열여덟

5.4K 500 17
                                        

18

Ölmek?

"Neden beni hiçbir zaman çocuğun olarak görmedin?"

Elindeki bıçağı döndürürken gülümsemişti ve bir süre sonra gülümsemesi kahkahaya dönüşmüştü.

"Seni sevmem için bir sebep yoktu ki. Annen ve sen her zaman benim için birer fazlalıktınız."

Koluma bastırdığı ayağı ile çıkan kırılma sesi bağırmama sebep olmuştu. Canım yanıyordu. Daha fazla acıya dayanabileceğimi sanmıyordum. Üstelik sahne arkasında olmamıza rağmen gelen giden yoktu. Büyük ihtimalle Jungkook'un motor gösterisi başladığı için herkes diğer alandaydı. Ayağını çektiğinde nefes almama fırsat tanımadan karnıma sert bir tekme atmıştı.

Bunları yaşamak için ne gibi bir günah işlemiştim?

Ben kötü bir insan değildim ki neden bunları yaşıyordum?

Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatmaya devam ediyordu. Sol omzumu sağ elimle sıkıca sardım. Bir umut omzumdaki acıyı geçirebileceğini düşünüyordum. Oysaki bilmiyordum, şu saatten sonra yaralarımı sarıp acılarımı dindirecek bir şey yoktu.


Her şey anlamsızlaşmış, ölmek için dakikalar sayan bir vaziyetteydim. Yaşamayı isteyecek yüzüm bile yoktu. Her zaman bir şey oluyordu. Belki iyi belki kötü ama bu kadar kötüsü olmaz dediğim anda her şey daha beter bir hal alıyordu.

Eğer ölürsem acım dinecek miydi? En azından diğer tarafta daha iyi şeylerle karşılaşacak mıydım?

"Aslında seni bir yandan da öldürmek istemiyorum. Niye biliyor musun?"

Yanıma çöküp yanağımı okşadığında geri çekilmeye çalıştım. Dedikleri ve yaptıkları birbirini tutmuyordu. Onu terk etmemizle iyice delirmişti. Hareketleri tutarsız olduğu için onu anlamakta zorluk çekiyordum.

"Seni öldürürsem oğlum çok üzülür. Ve ben onun üzülmesini istemiyorum ama senin yaşamanı da istemiyorum. Ne yapsam ki?"

"Ruh hastasısın! Ben sana hiçbir şey yapmadım. Her zaman gözünün içine baktım, sırf biraz baba şefkati görebilmek için!"

"Ben senin baban değilim."


"Bir şey fark etmezdi!"

Artık kendimi tutamıyor ona bağırıyordum. Bu onu daha fazla sinirlendirmekten başka işe yaramıyordu ama zaten ne gerek vardı uzatmaya. Artık ölmeye hazırdım, beni kurtaracak biri de yoktu.

Keşke son bir kez Jungkook'u görebilseydim en azından daha mutlu ölmüş olurdum.

"Annenle evlenmek zorunda kaldım. Eğer hayatıma girmeseydiniz daha rahat olacaktım."


"Neden? Peki niye evlendin?"

Bu tutarsız davranışlarının altında ne yatıyordu gerçekten merak ediyordum. Neden böyle davranıyordu. İstese evlenmezdi böyle bir seçeneği vardı.

"Birazdan öleceğin için anlatmaktan zarar gelmez sanırım. Hepsi annen yüzünden eğer babamın karşısına çıkmasaydı sizi hayatıma almak zorunda kalmayacaktım. Babam eğer annenle evlenmezsem mirasını bana bırakmayacağını hepsini senin üzerine yapacağını söyledi."

Ayağa kalkıp elindeki bıçağa bir bakış attı.

"Beni bu hale siz getirdiniz. Sevdiğim kadını kaybetmiştim, bunun ne demek olduğunu bilemezsin. Sonrasında içkiye başladım. İçkiyi ve kumarı seviyordum. Babamın verdiği para ile günümü gün ediyordum. Unutmamı sağlıyordu. İşim yoktu ve Yoongi'ye bu para olmasa ona bakamazdım."

"Hyungumu bu kadar seviyordun madem neden hiçbir zaman doğru düzgün bir sevgi göstermedin. Sadece sözde babasın sen."

