Yeni Şehir, Yeni Ev ve Umursamayacağım Onlarca İnsan.

2.5K 32 5
                                    

Hadi ama...

Gitmek istemiyordum bu şehirden. Ne kadar beni boğsada, insanlarla iyi anlaşamasamda gitmek istemiyordum. Gitmek iyi bir fikirdi ama başımda beni düşünen ebeveynlerim olmadan. Neden bu kadar üstüme geliyorlardı ki. Beni düşünmelerine veya üstüme titremelerini gerektirecek bir olay yoktu. Belkide kimseyle iletişim kuramadığım, arkadaş olmadığım içindi.

2 saattir yoldaydık onlarla hiç konuşmamıştım yol boyunca. Zaten konuştuğum zamanda sürekli olarak kavga ediyorduk. Neden anlamak istemiyorlardı ki beni. İllaki birileriyle iletişim kurmaya ihtiyacım yoktu. Ben böyleydim beni değiştiremezlerdi. İnsanlarla konuşmayı sevmiyorum. Ne zaman iyi bir ilişki kursam birileri aramıza girerek karşıdakinin bana savaş açmasını sağlıyordu. En son olayımdan sonra kimseyle iletişime geçmemiştim. Ne kadar sıkıcı bir hayata sahip olduğumu düşünüyordum ki arabanın durmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Gelmiştik sonunda lanet olasıca yere. Çokta sıkıcı bir yere benzemiyordu aslında. Caddenin bir yanında dükkanlar diğer yanında ise parka giden bir yol.

Valizlerimi aldıktan sonra odaya çıktım. İşte benim mekanım. Burası benden sorumluydu. Kimse ben istemediğim sürece ne birşey sokabilir nede çıkartabilirdi. Odamı düzenleyip eşyalarımı yerleştirdikten sonra dışarı çıkmaya karar vermiştim. Hava sıcak olduğu için kot şort ve beyaz tişörtümü giydikten sonra ayakkabılarımı alıp aşağıya indim. Nerdeydi bu kadın birde onumu arıyacaktım şimdi.

-''Ben hava almaya çıkıyorum.'' diye böğürdükten sonra,

-''Tamam ama geç kalma.'' cevabının gelmesi çokta uzun sürmemişti açıkcası. Gözlerimi devirmemek için zor tutuyordum kendimi. Aynı sorular aynı cevaplar ve aynı tartışmalar.

Ayakkabılarımı bağlayıp dışarı çıktıktan sonra caddeye çıkıp bir sağa bir sola bakmaya başladım. Yanıma para almadığım için dükkanların olduğu caddeyi eleyerek parka doğru yürümeye başladım. Kulaklığımı taktığımda en sevdiğim müziği açtıktan sonra kendi dünyama gömülmüştüm işte. Etraf resmen hayvanlarını gezdiren insanlarla doluydu. Hayvanları severdim çünkü nankör değillerdi. Şimdi Eskişehir'de olsaydım çarşıda umarsızca geziyor olurdum. Ama istemediğim halde buradaydım. Ebeveynlerim ve istekleri bir türlü bitmiyordu. Neydi böyle benimle dertleri. Anlamak istemiyorlarmıydı, büyümüştüm. Kararlarımı kendim verebilirdim küçük bir kız değildim artık.

Tam konsantre olmuş bunları düşünüyorken görüş alanıma küçük çok sevimli bir köpek girdi. Bacaklarıma sürtünmeye başladığında dizlerimin üzerine çökerek;

-''Hey merhaba dostum senin sahibin yok mu?'' tarzı şeyler saçmalarken;

-''Buradayım. Rahatsız ettiği için özür dilerim.'' diye bir ses duyudum.

Ayağa kalkıp arkamı döndüğümde;

-''Hayır. Rahatsız etmedi aksine çok tatlı bir köpeğe sahipsin. Oldukça şanslısın böyle bir dostun olduğu için.'' dedim.

Sadece gülümsedi. Bu çocuk benden daha soğuktu anlaşılan ilk defa bu kadar konuşmuştum uzun süreden sonra ve iltifat etmiştim. İnsan bir teşekkür ederdi.

Dizlerimin üzerine çöküp tekrar minikle ilgilenirken;

-''Adın ne?'' diye sordu.

Kafamı kaldırmayıp köpekle ilgilenirken;

-''Ada. Peki ya seninki ?'' diyiverdim.

-''Meriç Aras. Memnun oldum.'' dedi.

Belki ben memnun olmamıştım. İç sesim gene saçmalamaya başlamıştı. Arada resmen sadece o konuşuyor ve çok ileriye gidiyordu. Telefonu çıkartıp saate baktığımda 7 olduğunu gördüm. Gene evde bir tufan kopacaktı onlar her zaman ki gibi ''nerdeydin?'' diye soracaklar bende gözlerimi devirip onlara bakacaktım. Hayatım bundan ibaretti. Telefondan başımı kaldırıp çocuğa döndükten sonra;

-''Gitmem gerek. Görüşürüz.'' dedim.

Hiçbirşey demediği için bende yanından geçip parkın çıkışına doğru yürüdüm. Lanet yere vardığımda kapıyı çalıp beklemeye başladım. 2 dakika sonra annem somurtmuş bir şekilde kapıda duruyordu. Ayakkabılarımı çıkartıp içeri girdikten sonra gene aynı sorulara maruz kalmıştım.

-''Ben iyiyim. Hayatımdan da mutluyum neden üstüme gelip benim yerime karar vermeye çalışıyorsunuz.'' dedikten sonra odama çıktım.

Hadi ya. Birde yarın şu okul meselesi vardı demi. Yeni kız olmak herkeze kendimi tanıtmak istemiyordum sadece. Ablam bile kurtulmuştu bu hayattan ama ben battıkça batıyordum. Evet yeni odamda sigara içmemin vakti geldide geçiyordu bile. Hırkamın cebinden paketi çıkartıp içinden bir tane aldıktan sonra aralanmış dudaklarımın arasına koydum ve çakmağı biraz yaklaştırarak tutuşmasını izledim.

Beni rahatlatıyordu. Ama onu hala cool olmak için içen daha doğrusu içtiğini sanan gerzekler vardı. Sigara bittikten sonra gardolabın kapağını açıp bol bir tişört ve eşofman alıp üzerimdekileri değiştirdim. Gene aynı halime dönmeye hazırdım. Kulaklığımı takıp yatağımın içine girdikten sonra düşünmeye başladım.

-Sahi kimdim ben ? Neden Benim yerime kararlar alınıyordu ve ben karşı çıkamıyordum?

Ben Ada Arıcan. 17 yaşında istekleri dışında şeyler gelişen, kimseyle iletişim kuramayan sinirli agresif bir kız. Ailesinin hala küçük gördüğü kızım.

Bunları düşünürken öyle bir uyku bastırmıştı ki. Kendimi uykunun kollarına kolayca teslim etmiştim.

Yarın zor bir gün beni bekliyordu. Çok zor.

SEN BENİM DİĞER YARIMSINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin