180519
310121
Park Jimin'e göre hayatı berbattı. Ve annesini kaybetmesi ile hayata tutunması için bir sebep kalmamıştı.
Şans eseri geldikleri kasabada hayatları bütünüyle değişti.
Jeon için ise hayat motorlar, kadınlar ve içkiden ibaretti. Tabi bu J...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Affetmek
Yol giderek sık ağaçlar ile kaplanmaya başlamıştı. Yola çıktığımız anda şiddetlenen yağmur ilerledikçe kendini beyaz pamukçuklara bırakmıştı.
Kar yağması her zaman beni mutlu etmişti fakat bir süre sonra kar görmekten hoşlanmaz bir hale bürünmüştüm. Soğuğu sevmemem de bununla alakalıydı.
Dokuz yaşına gelene kadar her kar yağdığında hevesle dışarı çıkar ve annem kızana kadar eve girmezdim. Dokuz yaşına geldiğimde ise Yoongi hyung ile birlikte dışarı çıkmıştık. Soğuktu ama o kadar mutluydum ki içim ister istemez ısınıyordu.
Kaymamız için güzel bir yokuş bulmuştuk ve bütün mahallenin çocukları ile kızaklarımız sayesinde kayma yarışı yapıyorduk. Annem durumumuzun tek kızak almaya yettiğini söyleyerek bir taneyi paylaşmamızı istemişti. Bu bizim için hiçbir sorun olmamıştı. Yoongi hyung ile birlikte sırayla kayıyorduk bazen ise ben yaramazlık yapıyor ve onu kızaktan iterek onun sırasını alıyordum.
Yine de eğlencemiz gülüşerek sonlanıyordu. Bu hep böyle olmuştu. Bir gün yine aynı bu şekil eğlenirken üvey babam yokuşun aşağısında belirmişti, bizi öyle gülerek gördüğünde kaşlarını çatmış ve hızlı olmaya çalışarak yanımıza gelmişti. O zamanlar güler yüzlü bir çocuktum ve gelmesinin nedeninin güzel bir şey olduğunu düşünmüştüm. O günden sonra ortaya çıkmıştı çekeceğim eziyet.
"Ne yapıyorsunuz burada?" diyerek başlamıştı sözüne sonrasında ise bütün çocuklar onun bağırmasından korkarak yanımızdan uzaklaşmıştı. Aslında herkes onun nasıl bir insan olduğunu biliyordu, bana yaptıklarının da farkındaydılar. Yine de jepsi susmuş ve göz yummuştu.
Hiç kimse elbette böyle bir adamla uğraşmak istemezdi. Bu yüzden gönül koymuyordum daha doğrusu koyamıyordum. Ama bugün böyle bir durum ile karşılaşsam asla susmazdım. Yaşadıklarımdan sonra susamazdım zaten.
Oturduğum kızaktan kolumdan tutarak beni kaldırmış ve karların üzerine fırlatmıştı. Ne olduğunu o zamanki aklımla anlamamıştım, oyun yaptığını sandığımdan gülerek ayağa kalmış ve tekrar kızağa oturmak için hamle yapmıştım. Bu hareketime daha çok sinirlenmiş olacak ki bu sefer beni ayağıyla itmiş ve yüz üstü düşmeme sebep olmuştu.
O zaman alnım karların arasındaki sivri bir taşa denk gelmişti çok büyük olmasa da küçük bir oyuk oluşmuş ve kanamıştı. Yoongi hyung şaşkın bir şekilde bize bakakalmıştı, sanırım hayatım boyunca unutamayacağım şeylerden biriydi o bakış.
"Bu kızağa binmeyeceksin onu senin için değil Yoongi için aldım." Demiş ve yerden aldığı kızağı Yoongi hyungun eline tutuşturmuştu. Ama annem bana öyle dememişti diye geçirmiştim aklımdan sadece. Daha fazla bir şey düşünememiştim. Dokuz yaşındaki bir çocuk böylesine art niyetli düşünemezdi.