"KÜFÜR VE YETİŞKİN UNSUR İÇERİR!"
'KİTABIMDA KÜFÜR ETMEYİN!'
Nadide ŞAN.
Seyyid Ali YILMAZ.
Bir silah, bir kaza, bir ölüm, bir intikam ve tutkulu bir sevda...
***
Seyyid Ali,
"Birincisi sana dokunmayacağım ve asla benim kadınım olmayacaksın!" Bunu...
Yeni bölümden herkese selam olsun... Beğeneceğiniz bir bölüm olması dileği ile. 🙏
Bu bölüme 1300 oy ve 1000 yorum gelir mi acaba? 😆 Bunların olması demek, bölümün daha hızlı gelmesi demek.
Bu bölüm sevgili okurum 176Miray 'a ithafendir. Hadi bakalım canım ağırlaokurlarımızı. 💙
Satırlarda buluşmak dileği ile, keyifli okumalar...
NOT: Kitapta geçen kişi ve olaylar tamamen hayal ürünüdür. 💫
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Başlamadan evvel herkes buraya bir papatya bırakabilir mi? 🌼
Bilinmezlik ve merakla elinde ki zarfa bakışlarını sabitleyen Seyyid Ali, postacının sesi ile kendine geldi. "Nadide Hanımın imza atması lazım." deyip Esma'ya bakmıştı adam. Genç kızı Nadide sandığı belli idi.
Esma derhal acele ile konuştu. "Yok ben değilim. Yengem o. İçerdedir, hemen çağırayım." dedikten sonra geri eve girdi genç kız.
Bu sırada ise Nadide'de mutfaktan çıkmış ve onlara doğru geliyordu. Yanına gelen Esma, "Yengem sana bir zarf gelmiş. İmzan gerekiyormuş, gel hele at." dedi merak barındıran bir sesle. Şüphe yoktu ki Esma o zarfı fazlasıyla merak ediyordu.
Nadide sorarcasına kaşlarını çattı. Kim ona ne göndermiş olabilirdi ki?! "Tamam canım." deyip kapıda ki, Seyyid Ali ve postacının yanına doğru yöneldi.
Postacı gelen kız ile, "Nadide Yılmaz siz misiniz?" diye sordu.
Nadide farklı olarak 'Yılmaz' soy ismini işitince içi bir garip oldu genç kadının. Lakin hemen toparlanarak, adama yanıt verdi. "Evet benim."
Postacı, "Şuraya imza atmanız lazım." deyip kağıttan Nadide'nin isminin yazıldığı yeri gösterdi. Nadide eline aldığı kalem ile kusursuz bir şekilde imzasını atıp, kalemi geri verdi adama.
"İyi günler." deyip giden adamdan sonra, Seyyid Ali'ye döndü genç kadın.
Lakin Seyyid Ali kasılmış yüzü ve meraklı olduğu besbelli olan tavrı ile öylece ona bakıyordu. "Neyin nesi bu zarf?!" diye sordu soğuk bir ses ile genç adam.
