Hastane

12.5K 1.1K 155
                                    


Dışarıdan sesler gelmeye başlayınca, dudaklarımdan ayrıldı, pantolonunun cebinden bezle sustalı çıkardığını görünce çığlık attım. Ellinden kurtulmak için debelenmelerim yüze yediğim tokatla birlikte son buldu, hızla ellerimi bağlandıktan sonra yatağın başlığına bezi bağladı. Ellerim başımın üstünde bağlı, savunmasız hâlime bakarken, yüzünde oluşan gülümsemeden kanım dondu. Yan tarafındaki bıçağı aldı ve kaşlarını alayla kaldırdı. "Küçükken ressam olmayı çok istemiştim biliyor musun Zeynep? Ama babam beni zorla İngiltere'ye gönderdi. Şimdi seninle eğer ressam olsaydım ne kadar başarılı olacaktım diye deneyelim mi?" Hayır, lütfen yapma, diye yalvarmalarıma aldırış etmedi. Yanağımda ve boynumda bıçağı gezdirirken, aynı zamanda "özel bir kadın olduğun için özel muameleyi hak ediyorsun. Benim için çok özel bir tuvalsin, ayrıca benim tuvalim olmayı kabul ettiğin için sana minnettarım Zeynep!"

Hayır diye altında debelendim ama, bıçağı boynuma dayadı, "böyle kıpırdamaya devam et lütfen" diyen manyağın kahkahası kulaklarımda yankılanınca, korkulu gözlerle ona baktım; nasıl bir canavarın eline düşmüştüm ben böyle. Sol göğsümün omza yakın yerini bıçakla çizmeye başladı. Çığlık atıp onu üzerimden atmaya çalıştığımda, bu defa sinirlendi ve homurdanarak komidinin üstüne uzandı, oradan aldığı bezi burnuma kapanmadan önce son gördüğüm şey yine onun sadist gülümsemesi oldu...

Kulağıma dolan tiz cihaz sesleri ile gözlerimi araladım ama gözüme dolan ışıkla tekrar kapamak zorunda kaldım. Bir süre bekldim ve inleyerek gözlerimi açtığımda, bembeyaz steril odada olduğumu fark ettim, cihazların tiz sesleri ise kulağımı tırmalıyordu. Derin nefes alırken, acaba nefes almamı sağlayan şu cihazlar olmasaydı, nefes alabilirmiydim diye düşünmeden edemedim. Zor açılan gözlerimle fark ettiğim ilk şey burnundaki tampondu. Yüzüme aldığım darbeden dolayı burnum ve çenem sargıya alınmıştı. Her nefes aldığımda vücudumda değil ama ruhumda hissettiğim acının tarifi imkansızdı. Gözlerimi kapatığım an tüm yaşadıklarımın bir kabustan bir rüyadan ibaret olması için neler vermezdim. Ama maalesef gözlerimi kapatınca yaşadıklarımı unutmak yerine o canavarın bana yaşattıları gözümün önüne film şeridi gibi gelmeye başladı, acıyla inleyerek gözlerimi açtım ve kapanmak için direnen gözlerimi kapatmamak için elimden ne geliyorsa yaptım. Gözlerimin benim bu direncime çok fazla dayandığı söylenemezdi, gözlerim kapanmadan önce içeriye elinde serumla gelen hemşireyi gördüm. Beni gözleri açık gören hemşire hemen telefonunu eline aldı...

Ağlama sesleri duymaya başlayınca acıyan gözlerime inat gözlerimi araladım ve annemin nemli gözleri ile karşılaştım. Etrafa baktığımda bu defa başka beyaz steril bir odadaydım. Yatağın yanındaki sandalyede oturan annem benim gözlerimi açtığımı gördüğünde, yüzünde buruk bir sevinçle yerinden kalktı. "Anne," dedim çatlayan sesimle, "konuşma kuzum yorma kendini," diyen annem yanaklarından akan yaşları sildi. Bir süre ona boş gözlerle baktım. Ne mi hissediyordum hiç koskocaman bir hiç; sanki tüm duygularımı yitirmiş kaybetmiş gibiydim.. Zeynep diye inleyen annem eğilip yüzümü ellerinin arasına almak istediğinde dokunup dokunmama konusunda kararsız kaldı. Ellerini sonunda yanlarında yumruk yapan annem,"kızım, gözümün nuru konuş benimle" diyen annem yanımdaydı ama sesi sanki uzaktan geliyordu. Ona bir süre donuk gözlerle baktım ve "yalnız kalmak istiyorum" dedim.

Annem benim sözlerimi işitince afalladı ama hemen kendini toparladı, başını hayır anlamında sallayan annem, "artık seni asla yalnız bırakmam," yatağın yanındaki sandalyeye oturdu ve elimi tuttu. Eğilip elimin üstünü öpen anneme "lütfen yalnız kalmak istiyorum" dedim.

"Bunu benden isteme ne olur annem, seni yalnız bırakamam" diye annem bu defa bana yalvardı. Annem ben yokken neler yaşamıştı da yüzüne yeni çizgiler eklemişti böyle, sahi annemin saçları bu kadar beyaz mıydı daha önce? Ben ona neler yaşatmışım böyle...

Raslantı'nın Böylesi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin