Mia gerçekten bu işlerden anlıyorsun. Ness seni buraya iyi ki getirmiş.”dedi Rachel, Mia ile masa düzeni hakkında çizim yaparlarken. Sanırım bu gün yaptığım tek doğru haraket Mia ile Rachel’ı bir araya getirmek olmuştu. Kapıya yaslanmış onları izliyordum. Ruhum ise buradan çok uzaktaydı. Billy girdiğim anda bu dalgınlığı fark etmişti ve eminim nedenini de biliyordu. Bunun için hiç bir şey söylememişti. Söylemesini tercih ederdim. Jacob ile ilgili birşeyler duymak bir iki saattir beni yaşamdan koparan bu acıyı azaltabilirdi belki. Aklımdan geçen düşüncelerle ruhumun parçalanması saniye kaybetmeden içimde koşmaya başladığında, güneşin acısının bedenimde sonsuza kadar yanacağını anlamıştım. Jacob’ın yanımda olmayışının verdiği acı soyut bir kavram olmaktan çıkmıştı artık. Acının sözlük anlamı somut gerçekliğe dönüşmüştü. Jacob gelmeden de bu anlam yok olmayacaktı.
“Mia bu listedekiler tamam diğerine geçebiliriz.” Dedi Rachel. Zorlukla duymuştum onu.
“Tamam,işte burda.”Dedi Mia ve elindeki kağıdı Rachel’a uzattı.
“Eee,sanırım bu günlük bu kadar yeterli.”dedi Rachel kağıttaki isimlere hızlıca göz gezdirdikten sonra. Şaşırmış şekilde Rachel ve Mia’ya baktım. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Mia’dan birşeyler saklıyor gibiydi. Rachel camın önünden bana bakmıştı. O an bizimkilerle ilgili olduğunu anladım. Ama Mia da ondan birşeyler saklandığını anlamıştı.
“Rachel bence de masa düzenine son vermelisin. Davetiyeler nerede? Onların doldurulması gerektiğini söylemişti Jacob.” Dedim Mia’nın dikkatini dağıtmak için ama Jacob’ı ve sabah olanları hatırlamak bana hiç iyi gelmemişti. Derin bir nefes aldım ve Rachel’ın ağzından dökülen sözcüklere odaklandım.
“Ahh, ben onları tamamen unuttum. Mia, benim için içerideki odadan kolileri getirebilir misin?” dedi Rachel. Mia bize tuhaf bir bakış atarak odadan ayrılmıştı.
“Rachel listede ne yazıyor?”
“Listeleri Paul ile birlikte hazırladık ve sizinkileri o yazmış olucak ki-”dedi ve listeyi bana uzattı. Beyaz kağıdın üzerinde büyük harflerle –VAMPİR AİLESİ- yazıyordu. Hızlı bir şekilde kağıdın sonuna kadar göz gezdirdim. Listede savaş sırasında tanıdıkları pek çok vampir vardı ama -Cullenlar- diye başlayıp yazdığı isimlerin en başında babamın ve annemin ismi yer alıyordu. Tam yanlarında da yarı vampir yarı insan kızları Nessie Cullen diyerek yazmış olduğu ismim vardı. Bu liste tüm gerçekleri su üstüne çıkaracak güçteydi.
“Mia gelmeden yok edelim bunu. Alaycı bir liste olduğunu düşünse de merak uyandırabilir.”dedim ve Rachel’a gülümseyerek beyaz kağıdı küçük parçalara ayırıp çöpe attım.
“Gerçekleri bu kadar açık yazması gerekmiyordu.”dedi Rachel.
“Paul insanlara lakaplar takmayı seviyor. Tek sorun bu Rachel.”dediğim de Paul’ün bizlere taktığı isimlerden rahatsız olduğumu Rachel hemen anlamıştı. Paul’ün bana Küçük vampir ya da çakma insan demesini sevmediğimi biliyordu. Ama daha önce bunu hiç dillendirmemiştim. Bu yakıştırmaların sinirimi bozduğunu babam biliyordu elbette. Geçen yıl Jacob’a anlattığına adım gibi eminim. Çünkü o Noel den beri Paul bana adımla hitap etmeye başlamıştı.
“Nessie gerçekten üzgünüm. Paul ile bu konuyu konuşucam.”dedi Rachel. Sesi üzgün çıkmıştı.
“Buna hiç gerek yok.Sadece insanların yanında sözcüklerine ve imalarına dikkat etsin yeter. Bu hepimizin güvenliği için önemli” dedim ciddi bir ses tonuyla ve masanın yanından kapıya doğru ilerledim. Rachel’ın yüzüne baktığımda utandığını fark etmem çok zamanımı almamıştı. Paul’ün bu tavırlarından o da rahatsızdı ama aralarındaki bağlılık bunu unutmasını kolayaştırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ
FantasyGüneş bedeninizi yakabilir. Peki ya ruhunuz? O da yanarsa yaşayabilir misiniz? Tüm acılar ruhunuzu acıtabilir,ama onun sizden bir farkı var. Ruhunun acısı bedenini kaplamış. Gözle görülebilir bir acı... Renesmee Carlie Cullen... Bu hikayeyi çoğumu...