Uğur'un sorusu ile gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Bu gece yaşadıklarımızın kendi suçu olduğunu düşündüğü için mi Uğur bu soruyu sormuştu bana? Ama bu gece olanlarda onun hiçbir suçu yoktu ki!
"Seninle bugün evlendiğim için pişman oldum dediğimi hatırlıyorum, ya da sana öyle bir imada mı bulunduğumu?"
"Bulunmadın ama! Bu gece olanlar yüzünden pişman olmuş olabilirsin...diye" devam eden konuşmasını kestim.
"Peki Uğur bir soru sorabilir miyim sana?"
"Tâbi"
"Seninle bir ilişkiye başlarken, ya da dur düzelteyim, ben seninle evlenirken senin mesleğini bilerek bu evliliği kabul etmedim mi? Sence senin mesleğinin zor olduğunu bilmeyecek, ya da anlamayacak kadar duyarsız birisi miyim ben?"
Gözlerini benden kaçırdı ve ağzının içinde, ben öylesin demek istemedim, gibi birşeyler geveledi. Eline uzanıp bu defa ben tuttum.
"Bence ikimiz de yorgunuz Uğur. Üstelik bu gece olanlar yüzünden sinirlerimiz de bozuk. İkimizin de iyi bir uykuya ve sağlıklı düşünecek zaman ihtiyacı var."
Sesimin titrememesine şükrettim. Aslında ona belli etmesemde sorduğu soru canımı yakmıştı. Uğur'un gözünde ben böyle birisiydim gerçekten? Onu ilk sıkıntıda ilk dönemeçte bırakıp gidecek kadar anlayışsız, sığ bir insan olarak mı görüyordu beni?
Yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirdim ve "eve gidelim mi?"
Kaşlarını çatınca burnunun üstündeki çiller daha belirgin hale geldi. Yüzümü bir süre inceledikten sonra, yerinden kalktı ve soğuk bir sesle, gidelim, deyip ayağa kalktı. Yola çıktı ve yoldan geçen ilk taksiyi çevirdiğinde ikimiz de sessizlik içinde bindik. Yol boyu ikimiz de kendi kabuklarımıza çekildik, herkes kendi kafasında kendi muhakemesini yaptı...
Bizim apartmanın önüne geldiğimizde taksicinin de yardımı ile arabadan inip sandalyeye oturdum Uğur bizim zile basmadan önce taksiciye beklemesini söyledi, ona kaşlarımı çatıp baktım.
"Sen yukarıya çıkmayacak mısın?"
"Annemle Cüneyt'in yanına hastaneye gitmem gerek" derken kapıya doğru gelen dayıma baktı. Benimle göz göze gelmekten kaçınmasının nedeni ne olabilirdi ki? Dayım beni kucağına almadan önce, başımdan öptü ve soğuk bir sesle görüşürüz dedi. Onun gidişini izlemeni canımı bu kadar yakacağını tahmin etmemiştim...
Apartmandan içeri girdik ve merdivenleri çıkmaya başladığımızda "durum ciddi gibi görünüyor" diyen dayıma şaşkınlıkla baktım.
"Nasıl yani?" Dedim kekeleyerek.
"Uğur'u ilk defa bu kadar sessiz gördüm. Sanki hayal kırıklığına uğramış gibi!"
Dayıma sokuldum ve boynuna başımı sakladım. "Uğur bu hayatta kırmak isteyebileceğim son insan bile değil dayı. Ben ilk defa böyle şeyler yaşıyorum ve ne yapmam gerektiği ya da nasıl davranmam gerekiyor bilmiyorum." Dedim.
Dayım kıkırdadı ve " bir de bize odun dersiniz ! Kızım sen bildiğin kütüksün! Tamam daha önce bir birlikteliğin olmadı ama kalbinin sesini neden dinlemiyorsun be kızım?"
Suratımı astım ve "dayı ya, sen dayısın dayı, bana böyle şeyler söylemek yerine benim yiğenimi neden üzüyorsun diye Uğur'a kızman gerekmiyor mu?"
Dayım kaşlarını kaldırıp, alayla gülümsedi. "Erkek dayanışması diye birşey var herhalde kızım. Ezilen erkekleri sizin gibi odun kızlardan korumak için kurduk."
Yüzümü buruşturdum ve "kurduk derken. Kaç kişisiniz siz ya?"
"Aslına bakarsan az önce Uğur'un halini görünce kurmaya karar verdim. Biz zavallı, gariban erkekler siz hırçın kızlardan neler çekiyoruz böyle. Of Allah'ım of"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raslantı'nın Böylesi (Tamamlandı)
Romance"Bağırmasana be kadın kulağımın zarını patlattın!" Deyince kan beynime sıçradı! Sinirle gözlerimi açtım ve beni tutan kollara baktım "Sen de önüne bakarak yürüsene be adam! Senin yüzünden ikinci defa yeri boyluyordum" dedim. Ama onunla gözlerimiz bu...