Cüneyt yanıma elinde iki kahve ile geldiğinde ben hala elimde tuttuğum telefona bakıyordum.
"Dur tahmin edeyim yine söyleyemedin ve söyleyemediğin için pişmansın!"
Elindeki kahve bardağını alırken, "herşeyi bilmek zorunda mısın?" Diye homurdandım.
"Mükemmel olmak kolay değil," diyen Cüneyt kaşlarını havaya kaldırıp indirdi. Bank'a oturacağı zaman, "dikkat et Cüneyt!" dedim.
Cüneyt önce bana, sonra etrafa baktıktan sonra "ne oldu," diye sordu merakla. Onun korkmuş hâline kıkırdayıp, "egonun üstüne oturup ezmenden korktum" dedim.
"Ha ha Zeynep, çok komik olduğunu söyleyen oldu mu?"
"Evet," dedim, sırıtarak.
Kahvesinden bir yudum alan Cüneyt, "yok abi beni normali bulmuyor. Tam iyi normal diyorum, nasıl yapıyorsak onu da bir şekilde biz delirtmeyi başarıyoruz" diye söylendi.
"Ben yanındayım farkındaysan"
"O soğuk espiriden sonra inan yanımda olmasaydın dedim kendime Zeynep"
"Bu sözlerine trip atıp susacağım sanıyorsan yanılıyorsun" diye kaşlarımı kaldırıp indirdim. Cüneyt halimize daha fazla dayanamayıp kahkaha attı...
Cüneyt'le konuşurken aslında Uğur hakkında hiçbir şey bilmediğimi fark ettim. Adamı kocam olarak seçmiştim ama onu hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Uyukuyu çok fazla sevmediğini, çayını ve kahvesini şekersiz içtiğini. Ve her sabah mutlaka koşuya çıktığını Cüneyt'ten öğrenmiştim az önce. Aslında onun fit vücuduna her baktığımda spor yaptığını anlamıştım ama hangi sporu yaptığı hakkında bilgim yoktu...
Cüneyt'le eve geldiğimizde neredeyse akşam olmak üzereydi. Eve geldiğimizde Handan teyze ve annemi bıraktığım gibi bulmaya alıştığım için bu durum şaşırtmadı beni. Akşam bizimkiler ve Handan teyzelerle birlikte yenilen kalabalık yemekten sonra. Handan teyze üzülerek, Uğur'un İstanbul'da olduğunu ve Cüneyt'in iyileştiğini kendilerinin de burada artık kalmalarına gerek kalmadığını söyledi.
Annemle ikisi o kadar üzgünlerdi ki sanki dokunsanız ağlayacak gibi bir hâlleri vardı. Onların hâline üzülen babamla Faruk amca ne yapalım dercesine birbirine baktı. Anneannem, "Handancığım siz de bu tarafa taşınsanız ne güzel olur," diye öneride bulununca, Handan teyzeyle annemin resmen gözleri parladı. Ah kesin bunlar yine bir iş peşinde ya hadi hayırlısı...
Nasıl oldu nasıl yaptı bilmiyorum ama Handan teyze Faruk amcayı bizim birinci kattaki, yani Uğur'la Cüneyt'in karşı dairesine taşınmaya ikna etti...
Bizimkiler ev temizliği ve taşınma telaşı diye koşuştururken, olan Songül teyzemle bana oldu. Eczanede sanki işlerimiz az gibi bir de ev işleriyle yemek bize kaldı. Teyzem Yılmaz abi ile buluşmaya gittiği bir gün ağzı kulaklarında eczaneye girdi. Ne oldu diye sormaya kalmadan teyzem, "Yılmaz bana evlenme teklifi etti, ay çok romantikti Zeynep!" Diyen teyzemin ayakları yerden kesilmişti...
Tüm bu yoğunluk yetmezmiş gibi bir de teyzemle Yılmaz abinin söz hazırlıkları başladı. Annemle Handan teyze, "Uğur'da geliyor sizin yüzükleri de taksak ne güzel olur" deyince. Aslında fena fikir değil, diyen iç sesime küçümseyen bir bakış attım. Ne istemesi, ne yüzüğü ayol, biz evliyiz evli unuttun mu? Diye iç sesiyle kavga eden birisi oldum sonunda...
İç kavgalarımı kenara bırakıp annemlere gülümsedim. "Uğur'un işi bir hafta daha uzamış, yani sevgili annelerim bu dediğiniz biraz zor" dedim.
Annemle Handan teyze birbirlerine kısa bir bakış attıktan sonra, tekrar yüzlerinde kocaman gülümsemeyle bana döndüler. "Sen yeter ki takalım yüzükleri de, o işin teferruat," diyen Handan teyzeye kıkırdadım ve "siz var ya çok fenasınız" deyip yanaklarımdan öptüm, "hadi akşama görüşürüz," dedikten sonra evden çıktım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raslantı'nın Böylesi (Tamamlandı)
Romance"Bağırmasana be kadın kulağımın zarını patlattın!" Deyince kan beynime sıçradı! Sinirle gözlerimi açtım ve beni tutan kollara baktım "Sen de önüne bakarak yürüsene be adam! Senin yüzünden ikinci defa yeri boyluyordum" dedim. Ama onunla gözlerimiz bu...