İki yol, biri kurtuluş, biri esirlik. Hangisi?
Kurtuş, başka Bi hayat bu hayatın ona getericeği mutluluk yada yeni sorunlar, bunu bilmeden hayatımızı şansa bırakarak gideriz. Yaşayıp görmek,
Peki ya esirlik, acı icindesin ama o acıya acı katmadan tek bir acıyla yaşamak esir olmak ona verilen hayata.
Zilan secmişti dimi? Kurtuluş, kurtulmak istemişti o acı dolu esirlikten mutlu olmamıştı evlendiğinde beri, ona kalan care kurtuluş tu.
Belkide yeni sorunlara daha doğrusu o bitmiyen acının sonsuza dek sürmesini sağlayacaktı o kurtuluş.
Zilan geldiği havaalanında elinde duran bilete bakmaya başladı, gidecekti kocasından herkesten kurtulmak için, bu gün geldiği bu yer ve elindeki biletle kararının kesinleştiği nitelercesine duruyordu.
"21:00 İstanbul 'a kalkan ucağımız için son anons tur, yolcularımızın bilgisine."
Duyduğu sesle başını önünde duran dev ekrana cevirdi, vakit gelmişti. Oturduğu yerden kalkıp eline aldığı cantasıyla, bu sevdiği şehirden ona hüzünden başka bişy vermiyen şehirden gidiyordu.
Bindiği ucakta yerine gecip sağ tarafında duran küçük bencereden bakmaya başladı,
Sıkıntıyla nefes verip yerine iyiçe sinip başını koltuğa dayayıp gözlerini kapattı.Kardişini görecektir içinde ona yardımcı olan tek iyi his, duygu buydu özlemişti onu cok.
Şimdi ise yine özliyeceğini bildiği bir başkasını bırakıyordu, kocasını.!
Hayatın bize verdiği bu yaşadığımız hayatlar ne kadar farklı, bu dünyaya Bi bebek olarak geliyorsun hiç bir şey bilmeden, gülmenin, ağlamanın ne olduğunu dahi bilmeden büyümeye başlıyorsun, sonra bebeklik dene o kavram yerine yeni adlar geliyor o zamn başlıyor hayatın yeni oyunları, sen cocukken anlmadığın bir coğu şeyi anlıyorsun acı, mutluluk, aşk sevgi, bunun gibi bir sürü kavramın anlamını öğreniyorsun. Peki biz hayatımızda ne istiyoruz mutluluk, aşk herşeyin güzel olmasını istiyoruz, ama hayat biz bilmeden bizlere öyle planlar kuruyorki ne olduğunu anlamadan yaşadığımız acı veya mutluluğu öğrenip alışıp, yaşamaya başlıyoruz.
Zilan hayrandı yaşadığı şehire Mardin büyüleyici Bi güzelliği vardı onun için ona sorsalardı burası mı? bir başka yerimi? Diye onun cevabı hep "Mardin olurdu," hayat ona öyle oyunlar yarattıki şimdi istemese bile başka Bi yere başka Bi hayata atılıyordu,
İstanbul?
Ona ne getirecekti ki Zilan biliyordu kocasını onu bulacağını ona hayatı zehir edeceğni buna adı kadar emindi onun öfkesini yine hissedeckti gitmek ona kalıcı bi cözüm değildi farkındaydı, insanız işte içimizde oluşan en ufak ümitle yola cıkıyoruz Zilan İstanbul 'un ona iyi geleceğini hissediyordu kocasının onu bulup yine ona kızıp yine kıracağını bildiği halde, içindeki ümit ona herşeyin iyi olacağını fısıldıyor gibi hissediyordu.
Rezan ağa son süratle geldiği mekanın önünde hemen arabadan inip yeri inletcek cinste olan ayak sesleriyle hızlı ona acılan koca tahta kapıdan girip, karşısında duran avluyla hemen sağ tarafında duran ağalara, yönünü dönüp, yüzündeki o sert ve bitmeyen öfkeyle bakmaya başladı .
-Rezan ağa ne diye aşiretin toplanmasını istemişsen de bakalım.
Konuşan Berzan ağayla Rezan göz hizasına aldığı yaşlı adamla ona bakmaya devam ederken onun için konulan sandalyeye oturmayı secti önce, oturduğu yerden önünde oturan ağalarla döndü.
-Ağalar sizler ağasınız, ama ben! Sizlerin hepinizin üstüyüm. Benim lafımın getctiği yerde nasıl olurda? Benden habersiz karar alırsınız deyin bakalım!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
/~KELEPÇE ~
Fiksi UmumKİTAP İSMİ DEĞİŞTİRİLMİŞTİR!! Zorla evlendirilen iki genç. Zilan 'ın kaderi neydi? Abisinin hatasının bedelini ödemek mı ? Yoksa her şeye rağmen dim dik durup o yaşadığı hayatı güzel kılmak mi? Rezan Ağa ; Hırsı, korkusuzluğuyla cesaret timsali o...