Noktam gelmiş, hoş gelmiş

12.9K 980 200
                                    

Bu bölüm, Cüneyt ve Gülsüm hayranı olan gul_ard1 için 🤗

Uğur'un hadi geç kalıyoruz diye elini tuttum. Uğur homurdansa da beni takip etti, sessizce dışarı çıktığımızda, yüzüme soğuk havanın çarpması ile üşüyüp Uğur'a sokuldum. Bana yukarıdan bakış attıktan sonra, adımlarını hızlandırdı. Arabanın kapısını açması ile anında arabaya atladım ve klimayı açtım. Benim halime gülen Uğur'a, ellerimi birbirine sürterken kötü bakış attım.

Arabayı çalıştıran Uğur, "zayıf olduğun için üşüyorsun, Birsen anneme her gün sana pekmez içirmesini söylesem iyi olacak" deyince tek kaşımı kaldırarak baktım. "Bence sen irisin, onun için sana zayıf görünüyorum, ayrıca ben kilomdan memnunum" dedim.  Bana kısa bir bakış attıktan sonra tekrar yola döndü, "aynen dediğin gibi sevgilim ben iri olduğum için seninde kilo alman lazım, yoksa evlendiğimiz gec.." diye konuşmaya devam ediyordu ki, Uğur! Dedim. Allah'tan esmer tenliyim, yoksa kızaran yanaklarımı görenler kırmızı ışık yandı diye duracaktı...

Yarım saat süren yolculuğumuz genelde didişme ve Uğur'un beni utandırma çabaları ile geçti. Esenboğa'ya geldiğimizde ise Uğur daha arabayı park etmeden arabadan indim. Montunun önünü kapat, diye arkamdan  bağıran Uğur'u duymazdan geldim ve hızlı adımlarla girişe yöneldim...

Adımlarımı hızlandırıp dış hatlar terminaline girdiğimde Uğur'da bana yetişti. Ben bekleme noktasına yöneldim ama o  elimi tuttu ve daha zamanımız var, diye cafeye yöneldi. Ama, diyen itirazlarımı duymazdan geldi, boş masalardan birisine oturup, çalışan kızlardan birisini çağırdı. Yorgun adımlarla bezmiş bir hâlde yanımıza gelen kız, "evet, ne alırsınız" diye sorarken, elindeki adisyona bakıyordu.

"Beş poğaça iki çay," deyince kızın gözleri anında beni buldu. Beni şöyle bir süzdükten sonra, memnuniyetsiz bir ifadeyle Uğur'a döndü. İlk elleri saçlarına gitti, eh yanakları da kızarmaya başlayınca gözlerimi devirdim. Tipik Uğur Haznedar etkisi yaşadık yine. Kızın koluna dokunup, "biraz acele eder misin," dedim. "Böyle iyiydik manzaram güzel" dedi, Uğur'a bakan kız hülyalı bir sesle. Ey güzel Allah'ım hikmetinden sual olunmaz ama neden akıllısı beni bulmuyor, ey yüce Rabbim, diyen iç sesim kollarını önünde bağlayıp surat astı.

"Pardon ama gözlerinle yediğin o şeker şey benim kocam!" Dedim.

"Gerçekten de çok şeker, ne alırdın şeker şey," demez mi, üstüne üstlük arsız! Yerimden kalkmak istediğimde, Uğur masanın üzerindeki elimi tuttu. "Karımla bana beş poğaça, iki çay, onun çayına dört şeker getir! Bir de müdürünüzle görüşmek istiyorum!" Diyen Uğur'un kaşları çatıktı ve hiçte kibar olmayan bir üslupla konuştu. Onu  sert çıkışından yutkunan kız, "üzgünüm yorgunluktan saçmaladım" diye konuştu. Uğur kızgınlıkla giden kızın arkasından baktı bir süre, bana döndüğünde yüzündeki gevşeme anlıktı. Elimi alıp dudaklarına götürdü, "demek şeker şey ha!" Diye sordu merakla. Etrafa kaçamak bakış attım ve alt dudağımı ısırıp "hem de en küp şekerinden," dedim kıkırdayarak. Uğur eğilip birşey söyleyeceği sırada yanımızda bir hareketlenme oldu.

Garson kız masaya siparişleri bırakırken üzgün olduğunu tekrar yineledi ve müdürüne şikayetçi olmamamız için binbir türlü ricada bulundu. Ona bir daha böyle saçmalık yapmaması şartı ile Uğur şikayetçi olmayacağını söyleyince ancak gitti. Çayımdan yudum alırken gözüm uçuş seferlerindeydi. Uğur'un ısrarı ile iki poğaçayı zorla bitirdim ve hadi geç kalıyoruz diye onu yerinden kaldırdım.

Kollarını belime dolayan Uğur, beni kendine çekti, başımın üstünü öptü ve "sevgilim sakin olur musun artık?"

Kollarından biraz uzaklaştım ve elini tuttum, "bekleme noktasına gittiğimizde ben daha sakin olacağım," diye Uğur'u çekiştirdim. Masadaki menünün içine bir miktar para bırakan Uğur, "bir de erkeklere duygusuz derler! Bize duygusuz diyenlerin kesinlikle seninle tanışması lazım karıcığım," diye söylenerek elimden tuttu.

Raslantı'nın Böylesi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin