1.Oyuncakçı'nın oyunu
Koşuyordu. Sokak aralarından hızlıca koşarak ilerledi. Uzun ve pofuduk elbiselerle koşmak kolay değildi. Etrafındakiler ona bakıp ne yaptığını anlamaya çalışıyorlardı. O sadece açık olan bir dükkan arıyordu. Yeğeni için hediye alabileceği bir dükkan. Aradığını bulmuştu. Bir 'Oyuncak Dükkanı'. Küçük yeğeni Jack doğum gününde hediyesiz kalmayacaktı.
Elisa kapıyı yavaşça itti. İçeride loş bir ışık vardı. Samandan, tahtadan, bezden yapılmış oyuncaklar her yerdeydi. Etrafı dikkatlice izleyen Elisa arkasındaki nefes alıp verme sesini duyunca irkildi ve hemen arkasına döndü. Bu kişi boyalı yüzü ve renkli kıyafetiyle dükkanın sahibi gibi duruyordu.
"Hoş geldiniz, bu saatte burada bir hanımefendiyi görmek tuhaf"
"Ben yeğenime hediye almayı unutmuşum, ona hediye bakıyorum"
"Oh! Ne talihsiz bir durum! Neyseki dükkanımı kapatmamışım, yeğeniniz mutlu olabilecek!"
"Evet..." dedi ve Elisa etrafı incelemeye koyuldu. Oyuncak trenlerin olduğu raflara yöneldi. Çeşit çeşit renkler ve modeller arasından yeşil renkli tren gözüne çarptı. Onu dikkatle inceledi. Ve altında kırmızı boyayla yapılmış X işaretini gördü. Pek göze çarpmıyordu. Onun dışında renk tonu ve kullanılan ahşap kaliteli gözüküyordu. Bu treni almaya karar verdi. Fiyatını önemsemedi. Zaten oyuncak bir tren ne kadar olabilirdi ki?
"Bu treni almak istiyorum" dedi oyuncakçıya dönerek. Oyuncakçı da kıza döndü ve büyük bir gülümsemeyle konuşmaya başladı.
"Güzel seçim. Özenle yaptığım parçalardan. Kağıda sarmamı ister misiniz?"
"Evet... Ve bir şey daha... Pek önemli değil ama, şu kırmızı boya nasıl bu trene geldi söyler misiniz?" Diye sordu merakla. Oyuncakçı Elisanın bu soruyu sormasını bekliyormuş gibiydi. Trene hiç bakmadan sardı ve Elisaya uzattı. Kız sorusuna cevap verilmeyince biraz sinirlendi. Ama bu çok önemli bir şey değildi. Sadece çocuk oyuncağıydı.
"Kırmızı boyanın orda olma sebebi..." dedi ve kızın kulağına fısıldadı.
"Doğru kişileri seçmek" dedi ve gülümsedi. Kız oyuncakçının dediğinden bir şey anlamadı, onun bu kadar yakınında olması Elisayı rahatsız etti. Bi an önce eve gitmek istiyordu. Kendini geriye çekti. Ama oyuncakçı kızın omuzlarından tutup kulağına fısıldamaya devam etti.
"Oyuncaklarımın beni terk etmesinden hoşlanmam... Şimdi uyu!" Dedi ve kız adamın kollarına düştü. Oyuncakçı onu kollarına aldı ve içeri ilerledi. Oyuncak atölyesinin duvarına yapıştırılmış aynayı kendine doğru çekti. Ve bir geçit açıldı. Bu büyülü bir geçitti. Oyuncakçı büyülü kapıdan geçti ve karşısına ışıltılı avizeli,rengarenk trenlerin, küçük oyuncak bebeklerin,dev oyuncak ayıların olduğu, mavi renkli halısı olan büyük bir oyuncak deposu vardı. Oyuncakçı her gün gördüğü bu odadan hızlıca geçip salona geldi. Onu gören hizmetçileri hemen yanına geldi.
"Beyefendi! Bir yeriniz ağrıyacak kızı biz taşıyalım!" Dediler ve adam hemen kızı indirdi. Onu hizmetçilere atıverdi.
"Dikkatli bir şekilde götürün. Oyuncaklarımın çizilmesinden hoşlanmadığımı gayet iyi biliyorsunuz" dedi yarım bir gülümsedi. Hizmetçiler ise kızın hiçbir yere çarpmamasını umarak bir çok defa tekrarladıkları bu işlevi yerine getirmeye koyuldular.
"Sonra görüşürüz 50.kız"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncakçı
HorrorElisa Snow 16. Yüzyılda yaşayan 16-17 yaşlarında bir asilzadedir. Babasıyla ve ablasından kalan tek şey olan yeğeni ile yaşamaktadır. Yaşıtları gibi bir balodan diğerine gitmek yerine kitap okumayı ya da yeğeniyle vakit geçirmeyi tercih eder. Bir a...