Yanımda yürüyen Gülsüm hadi hızlı ol Zeynep dedikçe onun ortalıktan yok olmasını ister gibi baktım. İşe yaradı mı? Tabi ki de hayır Gülsüm o tombul vücudu ile hala yanımda durmadan konuşuyordu. Peki ben onun söylediklerini dinliyor muydum? Tabi ki hayır. Sadece dinliyormuş gibi yapıyordum. Bana kızdığınızı duyar gibiyim ama suç bende değildi ki! Aa o da çok konuşmasın canım suç benim mi? Telefonum çalmaya başlayınca elimdeki çantayı kurcalamaya başladım ve sonunda zafer benim di. Ayıptır söylemesi benim çantam diye demiyorum ama biraz fazla düzenlidir. Ekranda annemin ismini görünce "ama bu kadarı da fazla" diye inledim. "Efendim anne?" Bezgin çıkan ses tonuyla telefonu cavapladım.
"Neredesiniz kızım siz? Nedret teyzenler pastanede sizi bekliyor!"
"Bizde pastanenin sokağındayız anne! Beş on dakikaya kadar orada oluruz."
"Ne demek kız beş on dakika! Az hızlı yürüyün çocuğun işi varmış! Sizi bekliyor" diye bağırınca ben de şarteller attı tâbi.
"İstersen şansını çok zorlama anne! Senin zorunla bu görüşmeyi kabul ettim. Benim için eve geri dönmek hiçte zor değil!" Diye ona çemkirdim.
"Aaa güzel kızım hiç düşünmeden gel yavrum ne demek! Tâbi eve gelince sen, ben birde terlik çok güzel vakit geçiririz değil mi yavruuum?" onun beni göremeyeceğini bildiğim için gözlerimi devirdim.
"Hep tehdit hep tehdit olmaz ki canım! Bir defa ben artık büyüdüm beni terlikle tehdit edemezsin anne! İkincisi yirmi beş yaşında bir insan olduğum için bana şiddet uygularsan kendime ev tutup senin yanından taşınabilirim biliyorsun değil mi?"
"Tövbe bismillah de kız! Kızını duyuyorsun değil mi Hamit? Taşınacak mış! Öyle diyor senin çok kıymetli kızın! Burayı Amerika sanıyor seninki! Bu kız hep senin yüzünden böyle oldu Hamit,o kadar kitap okutursan bu yarım akıllı ya kendini Amerika da sanar tâbi." Babamın arkadan 'sen kitap okumuyorsun diye neden kızımla bana karışıyorsun?' dediğini duydum ve kıkırdamaya başladım. Ah kimin babası! Tipik babasının kızı derler ya işte ben oydum. Babamla benim ortak zevkimiz ve tutkumuz birdi. O ve ben tam bir kitap kurduryduk. Babam anneme sadece kitaplarına laf edince cevap verirdi. Yoksa babamın, anneme verdiği tek cevap başından gitsin diye 'haklısın karıcığım' olurdu. "Bana bak! Zeynep çabuk o pastaneye git! Yoksa senin eve gelmeni beklemem ben oraya gelirim haberin olsun!" Benim cevap vermeme bile fırsat vermeden telefonu yüzüme kapattı ya kadın! Telefonu çantama koyarken sert bir şey bana çarptı. Ben yere popomun üzerine düşerken, Gülsüm "hih" Zeynep diye yanıma geldi ve kolumdan tuttu. Ben ayağa kalkarken ne oluyor diye etrafa baktığımda şişman bir çocuk o kadar hızlı koşuyordu ki gözlerime inanmadım. Arkasından da iki uzun adam ona yetişmeye çalışıyordu. Kumral uzun boylu olan. "Lan bebe buraya gel! Senin bi yakalarsam var ya! Kızılay da ibret olsun diye çıplak gezdireceğim." Diye bağırdıktan sonra bir iki adım gerisinde olan sarışına dönüp kükredi. "Lan Cüneyt koşsana lan! Adam elimizden kaçarsa önce seni sikerim şerefsizim" deyince Cüneyt dediği adamın yüzünde piç bir gülümseme belirdi, "ağabey tamam ben biliyorum da! Neden şimdi tüm Ankara'ya şerefsiz olduğunu ilan ediyorsun?" "Lan ben senin," diye arkasındaki adama bakarak koşmaya devam edince bana çarptı onunla birlikte bir iki adım geriye doğru giderken dengemi kaybettim. Sendeleyip tam düşeceğim sırada beni belimden tuttu ve ikimizinde düşmesine engel oldu. Gözlerimi kapatıp çığlığı bastığım an onun sıcak nefesini kulağımda hissettim. "Bağırmasana be kadın kulağımın zarını patlattın!" Deyince kan beynime sıçradı! Sinirle gözlerimi açtım ve beni tutan kollara baktım "Sen de önüne bakarak yürüsene be adam! Senin yüzünden ikinci defa yeri boyluyordum" dedim. Ama onunla gözlerimiz buluştuğu an 'sen bana her gün böyle çarp ne olacak canım' dedim. Tâbi içimden söyledim, bunları sesli söyleyip onun egosunu şişirmeye gerek yok, değil mi ama? Bu gördüğüm gözler gerçek miydi acaba? Allah'ım bir insanın bu kadar güzel mavi gözleri olabilir miydi? Ama burnunun üzerindeki çiller de çok tatlıydı bunun ya! Bu kalın alt dudak da tam ağzıma layık diye düşünüyordum ki! Tövbe Yarabbi dedim ve onun tutuşundan kurtulmak için geriye doğru çekilmek istedim ama o, bana engel oldu.
"Böyle iyiydik! Gitmek için ne bu acele." Beni biraz daha kendine çekti.
"Bıraksana beni be adam!"
"İnsan aradığını bulunca öyle kolay bırakmaz. Değil mi?" Derken gözleri haylaz bir çocuk gibi parlıyordu. Gülsüm yanımıza geldi ve beni onun tutuşundan kurtarmak için çabaladı ama o ısrarla beni bırakmamak için direndi. Omuzlarımı silktim ve "benden günah gitti" dedim. Bana ukala bir biçimde ne yapabilirsin der gibi bakınca. Yüzümdeki gülümseme genişledi ve dizimi onun bacak arasına vurdum. "Lannnn" diye beni bıraktı ve bacak arasını tuttu. O acıyla kıvranırken Gülsüm "senden korkulur vallahi" derken kahkaha attı.
"Yürü Gülsüm yürü gidelim" dedim. Gülsüm'ün koluna girdiğim an onun acı ile çıkan sesi ve söylediği sözler ile yerimde çakılı kaldım.
"Lan kadın! Çocuklarımız olmazsa tüm suç senin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raslantı'nın Böylesi (Tamamlandı)
Romance"Bağırmasana be kadın kulağımın zarını patlattın!" Deyince kan beynime sıçradı! Sinirle gözlerimi açtım ve beni tutan kollara baktım "Sen de önüne bakarak yürüsene be adam! Senin yüzünden ikinci defa yeri boyluyordum" dedim. Ama onunla gözlerimiz bu...