Lan sınır verince hemen geçiyorsunuz vermezsem vote vermiyorsunuz bu ne?
Neyse sakinim İyi okumalar:(
🌥
Sarışın ve itici kadının sözlerinden sonra hızla başıma jungkooka çevirdim. O da mesajı almış gibi başını bana çevirmişti. Sakin olmaya çalışıp çatık kaşlarımla kadına döndüm. Jungkook belimdeki ellerini iyice sıkıp beni kendine adeta yapıştırdı. Sinirli sesimle kadına doğru:
" kendiniz söylüyorsunuz zaten "sizden sonra" sizle olmamış ki şuan benim yanımda elleri belimde saçları saçlarıma karışıyor. Istediğim zaman öpüp sarılıyorum. Olan olmuş size gerek kalmamış bence bu görüntüye bakılırsa" jungkook hafif gülümsemiş bir elini yanağıma atıp okşamıştı.
Kadın yüzündeki sinirli ifadeyi silip bir sırıtış ekledi ve
"Boşuna bu kadar öz-güven depolamışsın sendende sıkılıp bir kağıt parçası gibi köşeye atacak tıpkı-"
"Senin gibi" dedim ve lafını kestim
Jungkook sinirlenmiş olacak ki
"Clara kes sesini buraya saçma sapan eski şeyleri anlatmaya gelmediniz. Haddini bil söyleyeceğini şöyle ve geldiğin gibi git"Clara koltukta arkasını yaslanıp "bilerek" dar siyah ve mini elbisesi yukarı çekilecek ve bacakları görünecek şekilde kıpırdanıp vücudunu jungkooka döndürdü.
Gözümün önünde sevgilime cilve yapıyordu şuan!!.
" haber konseye geldi. Çok sinirliler" keyifle ve sanki iyi bir haber veriyormuş gibi söylemişti. Ne haberi gitmişti?
Jungkook hırıldar gibi bir ses çıkarıp
" Bu kadar çabuk duyulacağını bilmiyordum" demişti" en geç yarın seni yanına bekliyorlar ve pek sevgili sevgilinide" jungkook hızla yerdeki başını kaldırıp claraya baktı ve
"Asla olmaz. Jimin bu işe girmeyecek. Yeteri kadar zarar gördü ve dahasını olmayacak. O sadece benim yanımda kalacak "
Utanmıştım ve başımı hafif eğmiştim. Clara ise ağzından "hah" nidası çıkarmıştı. Sarı uzun saçlı ve oldukça yakışıklı adam gözlerini gözlerime kenetleyip
" onu getirmezsen konsey evine gelip pek kibar olmayan yollarla onu alırlar ve böylece daha fazla zarar görür. Seninle gelmesi daha iyi en azından ani bir olay olursa koruyabilme şansın olur" çok mantıklı konuşmuştu ama Jungkook hızla başını olumsuz anlamda sallamış
"Olmaz onları ikna ederim"
"Geçmişi temiz olmayanlar için ikna olacaklarını pek sanmıyorum jeon"
Bu sözde kesinlikle bir anlam ve laf çarpma vardı. Jungkookda anlamış olacak ki keskin bakışlarını adama yollamış ve
"Kes sesini luis" demişti.Namjoon jungkooku devren araya girmiş ve ortamı sakinleştirmeye çalıştırmıştı. Jungkook oturduğumuz yerden bilegimden tutup çekerek kaldırdı. Evin içinde beni bir yere sürüklüyordu. Bir duvar komple kitap kaplı gri çalışma masası ve sandalye yerdeki beyaz hali kitaplığın gri oluşu ve renklere göre düzenlenmiş olması cidden odaya mükkemel bir hava katıyordu. L koltuğun yanındaki mini bar ve tablolarla birlikte adeta"ben jungkookun odasıyım" diye bağırıyordu.