Yoongi asla bunları hak etmiyordu. O da babasının bu davranışlarına şaşırıyordu. Sonuçta babasını evlenmek için kimsenin zorlamadığını düşünüyordu. Bu yüzdendi ona olan öfkesi. En azından ona karşı sevgi dolu olabilirdi. Kendimi hep geri plana atıyordum ama yine de hyungum benim yanımda olduğu için içten içe ona karşı öfkeliydi.

"Parayı senin gibi bir piçe yediremezdim. Bu yüzden annenle evlenmek zorunda kaldım. Babam arada bizi kontrole geliyordu ona her zaman iyi yönümü gösterdim. Annende bana uymak zorunda kalıyordu."

Büyükbabanın geldiği zamanlarda, bir anda bana sevgi göstermeye başlamasının sebebini şimdi anlayabiliyordum. O zamanlar değiştiğini düşünürdüm.

"Sonra annen öldü zaten. Babamın da hala hiçbir şeyden haberi yok. Siz yokken geldiğinde yalan söylemek zorunda kaldım. Bu yüzden sizi bir an önce bulmam gerekiyordu. Şimdi sizi bulduğuma göre oğlumu alıp gidebilirim."


"Beni öldürdükten sonra gerçekten hyungumun seninle geleceğini mi düşünüyorsun?"

Kahkaha atmamla kan kusmam bir olmuştu. Kendimi dizginleyemiyor bir yandan öksürürken diğer yandan da kan kusmakla uğraşıyordum. Karnımın acısı her nefesimde kendini gösterirken ne yapacağımı bilemiyordum.

"O benim oğlum. Tabi ki benimle gelecek."

Acıyı görmezden gelerek derin bir nefes aldım.

"Peki ya büyükbaba? Ona ne diyeceksin?"

"Herkese kaçıp gittiğini söyleyeceğim Jimin. Hiç kimse ne ölünü ne dirini bulamayacak. Şimdi kaldığım işi tamamlamam gerekiyor."

Bıçağı döndüre döndüre yaklaştığında artık kaçabileceğim bir köşem kalmamıştı.

"Sen delisin. Hyungum her şeyi anlayacak ve seninle gelmeyecek."

"Kül olmuş parçalarını bulabilirse bu dediğin olur Jimin. Bilmiyorsun. Beni bilsen böyle konuşmaya cüret edemezsin. İşimi öyle güzel yapacağım ki son gülen ben olacağım."

Bıçağın sivri ucu yanağımdan aşağı doğru süzülürken titremekten başka bir şey yapmıyordum. Daha çok ağlamaya başlamıştım bu yüzden de önümü göremiyordum.

"Lütfen..." diyebildim. Ölmek istediğim halde göz yumamıyordum. Yaşamayı seviyordum. En azından beni seven bir sevgilim ve hyunglarım vardı. Onlardan vazgeçemiyordum.

"Şşt... Ağlama Jimin. Ağlaman bir işe yaramayacak."

"Bırak ne olursun. Söz yakınına gelmem. Büyükbabaya da bir bahane uydururuz."

"Başıma çok iş açtın. Neden böyle bir iyilik yapayım?"

Soru soran bakışlarına verecek cevabım yoktu. Böyle bir iyilik yapmasını beklemek saçmalık olurdu.

"Hadi ama son sözlerini söyle. İletmemi istediğin bir mesaj var mı? İstersen sevgiline bir şeyler söyleyebilirsin bir şekilde iletirim ben."

Dedikleri ile hıçkırıklarım artmaya başlamıştı. Acizlik nasıl bir şeydi böyle...

Yakından gelen insan sesleri artmaya başlamıştı. Jungkook bitirdiği için insanlar müzik gösterisini izlemeye geliyordu. Biraz sonra burası mahşer alanına dönüşecekti. Umarım şimdiden küçükler için yeterli para toplanmıştır.

"Jimin!"

Duyduğum ses ile gülümsedim. Bu kadar çabuk kavuşacağımı düşünmemiştim.

Bu derece acısız mı olmuştu ölümüm?

.
.
.

Evet sanırım babasının neden böyle davrandığını anlamış olduk.
Kısa evet ama şu an elimden ancak bu geliyor. Yakın zamanda iki bölüm daha yayınlayacağım 😍

Fikirleriniz neler?
Hadi biraz sohbet edelim.




Believer,  jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin