38
Namjoon
"Tanrı aşkına derdin ne senin?" Elimdeki ceketi koltuğa fırlatarak arkamı döndüm.
"Bir şey yok!" Diyerek bağırması artık son nokta olmuştu. Sorduğum soruların hepsini savuşturmaktan başka bir şey yapmıyordu.
"Pekala Jeon ne bok yersen ye ama sakın odaya geleyim deme!" Diyerek merdivenleri hızlı bir şekilde çıkmaya başladığımda Yoongi korkuluklardan sarkarak bana bakıyordu. Gözlerinin içinde oluşan soru işaretlerine verecek cevabım olmadığından onu es geçerek odama girdim. Mutfaktan döndüğünden beri tuhaf haller içerisinde olan Jungkook, gece bitene kadar dizini sallayıp yanağının içini dişleyerek oturmuştu. Ne olduğunu anlatması için yalvarsam bile hiçbir şey söylemiyordu. Bir şeyleri aştık derken yine gizemli hallere bürünmüştü.
Odanın kapısını kilitleyecekken arkamdan gelip kapıyı açmış ve itemeden içeri girmişti.
"Kavga etmek istemiyorum, sarılıp uyusak?"
Gözlerimin içine kırgın bir şekilde bakarken bu sefer gardımı ona karşı indirmek istemiyordum. Ne olursa olsun hep yumuşayıp onu kollarımın arasına alıyordum fakat o kalbinin ve aklının içindekileri bana anlatmaktan kaçınıyordu.
"Ben de kavga etmek istemiyorum Jungkook ama artık yoruldum. Sürekli aynı şeyi yaşamak seni de bıktırmadı mı?"
Cevap vermek yerine belimden tutup yatağa oturmamızı sağladı. Yan yana otururken gözlerimi korkusuzca ona dikmiştim fakat o bir şeylerden kaçar gibi ellerine bakıyordu.
"Anlat hadi." Diyerek bir elini tuttuğumda parmaklarıyla oynaması durmuştu. Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı.
"Jimin..."
Omuzlarını düşürerek bana bakmaya başladı. Konu her ne ise onu çok bunaltmıştı, yaşadıkları yüzünden beni sığınacak bir liman olarak görüyordu belki ama ben bitti sandığım belirsizlikten yorulmuştum.
"Yoksa Miyoon..?" Diye sormam ile anlamaz bir şekilde bana baktı. "Miyoon ile alakalı değil saçmalama." Diyerek çıkışmıştı.
"Mutfaktan döner dönmez garip bir hallere girdin Jungkook. Ne sanmamı bekliyorsun!"
Sesim benden bağımsız bir şekilde bağırtıya dönüşmüştü. Artık sineye çekmek gibi bir isteğim yoktu, anlatana kadar durmayacaktım.
"Ne yaptı söyle. Yoksa öptü mü seni?"
"Ne? Bu da nereden çıktı, durduk yere neden beni öpsün ki?"
"Jungkook!" diyerek bağırmış ve ellerimi çekmiştim.
Lafı dolandırarak beni engellemeye çalışıyordu fakat artık eski Jimin olmadığıma göre bu gibi oyunlara gelmezdim.
"Belki de biz yürütemiyoruzdur." Diyerek durulduğumda elleri ellerimi buldu. Önüme dizlerinin üzerinde oturarak eğilmiş, kafasını ise ellerimin üzerine yatırmıştı. Sesini çıkarmadan boş duvarı izliyordu şimdi. Hali o kadar çaresizdi ki ne yapacağımı bilemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Believer, jikook
Fanfic180519 310121 Park Jimin'e göre hayatı berbattı. Ve annesini kaybetmesi ile hayata tutunması için bir sebep kalmamıştı. Şans eseri geldikleri kasabada hayatları bütünüyle değişti. Jeon için ise hayat motorlar, kadınlar ve içkiden ibaretti. Tabi bu J...