Mardin yeni bir sabaha uyanmıştı bazıları mutsuzlulkla bazilari ise mutlulukla gerci mutluluğun az olduğu bu şehir ancak buna şahit olabilir.Her zaman sıcak olan Mardin bu gun kara bulutlarla çevrilmişti bir zırh misali hayra alamet olmadığıni belli eden bulutlar bu günü ölüm gününün olduğunu belli edercesineydi.Taşkıran konağında hizmetliler erkenden kalkıp ev alahisine kahvaltıyı hazırlamışlardi tek tek inenen ev halki yerlerini aldıklarında Cemil Ağanın komutuyla başlamışlardi .Rezan çalışma odasina çıkarken hanife abladan sade bir kahve göndermesini istemişti bunu duyan Şilan hemen kahveyi yapıp çalışma odasının önüne gelmiş aklindaki hayince kurduğu cümlelerle kapıyı çalıp icerden gel komutuyla iceri giren Şilan'ı gören Rezan anlamz bakışlarla bakiyordu.
-Ağam kahven.
-Sağol da sen niye getirdin?
-şey ağam sizinle bisy konuşmak istiyorum ama nasli diyeceğimi bilemiyorum.
Rezan karşısinda bisy söyliyecek olan şilandaki bu gerginliği fark etmişti kaşlarıni kaldirarak baktığı kizin diyeceği şeyin ne olduğunu belkiyordu.
-De ne diyeceksen işim var .
Şilan derin bir nefes alıp karşısinda ona bakan adama bir çırpıda anlatma konusundaydi.
-Ağam dün gelen misafirle Zilan'i yanliz bir şekilde mutfakta konuşurken gördüm.
Rezan duyduğu isimle hişimla yerinden kalkip karşısinda kı kizin kollarından tutup kendine yaklastirak tislarcasina konuştu.
-Ne dedin sen?! Ne konuştular cabuk söyle!.
Şilan kolundaki baskıyla gozleri dolmaya başladığında başını kaldirip Rezan'nin sinirden yerinden cikmak üzere olan gozleriyle bulustugunda korku bedenini sarmışti bile. Bakışlarini tekrar yere indirdiginde zar zor cikan sesiyle devam etti.
-O o adam zilan'a onu sevdiğini asla bırakmiyacagini söylüyordu .Onun olacağını diyordu.
Rezen duyduğu cümlelerle şilan'nın kolundan tutarak yere doğru itiginde şilan ağzından kacan hickirikla yerinde kalkip Rezan'nın karsina gecip konuşmasına devam etti.
-Benim ne sucum var ki beni böyle itiyorsun asil suclu senin o namusuz karında duydun mu beni ağam .
Rezan hizla şilanini kolundan tutup onu kendine yaklaştırıp konuştu.
-sus! Yoksa elimde kalacaksın bu dediklerini bir kişiden duyarsam seni gebertirim anliyormusun?!
-am-
-Duydun mu lan!.
-D duydum ağam.
Şilan i kolundan kapiya doğru iterek cikmasini soyledikten sonra elini sert bir şekilde yumruk yapıp üst üste duvara vurmasiyla kapı ağzındaki şilan yerinden sicramisti oysaki böyle düşünmemisti şilan Rezan'nın Zilan'nı ev halkının karşısinda aşağlamasini hatta öldürmesini düşünmustu ...
Hala dün olanlarin etkisindeydi hayat ona garip geliyordu yaşadıkları ona fazla geliyordu mutsuzluk bir kelepce gibi hayatına kilitlenmişti acılmamak üzere sevgi,gülmek en onemliside sevilmek ona yasak gibiydi gelin olduğunudan bu yana hayti acı ve kederle doluydu kocasinin merhametsiz oluşu onu derinden etkilerken hic gercek bi evlilik olmayacağınıda mantığının anladığı gibi kalbide anlamışti sevmişti birini Hazar'ı kalbi onun icin ataraken şimdi yaşadığı seyler ve ona artik sevemeyi bile yasaklamisti ne garip ki Zilan'da biliyor hissediyor ki Hazar'ı artik seviyordu onun icin attığı günler geride kalmıştı .Anlamadığı bisy vardi kocasi ona her yaklaştığınıda bedeninde ve ruhunda oluşan o ürpermeyi anliyamiyordu sevmiyordu biliyordu çünkü kendisine aci cektiren birini sevmezdi sevemezdi .
![](https://img.wattpad.com/cover/144394815-288-k931806.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
/~KELEPÇE ~
Ficțiune generalăKİTAP İSMİ DEĞİŞTİRİLMİŞTİR!! Zorla evlendirilen iki genç. Zilan 'ın kaderi neydi? Abisinin hatasının bedelini ödemek mı ? Yoksa her şeye rağmen dim dik durup o yaşadığı hayatı güzel kılmak mi? Rezan Ağa ; Hırsı, korkusuzluğuyla cesaret timsali o...