"KÜFÜR VE YETİŞKİN UNSUR İÇERİR!"
'KİTABIMDA KÜFÜR ETMEYİN!'
Nadide ŞAN.
Seyyid Ali YILMAZ.
Bir silah, bir kaza, bir ölüm, bir intikam ve tutkulu bir sevda...
***
Seyyid Ali,
"Birincisi sana dokunmayacağım ve asla benim kadınım olmayacaksın!" Bunu...
Yeni bölümden herkese selam olsun... Uzun ve güzel bir bölüm oldu. Beğenmeniz dileği ile.
Bu bölüme 1300 oy ve 1000 yorum gelir mi acaba? 😆 Bunların olması demek, bölümün daha hızlı gelmesi demek.
Bu bölüm sevgili okurum aysetrtrt 'ye ithafendir. Hadi bakalım canım ağırlaokurlarımızı. 💙
Satırlarda buluşmak dileği ile, keyifli okumalar...
NOT: Kitapta geçen kişi ve olaylar tamamen hayal ürünüdür. 💫
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Başlamadan evvel herkes buraya bir papatya bırakabilir mi? 🌼
Genç adam gördüğü düşten ötürü kan, ter içinde uyandı. Böyle bir şey beklemiyordu katiyen. Böyle tepetaklak olmayı da beklemiyordu. Epey olmuştu artık böyle düş görmeyeli amma velakin yine görür olmuştu bedenini yakan ve onu darmaduman eden düşleri.
Nadide gerçek hayat yetmiyormuş gibi, artık düşlerine de müdahale etmiş bulunmakta idi. Düşünde dahi rahat bırakmıyordu Seyyid Ali'yi. Orada dahi sürünüyordu genç adam.
Yutkunup, Nadide'nin ince belinde ki kolunu çekti ve sırt üstü yattı Seyyid Ali. Terlemiş ve dahası sırılsıklam olmuştu bedeni. Alnında ki teri silip, usunu yitiren düşü unutmaya çabaladı.
Amma velakin ne fayda!
Gördüklerini unutması olanaksızdı. Nadide'nin kendinden geçmiş ve tutkulu hali tekrar tekrar şahlanmasına vesile oluyordu. Bu da kuşkusuz genç adamın canını yakıyordu.
Doğrulup, oturdu yatakta Seyyid Ali. Ardından yıkanmaya karar kılarak, ayağa kalktı ve hamama doğru yollandı. Hamama girmeden evvel, gözü saate takıldı ve henüz sabahın olmamış olduğunu gördü. Vakit epey erkendi.
Seyyid Ali kafasını iki yana salladı ve hamama girdi en nihayetinde. Yine sadık dostu olan soğuk suya muhtaçtı. Bedeninde ki yangının sönmesi için, soğuk su ile yıkanması şart idi ve Seyyid Ali'de bu yola başvurmuştu yine.
