Şaşkınlıktan önce ağzımı açıp kapattım. Kendimi toparladıktan sonra, "sizin ne işiniz var burada," dedim.
"Şey, Zeynep Hanım, komiserim'le birlikte bu evi tutmayı düşünüyoruz," diyen Cüneyt'e gözlerimi kırpıştırarak baktım.
"Bir insana bir isim bu kadar yakışabilirdi. Zeynep"
İlk şoku atlattıktan sonra Uğur denen zibidiye döndüm.
"Bana bak pis zampara! Ben senin iki kelamınla peşinde pervane ye dönen kızlara benzemem. Yok size ev filan! Gidin kendinize başka ev bulun," dedikten sonra, salonun kapısına doğru yürüdüm, zibidinin yanından geçtiğim sırada kapıda bizimkileri gördüm.
Annem'le, Nedret teyze gözleri kocaman olmuş bir hâlde bana bakarken, Gülsüm'le teyzem gülmemek için dudaklarını ısırıyordu ama tâbi pekte başarılı oldukları söylenemezdi; nokta ağzından kıkırtı kaçırınca, annesi yani Nedret teyze uyaran bir bakış attı.
"Hoş geldin Uğur oğlum! Bugün biz de seni Zeynep kızım'la pastane de bekledik ama senin işin çıkmış. Halledebildin mi bari oğlum işlerini?"
Nedret teyzeye bakarken bana kal gelmiş olabilir, çünkü etrafımdaki sesleri uğultu gibi duymaya başladım. Koluma dokunan Gülsüm'e bön bön baktım ve "şaka mı bu?" Dedim şaşkınca.
Gülsüm kıkırdayıp hayır derecesine başını salladı. Bizimkilere baktığımda, annem Uğur denen zibidiyi sorguya çekiyordu. O ise hâlinden gayet memnun bir şekilde gülümseyerek, annemle kibar kibar konuşuyor sorduğu sorulara cevap veriyordu. Onları incelediği mi fark eden Uğur'un dudakları biraz daha kıvrıldı ve annemlere çaktırmadan bana göz kırptı!
Zibidi...
"Yok artık! Bunun kaşı gözü ayrı oynuyor be...olmaz! İmkanı yok bununla benden bir cacık olmaz! Ben iki günde bunun o göz kırpan gözünü oyar sonrada hapislerde çürürüm be, yok yok mümkünatı yok" dedim ve hışım'la evin çıkışına oradan da bizim kata çıktım.
Üzerimde ki kıyafetleri çıkarırken sinirden ellerim titredi, adamda ki cürete bak ya! O kadar kişinin içinde göz kırpmak ne demek efendim, hiç bir beyefendi ye yakışıyor mu öyle şeyler? 'sakin olun hanimefendiciğim böyle insanların sizin gibi naif bir hanımefendi'yi üzmesine izin vermeyin reca ederim. Her zamanki gibi çok haklısınız Zeki Bey, böyle Zibidilerin beni üzmesine izin vermiyeceğim, dedikten sonra gözlerim kocaman oldu ve elimle ağzımı kapattım. Ben Zeki Bey'in yanında nasıl o zibidiye zibidi diyebildim! Zeki Bey şen bir kahkaha attıktan sonra odadan çıktı...
Derin nefesler alıp sakinleşmek için uğraşırken, teyzem'le Gülsüm yüzlerinde kocaman bir gülümseme ile odama girdiler.
"Siz neden pişmiş kelle gibi sırıtıyorsunuz yine! Kesin bir şey oldu değil mi?"
İkisi birlikte kıkırdayınca gözlerimi kapattım ve gelecek olan darbeyi bekledim.
"Akşam yemeğine misafirlerimiz var," deyince rahat bir nefes aldım. İyi bari o kaşı gözü ayrı oynayan zibidi hakkında konuşmayacaklardı.
"Ne var ki bunda, zaten bizim eve her gün birileri gelir."
"Bunlar özel misafir canım!"
Teyzeme kuşkulu bir bakış attım, ne demek istiyordu. Aklıma gelen düşünceyle birlikte gözlerim kocaman oldu. Bu kadarını da yapamazlar dı değil mi? Hışım'la yerimden kalktım ve odanın içerisinde volta atmaya başladım.
"Her defasında diyorum ki yapmazlar yapamazlar diye ama nerede! Sürekli atraksiyon, sürekli bir oyun bir plan, nedir bu canım Allah Allah! Ben de böyle elinde tesbihi olan annemle, anneannem olsun istiyorum ama ya, çok mu şey istiyorum? Otursunlar bir köşede kitap okusunlar örgü örsünler canım! Ama yok bizimkiler örgü örmek yerine bizim başımıza çorap örmeyi tercih ediyorlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raslantı'nın Böylesi (Tamamlandı)
Romance"Bağırmasana be kadın kulağımın zarını patlattın!" Deyince kan beynime sıçradı! Sinirle gözlerimi açtım ve beni tutan kollara baktım "Sen de önüne bakarak yürüsene be adam! Senin yüzünden ikinci defa yeri boyluyordum" dedim. Ama onunla gözlerimiz bu...