180519
310121
Park Jimin'e göre hayatı berbattı. Ve annesini kaybetmesi ile hayata tutunması için bir sebep kalmamıştı.
Şans eseri geldikleri kasabada hayatları bütünüyle değişti.
Jeon için ise hayat motorlar, kadınlar ve içkiden ibaretti. Tabi bu J...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kavuşma vakti
"Bana yardım etmek zorundasın!"
Jungkook hiddetle bağırarak Namjoon'dan medet umuyordu fakat iri yapılı arkadaşı koltuğuna genişçe yayılmıştı. Üstelik durumla yakından uzaktan bir alakası yoktu.
Jimin kendi isteği ile gitmişti. Tabi ki bunda Jungkook'un büyük bir payı vardı ama kimin umurundaydı ki?
"MiCha'yı susturmanın bir yolu olmalı."
Jungkook stresli bir şekilde depoyu turlamaya devam ediyordu.
"Halledebilirim sandım ama bu iş sandığımdan çok daha zor."
Namjoon dayanamayarak yorum yapmıştı."Bu beni ilgilendiren bir mesele değil Jk." Elindeki okumadığı gazeteyi ters tuttuğunu anlayınca Jungkook'un görmemesini fırsat bilerek düzeltti. Eğer onu umursamadığını fark ederse küçük olan onu güzel bir şekilde benzetebilirdi. Gerçi şimdiye kadar yapmamış olması bile bir mucizeydi. Jimin aklını öyle bir sarmıştı ki Jungkook ondan başka bir şey düşünmez olmuştu. İşleride bu sebeple iyi gitmiyordu.
"Artık kafanı yarın ki teslimata yorsan iyi edersin. Bu iş çok büyük ve en ufak bir terslik istemiyorum."
Gazeteyi bir köşeye fırlatıp depodan çıkacakken Jungkook onun yakasına yapışmıştı. Beklediği senaryo gerçekleşmeye başlarken nasıl bu işten sıyrılabileceğini düşünüyordu.
"Eğer hiçbir bok yapmadan oturmaya devam edersen ölümün benim elimden olacak Namjoon. Yarın MiCha olayını halletmezsen akşamki teslimatı bozarım."
Namjoon'un yakasındaki elini hiçbir şey olmamış gibi omuzlarına çıkarmış ve olmayan tozları silkelemişti.
"Aksi halde bundan sonra tek başına devam edersin."
Namjoon böyle bir blöf beklemiyordu. Bu işe başlarken kendilerini düşünmemişlerdi fakat şimdi tam tersi bir durum ortaya çıkmaya başlamıştı. Yaptıkları işin elle tutulur iyi bir yanı yoktu. Bir yerden yaparken diğer yandan yıkıyorlardı. Ama işin ardındaki neden onları bunu yapmaya zorluyordu ve şimdiye kadar pişman olmuş değillerdi.
"Ne saçmalıyorsun sen!"
Yakasındaki elleri sinirle ittirdi. Şimdi depoyu endişeli bir şekilde turlama vakti ona gelmişti. Jungkook olmadan bu işin üstünden gelemezdi.
İmkanı yoktu.
"Diyeceğimi dedim."
Jungkook yarına bu işin bir şekilde halledileceğine emin olarak depoyu terk etmişti. Baştan beri yapması gereken buydu. İşi yokuşa sürmek kendi aptallığıydı ve şimdi geriye kalan tek işi Jimin'in yerini öğrenmekti. Küçük sevgilisi kesinlikle burnundan getirecekti ve bu sefer affedilmesi kolay olmayacaktı. Ama bunların hiçbiri gözünü korkutmuyordu. Eğer her sabaha Jimin ile gözlerini açacaksa her şeyin üstesinden gelebilecek gücü kendinde bulurdu.