"Nessie orada mısın?" dedi Jacob ahşap evin kapısından çıkıp göl kenarına doğru yürürken. Kıyıda öylece durmuş yeşilin tüm tonları arasındaki mavi suyun huzurunu izliyordum. Ormandaki rüzgarın sesi ve vahşi hayvanların ağaçlar arasındaki uğultuları beni Dünya'ya bağlıyordu. Haftalar önce bedenime yerleşen gücün verdiği huzursuzluktan yeni yeni kurtuluyordum.
"Evet Jacob buradayım. Gelsene" dedim gözlerimi açıp başımla hafifçe arkaya dönerken. Yüzündeki gülmsemeyle yanıma geldiğinde aylar sonra tüm sorunları geride bırakıp gülümseyebilmiştik. Cevap bulmamız gereken sorularımız olsa bile, geleceğe daha umutlu bakıyorduk artık. Herşeye rağmen yan yana olmak bize güven veriyordu.
"Edward ile konuştum. O da senin kararının en doğru seçenek olduğunu söylüyor."dedi Jacob.
"O zaman mezuniyetten sonra Alex ile birlikte gidiyoruz." Dedim kararlı bir şekilde.
"Mia ve Rolf'ü unutma. Alex kardeşini bırakmayacaktır."
"Aksini düşünmemiştim zaten. Tehlikeli ve eğlenceli bir tur olucak." dedim gülerek. Kahkahalarımız ormanı doldurduğunda Jacob'ın ciddileşen yüzü endişelenmeme sebep olmuştu.
"Evlilik-" dediğinde konunun nereye gideceğini biliyordum. Bu yüzden sözünü kesmek en akıllıca çözümdü. Sinirlenmiş olsa bile.
"Jacob cevapları buluna kadar bekleyeceğimiz konusunda söz verdik. Biliyorsun Joe ile nasıl baş edeceğimi bulmadan yanlış bir adım atmak istemiyorum."
"Tamamen huzur bulduğumuzda olsun istiyorsun ve haklısın. Ailemiz tehlikelerle kurulmamalı."
"Kesinlikle. Hayalini kurduğumuz o küçük çocuklar Joe gibi bir psikopata yem olmamalı." Dediğimde beni göğsüne yaslayıp kokumu içine çekti. Dünya'nın bu anda donup kalmasını isterdim. Onun kollarındayken herşeyin durmasını ve ömrümün sonuna kadar onun kollarında kalmak mutlu olmamın tek kaynağı olabilirdi. Ne yazıkki imkansız olan bazı durumların yanında hayatın gerçekleri vardı; babam Edward gibi...
"Jacob ben artık gitmeliyim. Yemek saati biliyorsun." Dedi gülerek. Babamın Charlie dönüşmesi ve onun anneme koyduğu her kuralı bize de dayatması treji komik bir hal almıştı. Jacob'ı huzursuz etmekten zevk alıyordu.
Jacob'ın somurtmuş yüzüne eğilerek kokusunu içime çekerken dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Karşılık bulduğumda ayrılmamızın zor olacağını anlamıştım. Sanırım yemek saatini kaçıracaktım.
"Seni seviyorum" dedim ondan uzaklaşırken. Hızla yerimden kalkıp üzerimi düzelttim. Jacob'ın çekiminden uzaklaşmak zor olsa da, babamı kızdırmak istemiyordum.
"Ben de seni seviyorum." Dedi ayağa kalkarken. Beni eve bırakmak için hazırlanıyordu ama onsuz gitmem bu anın muazzamlığını tekrar yaşamam için bana bir fırsat sunacaktı. Ayrıca kendimi dinlemek istiyordum.
"Jake yalnız gitsem iyi olacak. Biraz yalnız kalmak istiyorum. Yarın okulda görüşürüz." Dedim ve hızla ormanda koşmaya başladım. Arkamdan dikkatli olmamı söyleyen Jacob'ın sesi tüm ormanda yankılanmıştı. Saniyeler sonra Cullenların büyük evinin önünde idim. Doğduğum evin. Yaşama tutunduğum ve ölümle tanıştığım herşeye tanık olan bu ev, beni her türlü kötülükten koruyor gibiydi. Özeldi ve güçlüydü,tıpkı benim gibi...
Artık ne olduğumu ve ne olacağımı biliyordum. En başından beri istenmeyen küçük bir canavarken,şimdi tek kurtarıcı idim. Bedenimle ilgili belirsizlikler olduğu yerde dursa bile, ben içimdeki gücü nasıl kullanacağımı biliyordum. Yaratılma amacım belliydi. Ben Dasha olarak tüm Dünya'nın güvenliğinden sorumluydum. İyiliği seçmiş her canlının kurtarıcısı olmaya hazırdım. Joe'nun kötülüğü ile bezenmiş her canavarın ise kabuslarındaki tek gerçektim.Herkesin korumaya çalıştığı o küçük kız artık büyümüştü. Kendi kararlarımla, en doğru yolda ,tek başıma ayakta kalabilecek kadar güçlüydüm. Yapamaz diyenlere inat başarabileceğimi tüm Dünya'ya gösterecektim. Özgür olabilmek için... Kötülüğü küçük bir kız çocuğunun yendiğini en ücra köşedeki canlılar bile duyacaktı. Ve biliyorum birgün bu hikaye başaramayacağına inandırılan tüm kız çocuklarına ilham olacaktı.
Kurtulmak için kurtarıcı beklemeye gerek yoktur. İnanmak kurtulmanın en büyük kaynağıdır. Kötülükle baş etmek için kahramanlar yaratmayın,içinizdeki gücü bilgiyle harmanlayın yeter...
SON
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ
FantasyGüneş bedeninizi yakabilir. Peki ya ruhunuz? O da yanarsa yaşayabilir misiniz? Tüm acılar ruhunuzu acıtabilir,ama onun sizden bir farkı var. Ruhunun acısı bedenini kaplamış. Gözle görülebilir bir acı... Renesmee Carlie Cullen... Bu hikayeyi çoğumu...