180519
310121
Park Jimin'e göre hayatı berbattı. Ve annesini kaybetmesi ile hayata tutunması için bir sebep kalmamıştı.
Şans eseri geldikleri kasabada hayatları bütünüyle değişti.
Jeon için ise hayat motorlar, kadınlar ve içkiden ibaretti. Tabi bu J...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Evimiz
"Gerçekten bunu yapmak zorunda mıyız?"
Sabahtan beri itirazlarıma karşı çıkan Taehyung ile inatlaşıyordum fakat bariz bir şekilde kaybeden belliydi. Jungkook sabah erkenden kalkıp Namjoon hyungu almaya gittiği için beni Taehyung'a emanet etmişti. Birazda olsa nefes alabilmek için beni bir dakika bile yalnız bırakmayan Taehyung ile iddiaya girmek zorunda kalmıştım. Bunu yapmamdaki amaç sadece beni bir süreliğine rahat bırakmasıydı fakat sonunda yenilen ben olduğum için birlikte dışarı çıkmış ve Taehyung'un kuaförüne gelmiştik.
Saçımı boyatmam konusunda son derece ısrarcıydı, bir süredir bu düşünce bende de vardı ama yine de zorunluluktan bunu yapacak olmak beni geriyordu. Ben daha eğlenceli renkler düşünürken o siyaha boyatmam konusunda diretiyordu. Üstelik Kai ve Taemin'in gelmesini bile beklemeden evden çıkmıştık.
"Otur bakalım civciv."
Taehyung beni zorla koltuğa oturttuğunda Jungkook'un beğenip beğenmeyeceği konusunda endişelenmeye başlamıştım. Sonuçta sevgilimin beğenmesi gerekiyordu değil mi?
"Taehyung boyatmaktan vaz mı geçsek?"
"Jiminie sakinleş, iyi olacak güven bana. Hem ben de boyatacağım."
"Yine de mantıklı bir karar gibi gelmiyor."
Gözlerini deviren beden yanımdaki koltuğa oturarak kuaförün yanımıza gelip işini halletmesini bekledi. "Sen hangi renge boyatacaksın?"
Eline aldığı dergiyi okumadan kapatarak "Sanırım bir süre kızıl olamayacağım, saçlarım çok yıprandı bu yüzden ben de siyaha boyatayım diyorum." Dedi.
Aynadan kendi yansımama bakarak saçlarımı süzdüm. Uzun süredir sarı saç ile bütünleşmiştim. Normalde olan saç rengim kahverengiydi bu yüzden siyahın bende nasıl duracağı konusunda bir fikrim yoktu.
"Siyah sende güzel durur."
"Merak etme civciv artık bir jaguara dönüşme vaktin gelmişti. Jeon ile baş etmek istiyorsan azıcık dişli olman gerekiyor değil mi?" diyerek sinsi bir bakış atmıştı.
"İyi de buna ne gerek var ki? Biz gayet mutluyuz."
Daha birkaç gündür -nihayet- birlikte olduğumuzu düşününce bu dediğim çok saçma geliyordu. Uzun ve sancılı bir dönemden geçmiştik ama yine de bir şekilde birbirimizi tekrar bulmuştuk. Belki en çok sancıyı ben çekmiştim ama geldiğimiz noktaya bakınca buna değdiğini düşünüyordum.
Jungkook beni seviyordu.
"Bebeğim sen daha Jeon'un karanlık tarafını görmedin. Onun yanında uzun süre kalacağını varsayarsak o tarafını kısa sürede göreceksin. O sadece sana karşı nasıl demeliyim yumuşak? Anlıyor musun?"