Kara kızım! Zeynep'im hadi annem. Kalk artık" diyen annemin sesini duyunca yastıkla kulaklarımı kapattım.
"Kızım işe geç kalıyorsun, teyzen merak eder. Hadi," bu yastık hiç bir işe yaramıyor be kardeşim.
Oflayıp yatakta ters döndüm, "anne lütfen beş dakika daha," dedim.
Tam kaldığım rüyaya geri dönüş yapıyordum ki, yastığım elimden alındı. "Kalksana kızım aa! Teyzen aradı, seni bekliyor diyorum duymuyor musun beni?"
Oflayıp üzerimdeki pikeyi attım ve ayaklarımı sürüyerek banyoya girdim. Annemin arkamdan "babası kılıklı, cevap da vermez," dediğini duydum.
Anneme karşılık vermek mi? Tövbe deyin Allah korusun, anneme karşılık vermek demek bir hafta boyunca o verdiğiniz karşılığın bin misliyle almak demek olduğunu yirmi beş yıllık hayatımda yaşayarak öğrenmiş birisi olarak susma hakkımı kullandım ve banyonun kapısını kapattım.
Ha bu arada ben Zeynep Uyanık. Soy ismin gibi uyanık mısın dediğinizi duyar gibiyim? Bana göre uyanığım anneme göre ise saf'ın önde gideniyim yani anlayacağınız bu tartışmaya açık bir konu.
Kalabalık bir ailem var, babamlar sadece iki kardeşler ama esas kalabalık olan anne tarafım, üç teyzem ve bir dayım var.
Annem Birsen, teyzelerim Gülten, Nurten, ha bu arada Songül teyzemle Soner dayım ikiz. Songül teyzemle, Soner dayım dediğime bakmayın ha benden sadece iki yaş büyükler.
Biliyorum utanç verici bir durum ama ne yaparsın olmuş bir defa. Soner dayım için en utanç verici tarafı ise benim iki ağabeyimin ve teyzemin oğlu Orhan ağabeyin ondan büyük olması.
Timuçin benim küçük ağabeyim dayım dan beş yaş büyük, Atilla ağabeyim ise dayım dan yedi yaş büyük. Orhan ağabeyim yani Gülten teyzemin oğlu, Soner dayım dan dört yaş büyük Orhan ağabey hala doktora yaptığı için yurt dışında o yüzden Soner dayım için sorun olmuyor da.
Ağabeylerim onun sürekli gözünün önünde olunca dert ettiği çok oluyor. Ağabeylerim evliler ve bizim bir sokak illerimizde oturuyorlar. Atilla ağabeyim kendisini ülkenin en hızlı postacısı olduğunu iddia eden bir devlet memuru, Atilla ağabeyimin birde kızı var ki sormayın gitsin. Ah Tuana benim küçük meleğim, dünyanın en tatlı varlığı onu bir gün görmeyince nasıl da özlüyorum bir bilseniz.
Gelelim Timuçin ağabeyime, o Soner dayımla birlikte bizim iki sokak ilerimizdeki Uzak Doğu dövüş sporları salonunu birlikte işletiyor. Timuçin ağabeyim de altı ay önce evlendi. Zaten ne geldiyse başıma o düğünde sonra geldi ya, neyse...
O gün anneannemin bi numaralı rakibesi Nuray teyze anneanneme tepeden bir bakış attı "vallahi Saliha sen de ne rahat kadınsın! Evde bekâr kızın varken sen torununu evlendiriyorsun. Ay gerçi sen de haklısın!" Anneannem hiddetle Nuray teyzeye döndü "neymiş benim haklı olduğum konu hemşire?" Nuray teyze zafer kazanmış edasıyla anneanneme tepeden bakarak "geçen gün Lütfiye senin kıza görücü getirmiş! Senin kıza yaşlı demiş oğlanın anası! Lütfiye inerken bir de bu kız var diye Zeynep kızımı göstermiş Zeynep'i de beğenmemiş duyduğuma göre," Nuray teyze tâbi bunları söylerken bizim başımıza gelecekleri bilerek konuşuyordu.
Annemle, anneannem bu senin hüsnü kuruntun desede o gece bile Nuray teyze duymasın diye alttan allttan bize kısmet aramaya başldılar.
Annem tüm altın kızlar grubuna durumu anlatmış ertesi gün için bizim evde bir toplantı ayarlamıştı. Anlayacağınız altın kızlar gurubu kafayı bana ve Songül teyzeme takmış durumdalar. Yaklaşık altı aydır sürekli birilerini bulup karşımıza çıkardılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raslantı'nın Böylesi (Tamamlandı)
Romance"Bağırmasana be kadın kulağımın zarını patlattın!" Deyince kan beynime sıçradı! Sinirle gözlerimi açtım ve beni tutan kollara baktım "Sen de önüne bakarak yürüsene be adam! Senin yüzünden ikinci defa yeri boyluyordum" dedim. Ama onunla gözlerimiz bu...