Gözü yaşlıydı, ne zaman dindiki dimi?. Yaşadığı hayatın neresinden tutarsa tutsun elinde kalan tek şey mutsuz luk ve acıydı, şimdi ise KUMA meselesi ile hayatı yine cıkılmaz Bi hal almıştı.
Zilan oturduğu yatakta hareket dahi etmiyordu. Güzel yüzüne yakışan uzun kirpiklerini dahi oynatmıyorcasına oturyordu yatağın tam ortasında , karşısında duran saate bakıyor gecen dakikaları, saniyelere donukca bakmaya devam ediyordu kırzmızıya dönmüş yeşil gözleriyle başka Bi dünya da gibiydi,
Doğrusu nasıl Bi dünya olabilirdiki ne yaparsa yapsın alsa yaşadıklarından başka bişy düşenemiyor, aksine içinde başlıyan sıkıntıyla öfkesi büyüyordu, pes etmiyecekti asla!.
Ya o gidecekti yada o kız gelmiycekti aklına koymuştu Zilan; düşündüğü tek şey ya ölüm yada o kız, biliyordu berdel le evlenmişti lakin eyer üsütene kuma gelirse sonu ölüm dahi olsa bozacaktı bu evliliği, canına tak etmişti artık mutluluk yoktu biliyordu o zaman acıda olmıycaktı hayatında. Gözünden düşen yaşla elleriyle sardığı bacaklarını iyice kendine cekip, başını bacaklarının üzerine koyup sağ tarafındaki cama bakmaya başladı. Her zaman ki acı dolu bitmiyen akmaya hazır inci gibi yaşlarıyla;
Tıklatılan kapıyla hala baktığı cama bakmaya devam etti Zilan, acılan kapıyla içereyi saran toprak kokusuyla içinideki huzursuzluk ağırca göz hizasına giren adam la, sadece baktı karşısında duran koca cüselli adama yüzüne baktı yine ateş sacan iki cift kahve gözle yüzünde anlamlamlandıramadığı ifade vardı. Neydi o ifade?
Acı?,
Pişmanlık?,
Mutsuzluk?,
Hayır, hayır hic biri olamazdı karşısında duran adam bunları hissetmezdi, o anca kırıp yıkmayı bilirdi.
Rezan göz hizasında duran karısına ne diyeceğini bilmiyordu, bu odaya neden geldiğini dahi bilmiyordu ayakları ondan bağımsızca buraya getirmiş ve şu an yüzünde hiç Bi duygu ifadesi bulunmayan kadın ona kötü hissetirmeye başlamıştı bile,
-Zilan.?
Sessizlik bozulmuş tu adamın sesiyle kadın hala aynı şekilde donukca duruyordu içinde kopan fırtınalara aldırmadan yaşamıyor gibi gözü acık, bedeni o odada ama tek şey ruhu başka yerdeydi.
-Zilann?
Rezan inçi seslenişiyle hala konuşmayan aynı duygusuzlukla bakmaya devam ediyor Du. Rezan tepkisizce duran kadına iki adımda yaklaşıp kollarını tutup kendine cevirirdiği halsiz bende le beraber ona dönene kırmızıya dönmüş o hayran olduğu yeşil gözlerle buluşturdu kahvelerin,
Zilan kollarından tutan ona Bi nefes kadar yakın olan adama baktı, gözlerini onun gözlerinden ayırmadı içinde o kadar şey söylemek istiyor Du ki lakin ona inat cıkmıyan sesine içten içe kızmaya başlıyordu, susmamalıydı ve susmıyacaktıda,.
-Öldürdüğün beni, hala yaşayıp yaşamadığını görmek için mi geldin? .
Rezan duyuduğu cümleyle ne hissedeceğini bilmez haldeydi, bu kadına eskiden olduğu gibi intikam alma gözüyle bakmıyordu ki artık, ama karşısında kan canağına dönmüş gözleriyle bakan kadın onu hala bi cellat olarak görüyordu. Bunu hissetmek Rezan a değişik duygulara sevk ederken kalbinde oluşan sızıya analam veremedi.
-Senin için geldim doğru, yanında olmak için.
Yanında olmak mı? Ne diyordu bu adam? Dalgamı geciyordu yoksa aklına dolan sacama sapan düşüncelerle sinirlerine daha fazla hakim olamayan Zilan kollarında duran elleri hızla Kendinden ayırıp ona şaşırmış ifadeyle bakan adama bakmadan yataktan kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
/~KELEPÇE ~
General FictionKİTAP İSMİ DEĞİŞTİRİLMİŞTİR!! Zorla evlendirilen iki genç. Zilan 'ın kaderi neydi? Abisinin hatasının bedelini ödemek mı ? Yoksa her şeye rağmen dim dik durup o yaşadığı hayatı güzel kılmak mi? Rezan Ağa ; Hırsı, korkusuzluğuyla cesaret timsali o...