes durumun farkında buraya yaklaşamaz. Bak o konuyu ben halledicem şu an çok erken ona bir seçim hakkı tanımalıyım. Sorun yok Edward ben hallederim.”dedi Jacob. Ne konuştuklarını Jacob’ın kurduğu cümlelerden anlamaya çalışıyordum. Yapbozu tamamlamak parçaları elinizde olduğunda kolaydır ama bu kayıp parçaları tekrar yaratmak gibiydi. Neden her yer tehlikeliydi mesela ya da buraya yaklaşan şey neydi ve onlar ne seçiminden bahsediyorlardı? Kafam karışmıştı. Konuşmalardan tek anladığım kurtlar beni korumak için uyarılmıştı. İyi de kimden korunmam gerekiyordu? Jane, Alec, Demetri, Aro ya da hepsi. Sorular canımı sıkmaya başlamıştı. Kapıyı açıp Jacob’ın yanına gittim.

“Paul’ün neden Forks da kalması gerektiğini anladım galiba.”

“Sen beni mi dinledin? Bu gerçekten nezaket kurallarına aykırı Nessie.”

“Sence bu umrumdaymış gibi mi duruyorum?”

“Esme’nin öğrettiği kurallara ne oldu? Yoksa onlar benim için geçerli değil miydi?”

GÜNEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin