180519
310121
Park Jimin'e göre hayatı berbattı. Ve annesini kaybetmesi ile hayata tutunması için bir sebep kalmamıştı.
Şans eseri geldikleri kasabada hayatları bütünüyle değişti.
Jeon için ise hayat motorlar, kadınlar ve içkiden ibaretti. Tabi bu J...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Parti ve Mi Cha
İki üç kere görüp, birkaç dakika konuştuğum bir adam için endişelenirken kesinlikle diken üstünde hissediyordum. Ona bir şey olacağı düşüncesi içimi kemirip duruyordu.
Jungkook'un sırıtarak göz kırpmasından hemen sonra başlamaları için bir düdük çalmıştı ve inanamadığım bir hızda motorların hepsi gözümün önünden uçarak geçip gitmişti. Kask dışında bir güvenliklerinin olmaması endişemi daha çok arttırıyordu.
Hoseok hyung duyabilmem için kulağımın dibine girip bağırarak "Nasıl ama?" demişti. Zoraki bir gülümseme takınıp "Güzel." dedim. Surat ifadem ile ağzımdan çıkanların alakası yoktu, Hoseok ise oldukça zeki bir insandı. Bakışlarından Beğenmediğini biliyorum dediğini fark edebiliyordum.
Neyseki Jeon Jungkook ile olan geçmişimden hiçbirinin haberi yoktu. Sehun elinde üç tane bira ile gelip birini bana uzattığında Yoongi'nin içtiğimi anladığı zaman bana ne kadar süre bağıracağını hesaplamaya çalışıyordum. Bir geceliğine umursamasam bir şey olmazdı sanırım.
"Jeon yine gününde." Jackson beklemediğim bir şekilde Jungkook hakkında konuşunca kulak kabartıp, onun hakkında birkaç soru sormanın fena olmayacağını düşünmeye başlamıştım.
"Kim bu Jeon?" sesimdeki heyecanı yok etmeye çalıştım ama doğrusu bunu pek başarabildiğimi sanmıyordum. Gelecek cevabı beklerken midemde oynaşıp duran kelebekleri durdurmaya çalışmak ile meşguldüm.
"Kasabanın asi bad boy'u Jeon Jungkook! Geldiğinden beri hiç görmedin mi Jimin?"
"Şey bir kere konuşmak zorunda kaldım." Elimdeki biradan bir yudum aldığımda Jackson hayretle bana döndü.
"Eh ucuz atlatmışsın o zaman. Güzel bulduğu herkese yavşamak gibi bir problemi var. Senin yerinde olsam onunla konuşmazdım."
Sehun Jackson'ı omzunda ittirip kahkaha attı. "Ben olsam uzak dururdum."
"Sen zaten uzak duruyorsun man kafa ama o senin genlerini taşıyanlardan uzak duramıyor." Jackson'ın dediklerini anlamlandırmaya çalışırken Hoseok lafa atladı.
"Eh Jeon Jungkook geni iyi olanlardan hoşlandığını kanıtlamış bulunuyor. Mi Cha güzel bir kız ama abisi gibi akıllı değil."
Sehun sinirden ellerini yumruk yapmıştı. Anladığım kadarıyla geçen karşılaştığım kız Sehun'un kız kardeşiydi. Tanrım iyi ki Jeon'un bana karşı olan tavrını Sehun bilmiyordu. Öğrenirse olabilecekleri düşünmek dahi istemiyorum.
"Mi Cha aptalın tekidir evet ama bu kardeşim hakkında böyle konuşamayacağın gerçeğini değiştirmez Hoseok."
Elindeki bira şişesini yere fırlattığında parçalanan camlar ayağımın ucuna kadar geldi. Sıvının birçoğu Hoseok'un üstüne sıçramıştı, eli ile üstünü sirkelemeye çalışmıştı fakat artık çok geçti.