"Geç bebeğim şuraya otur" nazikçe beni l koltuğa bırakmış ve mini bardan gizlice bir şey alarak arkasına gizlemişti.
"Benim ufak bir işim var" deyip dışarı çıkmadan önce bileğinden kavrayıp yüzüme çevirdim.
"Elindeki ne?" Telaşla gitmeye çalıştı. Aslında benden kolayca kurtulabilirdi ama canımı yakmamaya çalışıyordu.
"Jimin lütfen bırak" nazik sesiyle arkasına bakmaya çalıştım ama sürekli ellerini kaçırıp durunca başımı biraz kaldırıp dudaklarına dudaklarımı bastırdım.
Anında kıpırdayan elleri donmuş ve put kesilmişti adeta. Bende en az onun kadar heyecanlıydım ama şu anki tek odağım benden sakladığı şey deydi. Hızla hareketsiz duran ellerini kavrayıp torbaya benzeyen şeyi elime aldım. Dudaklarımı çekip hızla arkamı döndüm ve elimdeki kırmızı serum torbasına baktım.
Kan olduğunu anlayınca biraz ürkmüştüm ama ben nasıl yemek yemeden yaşayamazsam oda kan olmadan yaşayamıyordu.
Jungkooka önümü dönünce suç işlemiş bir çocuk gibi başını eğmişti. Bende elimdekini ona uzatıp
"Bunu benden neden saklıyorsun?"
"Korkmanı ve benden tiksinmeni istemiyorum jimin" ellerimi ellerine kenetleyip gülümsedim.
" senden korkup tiksinmemin imkani bile yok" jungkookta gülümsemiş ve alayli sesiyle
" Bu kadar normal tepkiler vermene cidden şaşırıyorum" demiş ve elindeki serumun ucunu açmış koltuğa oturup beni kolunun altına alırken gözlerini kapatıp çok lezzetli bir şey içiyormuş gibi görünüyordu.
Sonunda bitirmiş olacak ki gözlerini açıp benim gözlerime dikti. Gülümseyince ağzının içindeki kırmızılık o kadar çekici duruyordu ki onda istemsizce dudaklarımı yaladım. Jungkookun bakışları anında dudaklarıma kayarken İkimiz de bir süre birbirimizin dudağına baktık sonunda dayanamamış olacak ki beni kalçalarımdan kucağına yerleştirildi. dudakları dudaklarıma örtülürken Ben de iyice kucağına yerleşip Ellerimi boynuna doladım. O alt dudağıma işkence ederken ben de onun üst dudağını emiyordum. Odada öpüşmemizin şapırtı sesleri dışında tek ses çıkmıyordu. İkimiz de daha fazlasını istiyorduk ama çalınan kapı ve duyulan namjoonun sesiyle hızla dudaklarımı çektim ve inmeye çalıştım ama Jungkook buna izin vermeyip kafamı göğsüne gömmemi sağladı.
"Jungkook buraya- ah... ben şey çıkacağımızı haber vermeye g-geldim ama müsait değilsiniz sanırım" sonlara doğru hafif alaycı sesle
" Tamam Jimini eve bırakıp gidelim"
Namjoon çıkınca hızla başımı kaldırdım ve
"Nereye jungkook?" Yanaklarımi okşamış ve hafif kelebek öpücükleri bırakırken mırıldanmıştı." konsey ilişkimizi öğrendi görüşmeye gitmem gerekiyor."
nE?
🌥
Yorgun bir şekilde yazdım ve kısa oldu.
Çok boş ve saçmaydı üzgünüm.
Daha iyisi gelecek.
Sizi seviyorum kontrol etmedim yanlışlarım için özür dileri.💜💜 jikooklu geceler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vampir-Jikook
Fanfic[mpreg~] [+18] " Benim güçlü karanlığım onun pembeliklerine yenilmişti ve hiçbiri yenilgi beni bu kadar mutlu etmemişti." Twilight gay versiyon gibi'