40
Sonunda
"Sürekli sorsamda neden yaptığı hakkında bir açıklama yapmadı hyung."
Jungkook içindeki sıkıntıyı atamamış bir vaziyette ellerini kafasına sarmış oturuyordu. Geldiğimizden beri her ne kadar Jin hyung ona bir suçu olmadığını söylesede o kendisini suçlamaktan geri durmuyordu. Ellerimi büyük ellerine sararak kafasını kaldırmasını bekledim. Ağlamayı neyseki bırakmıştı fakat hala gözlerinin içi kırmızıydı.
"Senin bir suçun yok Jk. Ben çok sert davrandım ona, dememem gereken şeyleri söyledim ve sonuç ortada."
"Jin sen de başlama lütfen. Er ya da geç böyle bir şey olacaktı, Namjoon sadece süreci kısalttı. Ayrıca Jungkook ve Taehyung'u ifşa etmemesine oturup sevinmeliyiz." diyen Yoongi hyunga bakışlarımız çevrilmişti.
Haklıydı. Yine de bütün suçu kendi omuzlarına koyması Jungkook ve Taehyung'u kötü etkilemişti. Taehyung geldiğimizde olanları tam anlamı ile öğrenmişti ve pek iyi bir ruh halinde olduğu söylenemezdi.
"Gidip her şeyi söyleyeceğim."
Taehyung'un sözleri ortama bomba gibi düşmüştü. Aynı şeyleri birçok kez Jungkook da söylemişti fakat Namjoon'un kesin bir dille ona karşı çıkması karşısında elinden gelen bir şey yoktu. Bu içimi biraz olsun ferahlatırken şimdi bir de Taehyung faktörü ortaya çıkmıştı.
"Öyle bir şey yapmayacaksın!" Jin hyung içinde biriktirdiği siniri kusmak istercesine bağırınca ikili kavga etmek istercesine ayağa kalkmıştı. Jungkook ortamı yumuşatmak adına ayağa kalkıp ikilinin arasına girdi.
"Kendinize gelin. Daha farklı sorunlarımız var farkındaysanız." Eliyle Jin hyungu ittirerek koltuğa geri oturtmuştu. "Ve sen Taehyung bunların hepsini ben de düşündüm ve Namjoon yapmamamız konusunda beni uyardı. Böyle bir şey olursa cezası yalan söylemekten katlanacak." diyerek açıkladığında Taehyung homurdanarak yerine geri oturmuştu.
Yoongi hyung gittiği mutfaktan elinde kahvelerle dönüp "Artık her şey açıklığa kavuştu. Bundan sonraki süreçte olacaklar avukatların elinde." demişti.
"Namjoon'un babası bir şeyler yapsın diye yanına gittim fakat adam eve bile almadı."
Jin hyung birazdan tekrar ağlayacak gibi durduğundan yanına gidip omuzlarına sarıldım.
"Hyung kendinizi suçlu hissetmemelisiniz." Bakışlarım Taehyung ve Jungkook'u bulup "Hiçbiriniz hissetmemeli. Namjoon hyung böyle istedi ve oldu. Artık geri dönülemez sadece o gelene kadar sabretmeliyiz." dedim.
Kafaları ile beni onaylayana kadar onlardan bakışlarımı çekmemiştim. İstediğimi alınca tepsideki kahvelerden birini Jin hyunga verip Jungkook'un yanına geri oturdum. Oturur oturmaz elleri ait olduğu yere belime sarılmıştı. Olabilecekmiş gibi beni biraz daha kendine çekip elime aldığım kahveden sıcak olmasına rağmen koca bir yudum almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Believer, jikook
Fanfiction180519 310121 Park Jimin'e göre hayatı berbattı. Ve annesini kaybetmesi ile hayata tutunması için bir sebep kalmamıştı. Şans eseri geldikleri kasabada hayatları bütünüyle değişti. Jeon için ise hayat motorlar, kadınlar ve içkiden ibaretti. Tabi bu J...