Sehun hızlı adımlarla yanımızdan uzaklaşıp gözden kaybolduğunda Jackson dibime girip "Jimin kusuruna bakma sik kafalının tekidir. Az sonra hatasını fark edip geri gelir. Hadi oyunu izlemeye devam edelim." demişti. Kafamı sallayıp kabul etmekten başka bir çarem yoktu.
Hoseok'a baktığımda oldukça üzgün duruyordu. İsteyerek yapmadığı belliydi, Sehun bunu anlamak yerine aşırı tepki vermişti. İkisinin arasındaki mevzuya karışmamak için susmayı tercih etmiştim. Bira şişemi iki elimle sıkıca tutup gözlerimle Jungkook'u aradım. Tepeciğin üstünden motoruna takla attırarak geçtiğinde elimdeki şişeyi kırabilecek kadar sıkı tuttuğuma yemin edebilirdim.
"Gece yarısında Taehyung'un evinde parti varmış. Gitmek ister misiniz?" Hoseok gözlerinin içi parlayarak bakışlarını üzerime dikmişti.
"Hyung ben eve gitsem iyi olur." Taehyung kimdi bilmiyorum ama ilk seferden Yoongi'yi sinirlendirmek istemiyordum. Ona ters gelen bir şey yaptığım anda tüm haklarımı elimden alabilirdi.
"Yarış zaten beş dakikaya bitiyor Jimin, buradan dağılıp direk partiye giderler, biraz takılmaktan zarar gelmez. Hem söz sonrasında evine ben bırakıcam seni." Hoseok omuzlarımı sarsarak beni ikna etmeye çalışırken istemsizce ağzımdan "Tamam." kelimesi çıkmıştı.
■■
Kesinlikle Min Yoongi beni öldürecekti!
Yarış bitmişti ve çok geçmeden Taehyung denilen çocuğun evine gelmiştik. Sonuç olarak Jeon Jungkook yarışı birinci olarak kazanmıştı ve şu anda karşımda kucağında bir kızla oturuyordu.
Ben ne mi yapıyordum? İçmemem gereken miktarda alkol almıştım. Sinirimden yerimde duramıyordum. Arsız adam utanmadan gözlerimin içine bakarak kızla öpüşüyordu.
Buraya gelmem tamamen saçmalıktı! Eve geri dönmek içinde oldukça sarhoştum. İşin içinden sıyrılamıyordum. Sabah Yoongi'ye kendimi acındırarak bir bahane üretmeliydim.
"Dans ediyormuşsun Jimin." Jackson bütün dişlerini göstererek gülerken midemin bulandığını hissettim. Biraz daha kendimi tutamazsam sanırım suratına doğru kusacaktım. Kafamı evet anlamında aşağı yukarı salladığımda bileğimi yakaladığı gibi beni evin ortasındaki piste çıkardı.
"Dans et benimle Park Jimin. Cevherini bütün kasaba görmeli."
"Jackson... Bunun şu an için iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum." Elimle ağzımı kapattım. Hemen bir tuvalet bulmalıydım. Alkol eşiği diplerde olan biri için çok fazla içmiştim. Koşar adımlarla önüme çıkan koridora girdim. Kapıları tek tek açıp tuvaleti ararken bulduğum gibi kendimi içeri nasıl atacağımı bilememiştim.
Kapı arkamdan çarparak kapandığında midemdeki bütün besinler dışarı çıkmıştı. Öğürerek kalktığımda soğuk suyu birkaç kere yüzüme çarptım. Kesinlikle buraya gelmem bir hataydı. Üstelik Hoseok hyung tanıştığı bir çocuk ile üst kata çıkıp gözden kaybolmuştu ve Jackson'dan beni eve bırakmasını istemek pek akıllıca gelmiyordu.
Tuvaletin kapısının sesini duyduğumda kafamı kaldırdım. Tam o anda aynada Jeon Jungkook ile göz göze gelmiştim.