Final

18.3K 1K 232
                                    

Nazan'ın dayımdan aldığı muhteşem evlilik teklifinden sonra dayım düğünü çok beklemeden yapmak istediğini söyleyince bizim koşuşturmacamız da başlamış oldu...

Anneannemler dayımla Nazan'ın nerede oturacağı konusunda düşünmeye başladıklarında İstanbul'dan beklemediğimiz üzücü bir haber geldi. Cüneyt, Turan'ın vurulduğunun haberini bizim evde keyifli yediğimiz akşam yemeğinde öğrendi.

Uğur'la, Cüneyt İstanbul'a gitmek için hazırlanmaya başladıklarında, ben de geliyorum diye peşlerine takıldım. Uğur, "senin yorulmaman ve strese girmemen gerek" diye bana engel olmak istedi. "Sıla'yı bu zor zamanında yalnız bırakamam, bu konu tartışmaya açık değil" diye son noktayı koydum...

Havaalanında bizi Yıldırım karşıladı, Cüneyt, Yıldırım'a sarılırken "saldırıyı yapanlar hakkında ne öğrendiniz." "Asil her yerde arıyor, bugün köstebek yuvasına girip orayı dağıttı ama birşey çıkmadı."

Yıldırım yanındaki adamlardan birine valizi almasını işaret edince adam aceleyle yanımıza geldi ve Uğur'un elindeki valizi aldı.

Uğur'la Cüneyt birbirine kısa bir bakış attı, aralarındaki sessiz anlaşmada  telefonu eline alan Uğur oldu ve birkaç arama yaptı... Korumalar eşliğinde hastaneye geldiğimizde ise hastanedeki güvenlik önlemleri had safhadaydı...

Yoğun bakımın önündeki bekleme salonuna geldiğimizde Sermin teyze metanetli başı dik oturuyordu ama Sıla perişandı. "Sıla."  Feri sönmüş yeşil gözlerini gördüğümde adımlarım hızlandı. Uğur, "yavaş ol" diye uyardı ama onu duymazdan geldim ve Sıla'ya sıkıca sarıldım.  Bana sarılan Sıla başını omzuma koydu ve " buna ihtiyaçım vardı, teşekkür ederim" onun üzgün sesi  omzumda ağlaması ayaktaki hormonlarımı hepten ayağa kaldırdı. Sıla bana sarılıp içindeki zehiri akıtırken o uzun süre omzumda ağladı, bense sessiz gözyaşı döktüm...

"Gözlerini açmıyor Zeynep, gözlerini açsa çok istediği bebeğe hamile olduğumu söyleyeceğim ama o inat etti gözlerini açmıyor."

Sıla titremeye başlayınca Sermin teyze panikle yerinden kalktı yanımıza gelip Sıla'nın elini tuttu. "Yapma böyle güzel kızım, kendini düşünmüyorsan karnındaki bebeğini düşün."

"Anne. Ben Turan'sız nefes alamıyorum."

"Ama almak zorundasın, kendin için değilse torunum için nefes alacaksın düşmanlarımıza karşı güçlü duracaksın. Çünkü sen Sıla Sancaktar'sın."

Turan'ın doktoru, bizim yoğun bakım salonunda beklememize gerek olmadığını olası bir durumla karşılaştıklarında haber vereceklerini söylediği hâlde Sıla eve gitmeyi ret etti. Onu daha fazla üzmek istemeyen Atabey amca Sıla ve Sermin teyzeye yoğun bakıma yakın odalar ayarladı.

"Zeynep hadi senin içinde yorucu bir gün oldu eve gidelim sabah tekrar geliriz."

"Haklısın Güneş ama Sıla'yı burada bırakıp gitmeye gönlüm razı olmuyor."

Güneş elimi tutup  güven vermek istercesine sıktı. "Onun kılına burada kimse zarar veremez" yüzüne şüpheyle baktığımda Güneş bugün ilk defa gülümsedi. "Zeynepciğim bu hastane bize ait, bizimkiler yaralandıklarında basına duyulmasın diye  başka hastaneye gitmezler buraya gelirler. O yüzden burası en az evimiz kadar güvenli gönlün ferah olsun."

Bir nebzede olsa içim rahatlamıştı ama bugün Uğur'la Cüneyt'i görmemiştim  belki Güneş'in haberi vardır diye ona sordum.

"Kız Ferit'in ifadesini alıyorlardı en son. Ferit'in kızlarından biri saldırı sırasında oteldeymiş."

Yeşim'in sözleri yanımda oturan Güneş'in gerilmesine sebep oldu. Yüzüne sahte gülümseme takınan Güneş, hadi Zeynep diye elimi tutup kalkmama yardım etti. Yol boyunca kızlar kendi aralarında sözsüz gözleriyle konuştular. Tarabya'da yüksek duvarlarının üstünde elektirikli tellerin olduğu çift kanatlı kapının önünde durduğumuzda şaşkınlıktan gözlerim kocaman oldu.

Raslantı'nın Böylesi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin