180519
310121
Park Jimin'e göre hayatı berbattı. Ve annesini kaybetmesi ile hayata tutunması için bir sebep kalmamıştı.
Şans eseri geldikleri kasabada hayatları bütünüyle değişti.
Jeon için ise hayat motorlar, kadınlar ve içkiden ibaretti. Tabi bu J...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kaçak
Elime aldığım çantamı omzuma asarak dışarıya adımladım. Kapıyı sessizce kapattığımda, ne yaptığını soğuk havanın yüzüme çarpması ile fark etmiştim. Oldukça geç bir saatte eve dönülmesine rağmen hyungumun sızmış olmasından faydalanarak birkaç parça eşyayı çantama atmıştım.
Bol ağlamalı geçen gece beni çok yormuştu fakat uyumak yerine sabah olmasını beklemiş ve hemen evi terk ettim. Gittiğimi haber vermemek içime sinmese de ayarladığım yere gidene kadar haberlerinin olmaması en mantıklı olanıydı.
İki sokak ileriye çağırdığım taksi gelmiş ve beni bekliyordu. Daha fazla beklememesi için hızlı adımlarla ilerlemiş ve arka koltuğa kendimi attım. Arabanın içinin sıcak olması bedenimi mayıştırmaya başlarken son bir kez kısa sürede olsa birçok anı biriktirdiğim kasabaya baktım. Çok uzağa gitmememe rağmen uzun bir süre buradan ayrı kalmak istiyordum.
Birazda Jungkook'u unutmak.
Zor olacaktı tekrar bir hayata başlamak ama üstesinden geleceğime inanıyordum.
Kayıt olduğum dans okulu bir hafta sonra başlayacak olmasına rağmen daha fazla beklemenin mantıklı olmadığını düşündüğüm için yola çıkmıştım. Online bir siteden iş ilanı bulmuştum, böylece geçimimi biraz zorlansam da halledecektim. Küçük bir kitapçıda yarı zamanlı çalışacaktım. Sahibi olan yaşlı adam benimle Skype üzerinden görüntülü bir konuşma yapmıştı. Jimin'i oldukça sevmişe benziyordu. Durumunu anladığında ise alt katındaki daireyi ona uygun bir fiyata kiralamayı teklif etmişti. Jimin her ne kadar kalacak olduğu yeri görmeden kabul etse de amcanın sıcak kanlı olması içini ferahlatıyordu.
Gideceği yer buraya dört saatlik bir mesafedeydi. İstediği zaman gelebilme şansı vardı. Hem belki Yoongi de özlerse kolayca gelebilirdi.
Tren garına geldiğinde ücreti ödeyip, kalkmasına az bir zaman kalmış olan treni bulmaya koyuldu. Koşarken sürekli çantasının kulbu düşüyor ve onu sinir ediyordu.
Gözyaşları ise akmamak için direnmekle meşguldü.
Kolay değildi. Bu zamana kadar yalnız olduğunu hissetse de hyungu bir şekilde yanında olduğunu ona hissettiriyordu. Şimdi ise tam anlamıyla yalnızdı. Ve bunu kendi isteği ile gerçekleştiriyordu.
💫
"Geç bakalım evlat. İki dakikaya tren kalkıyor."
Konuşan yaşlı adam ile bulduğu trene atladı Jimin. O sırada yanından geçen iki tanıdık bedenin farkında değildi. Koltuğunu bulup oturduğunda kendini üşümüş hissediyordu. Dirayetli olmaya çalışarak kollarını bedenine sardı. Etrafındaki herkes bir koşuşturma içerisinde koltuklarını bulmaya çalışıyordu. Karşısında oturan genç ise gözlerini Jimin'e dikmişti.