"Renesmee dur bir dakika." Dedi Jacob üzerimden kalkarken. Dudaklarının konumu değiştiğinde sinirlenmiştim.
"Heyy! Neler oluyor?"
"Kural sadece Edward'ın dayatması değil Ness, bu benimde bozulmasını istemediğim bir kural"
"Ne zamandır?"
"Bir kızımızın olma düşüncesini beynime işlediğinden beri." Dedi ve üzerini giyerek yanmayan şöminenin önündeki tekli koltuğa oturdu.
"Bu son gecemiz olabilir."
"Bu ne demek şimdi?"
"Joe'nun yakınlarda karşımıza çıkacağını hissediyorum. Ayrıca Jake ,bizim çocuğumuz olamayabilir Nahuel'ı duydun."
"Peki ya olursa? Olmasa bile bu benim için sorun olmayacak biliyorsun."
"Yüzündeki endişe ve korku hiç de öyle söylemiyor."
"Benim korkum sana zarar vermek. Canını yakmaktan,kendimi tutamamaktan korkuyorum. Dönüşmekten. En önemlisi de ölmenden korkuyorum." Dediğinde yanına gidip başımı tekli koltukta oturan Jacob'ın dizine yasladım.
"Zarar görmem küçük kurt ama için rahat edicekse cevapları bulana kadar bekleriz."
"Seni seviyorum" dediğinde duymaya alışık olmadığım bir ses yankılandı. Telefon çalıyordu.
"Cep telefonumu aldığımı hatırlamıyorum." Dedim
"Benim ki. Edward ulaşmak için almamı söyledi. Malum bizi duyamıyor." Dedi ve cebindeki ses kaynağını cevaplayarak kulaklarımı rahata kavuşturdu.
"Efendim Emmett. Tamam geliyoruz." Dedi ve telefonu kapattı. Yüzüne odaklanıp bıkmış bir tavırla konuşmaya başladım.
"Edward çılgına mı dönmüş? "
"Hayır bu sefer Rosalie. Seninle konuşmak istiyormuş."
"Pekala o zaman evlerimize dönelim." Dedim.
"Ve herşeyi unutup güzel bir gün olmasını umalım." Dedi Jacob.
"Tüm sorunlar yok olmuş gibi." Dedim gözlerine bakarak.
"Evet tamda bunu kastediyordum" dedi ve dudağıma küçük bir dokunuş bırakıp yerden kalkmam için bana elini uzattı.
***************************
"Rose" dedim büyük evin kapısından içeri girdiğimde. Evde kimse yoktu. Emmett etrafta olmalıydı ama diğerleri çıkmıştı anlaşılan.
"Ness mutfaktayım tatlım." Dediğinde yukarı çıkıp tezgahın kenarında krep hamuru hazırlamaya çalışan Rose'nin yanına gittim.
"Herkes nerede? Ev çok sessiz."
"Avlanmaya gittiler. Emmett da dışarda şömine için odun kırıyor. Birazdan burada olur."
"Konuşmak istediklerin mi var yoksa yeni bir tarif mi deneticeksin." Dediğimde hazırladığı kırmızımsı sosun tadına bakıyordum. Hoş bir aroması vardı. Frenk üzümü,tarçın ve bal ile hazırlanmış tatlı bir sostu. Rose'un tarifleri arasında bu zamana kadar tattıklarımın en iyisi diyebilirdim.
"Rose bu muhteşem olmuş. Gittikçe kendini geliştiriyorsun." Dedim gülümseyerek. Hiç kuşkusuz yemek denemeleri benimle birlikte başlamıştı. En büyük fanlarından biride hiç anlaşamadığı Jacob idi.
"Sayende ufaklık. Hayatımıza girdiğinden beri kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Ama en iyimiz Bella tabi ama Edward'ın da eline kimse su dökemez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ
FantasyGüneş bedeninizi yakabilir. Peki ya ruhunuz? O da yanarsa yaşayabilir misiniz? Tüm acılar ruhunuzu acıtabilir,ama onun sizden bir farkı var. Ruhunun acısı bedenini kaplamış. Gözle görülebilir bir acı... Renesmee Carlie Cullen... Bu hikayeyi çoğumu...