서른 아홉

3.7K 327 108
                                    

39

Görüşme

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Görüşme

"Her şeyi toparladığına emin misin hyung?"

Yoongi hyung eline -nerden bulduğunu bilmediğim- siyah bir çanta almış, getirdiği kıyafetleri toparlıyordu. Buraya zorla geldiğimi hesaba katacak olursam hiçbir kıyafetim yoktu, sadece Jungkook'un benim için önceden ayarladıkları vardı. Onları da alma gibi bir niyetim olmadığından etrafı toparlayarak zaman öldürüyordum.

Jungkook uzun bir süre kendine gelememişti. Ağlayarak uyuya kaldığı sırada bunu fırsata çevirip ses çıkarmamıştım çünkü biliyordum ki uyansaydı hemen yola çıkmaya çalışacaktı. Ertesi gün fırtına ilk zamana göre dinmiş olsa bile bu haldeyken yola çıkmasını her ne kadar istemesem de uyduracak bir bahane bulamadığımdan kabullenerek toparlanmalarına yardımcı olmuştum.

Şimdi ise Taehyung ile kapının önüne birikmiş olan karları kürüyorlardı. Her şeyin tamam olduğuna kanaat getirdiğimde Yoongi hyunga yardım ederek işi hızlandırmıştım. Bir an önce Jin hyungun yanında olmamız gerekiyordu. Böyle zamanlarda insanların ilk ihtiyacı destek alabileceği kişilerdi.

Bunu en iyi ben bilirdim. Her ağladığımda yardımcı olamayacak bile olsa birisinin yanımda bana destek olması her zaman daha çabuk toparlanmama neden olmuştu.

"Toparlandık bence, hadi çıkalım."

Yoongi omzuna attığı çantası ile kapıya ilerlediğinde montumu omzuma atıp peşinden gittim. Yüzüme çarpan soğuk hava irkilmeme sebep olsa da montu giymeyi es geçip Jungkook'un yanına ilerliyordum. Soğuktan yanakları kırmızı birer domatese dönmüştü, bu haline kıkırdadığımda geldiğimi anlamış ve bakışları beni bulmuştu. Ağladığı için şişen gözleri hala aynıydı, ara ara burnunu çekmesi ise yakında bizi bir hastalığın beklediğinin göstergesiydi. Elindeki küreği bırakarak yanıma gelip montumu tuttu.

"Hasta olacaksın, neden montunu giymedin?" diyerek zorla kollarımı montu giymem için çekiştirip duruyordu. İlgisini sevdiğimden ses çıkarmadan uslu bir çocuk gibi dediklerini yapıyordum.

"Arabaya bineceğiz zaten Kook."

Alnıma içimi ısıtacak bir öpücük kondurarak kollarını etrafıma sardığında vakit kaybetmeden önü açık olan montundan faydalanarak kollarımı beline doladım, çenesi omzuma yaslıyken ben de kafamı boynuna doğru sokmuştum. Her şey bu kadar güzel ilerlerken bu anın bozulmaması için dua ediyordum.

Saçlarımı koklayıp "Hadi arabaya bin bakalım." diyerek ön kapıyı benim için açtığında önceden kliması açılan arabaya binip ısınmaya çalıştım. Taehyung arabaya biner binmez hazırladığı atıştırmalık poşetini açıp saçma bir sohbet ortamı kurmaya çalışmıştı ama Jungkook'un yerinde olmayan morali yüzünden bu konuda başarısız oluyordu.

Believer,  jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin