Uğur'la birlikte salona girdiğimizde gözlerin bize dönmesi ile yanaklarıma sıcaklık hücum ettiğini hissettim.
Handan teyzeler Yılmaz abilerle karşılıklı üçlü koltuklarda oturuyorlardı. Uğur Handan teyzeyle Faruk amcanın yanına geçip oturdu. Ben de masanın önüne dizdiğimiz sandalyeye teyzemin yanına oturdum... Herkes kendi arasında konuşmaya başladığında annem bir ara yanımıza geldi ve teyzemle bana "kahveleri yapın" dedi. Biz gelinlerle birlikte ayaklanınca gözler tekrar bize döndü.
Teyzeme bakan Yılmaz abinin gözleri parlarken Uğur'un ne düşündüğünü belli etmeyen gözleri, derin bir nefes almama neden oldu...Mutfakta herkes hummalı bir koşuşturmaca içine girince teyzemle ben konu mankeni gibi kenarda onları izlemeye başladık. Bizim iş yapmadığımızı fark eden annemin sol kolu Nilay çakalı oldu. "Aaa, biz burda sizin için koşuşturuyoruz siz de maşallah orada konu mankeni gibi dikiliyordunuz" diye çemkirdi. Tek kaşını kaldıran teyzem "seni isteye geldiğimiz günü unuttun her hâlde Nilaycığım! Elin ayağın birbirine dolamıştı, biz sana görümcelik yapıp yerimizde otursaydık, sen bizimkilere kahve bile ikram edemezdin!"
"Haklısın Songülcüğüm ama o gün yaptığın tuzlu kahveyi hâlâ Timuçin unutmadı ve unutturmamak için elinden geleni yapıyor."
"Dua etsin ki o, sadece o gün beni kızdırdı diye tek tuz attım, eğer yirmi yedi yıl boyunca bana yaptıkları için onu cezalandırsaydım bitmişti senin kocan!" Diye çıkışan teyzemle birlikte Nilay geri adım attı. Elini çenesine koyup düşünen Nilay.
"Hım acaba kahvesine bugünde tuz koysam, Timuçin gece bana hesap sorar mı," bize göz kırptıktan sonra, "hesap sormaları hep tatlı sonla bitiyor da" diye arsızca konuşan Nilay'la şaşırma sırası bizdeydi.
Yok yok normali bizi bulmaz. Normal biri bizi bulsa da biz onu bir şekilde kendimize benzetmeye başarırdık. Nilay'la teyzem didişerek kahvenin başına geçtiler. Ben de Nurten teyzemle kahvelerin yanına lokumla su hazırladım. Tüm kahveler hazır olunca, teyzem son olarak tuzlu kahvelere geçti. Cezveye iki fincan su yerine üç fincan koyunca teyzeme, "ne yapıyorsun, abime tuzlu kahve verirsen valla bu defa olay çıkarır" dedim.
Teyzem kıkırdadı, "bu kahve Timuçin için değil merak etme. Bu kahve Cüneyt Bey'e. Gülsüm Cüneyt'e tuzlu kahve yap abla hazır herkes oradayken bana da Cüneyt'i isteyin dedi."
Başımı yukarıya kaldırdım ve Allah'ım neydi günahım, günahım neydi Allah'ım, diyerek sevgili Kayahan'ı sevgiyle yad ettim. Ben de normal bir aile istiyorum Allah'ım, çok mu şey istiyorum ey güzel Rabbim, diye dua ederken teyzemin koluma vurması ile duamın kabul olmadığını böylece anladım...
"Tuzdan başka birşey atalım mı," diye soran teyzeme, "ben tuz atmak istemiyorum," dediğimde herkes bana uzaylıymışım gibi baktı.
"Şey aslında, Uğur şekerli kahveyi ve tatlıyı pek sevmiyor onun için ben onun kahvesini şekerli yapmak istiyorum" diye açıklama yaptım.
Gözlerini deviren teyzem, "ne halin varsa gör" diye, Yılmaz abinin kahvesine kaşığın ucuyla tuz atınca, bizimkiler anında "Songül!" Diye uyardı. "Ama yazık benim koca adamıma," diye teyzem dudağını sarkıttı ama bizim gelinlerin ve Nazan'ın elinden kurtulamadı. Teyzem sonunda pes ederken, "bunun hesabını sorarım Nazan haberin olsun!" Dedi.
"Ay Songül abla hesap filan soramazsın artık, ben Soner'den vazgeçtim, o kadar uğraştım ama adam dönüp yüzüme bakmıyor, en iyisi hayatıma kaldığı yerden devam etmek." Diye, umursamazca omuz silkti, "hayat Soner'den ibaret değil ya, bundan sonra hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim."
Hepimiz ciddi mi diye Nazan'a bakarken, Nazan mutfak kapısına kaçamak bir bakış attı. Onun baktığı yere baktığımızda, dayım kaşlarını çatmış gözlerini ayırmadan Nazan'a bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raslantı'nın Böylesi (Tamamlandı)
Romance"Bağırmasana be kadın kulağımın zarını patlattın!" Deyince kan beynime sıçradı! Sinirle gözlerimi açtım ve beni tutan kollara baktım "Sen de önüne bakarak yürüsene be adam! Senin yüzünden ikinci defa yeri boyluyordum" dedim. Ama onunla gözlerimiz bu...