16 - AVCI'NIN İNTİKAMI

13.9K 875 77
                                    

"Neredesin lan sen?" dedi telefonun karşı tarafındaki ses. Yağız birkaç saniye telefona baktı ardından telefonu tuttuğu kolunu benim oturduğum tarafa eğip 'Konuş' dedi ağzınu oynatarak. Kafamı sana sallayıp telefona doğru yaklaştım.

"Evdeyim." dedim basit bir şekilde. Onu sinirlendirecek veya ters bir şey söylersem olanları söyleyebilirdi ama bu şekilde biraz da olsa şansım vardı.

"Geri gel, hemen." dedi Barın. Yağız telefonu daha da sıktığında gerginlikle bir ona bir telefona baktım.

"Hayır, kapat telefonu işim var." dedim şansımı deneyerek.

"Ulan ibne," dedi Barın, bakışlarım hızla Yağız'a döndüğünde yüz ifadesi değişmemişti. Belki de öylesine bir küfür olarak düşünmüştür, en azından öyle olmasını umuyorum. "Dalga mı geçiyorsun lan benimle? Bana emir verecek kadar bir bok sanma kendini. Gel dediysem gel, uzatma." dedi ben Yağız'a bakmaya devam ederken.

Barın'ın söylediklerine sinirlenmemiştim bile. Şu an tek korkum dediği şeyleri Yağız'ın anlamasıydı ama yüz ifadesinden bir şey anlamıyordum. Sıkmaktan boğumları beyazlamış elinin aksine ifadesiz bir şekilde telefona bakıyordu.

Bir anda bakışları bana döndü. Birkaç saniye bana baktı, hızlıca gözleriyle telefonu işaret edip tekrar bana baktığında cevap vermemi istediğini anladım.

"Gelmeyeceğim Barın, asıl sen uzatma. Konuşacak bir şeyimiz de kalmadı zaten." dedim sesim titreyerek. Her cümlemden sonra Yağız'a bakıyordum tepkisini ölçmek için ama o asla bana bakmıyordu.

"Konuşmak mı?" dedi Barın, ardından onun iğrenç gülüş sesi geldi.

"Konuşmayacağız ki zaten." Kalbim göğüs kafesimi kırmak istercesine atarken tekrar Yağız'a döndüm. Bu sefer o da bana bakıyordu ama keşke bakmasaydı.

Kaşları çatılmıştı ama sinirli değildi, sanırım Barın'ın ne demek istediğini anlamamıştı ve şimdi tepkimi ölçmek için bana bakan oydu.

Durumu kurtarmak için aklıma gelen ilk şeyle telefona döndüm.

"Seninle tekrar kavga da etmeyeceğim. Kes artık." deyip Yağız'a döndüğümde bakışlarında bir değişiklik olmadığını gördüm. Tekrar telefona bakıp Barın'ın cevap vermesini bekledim.

Kafamı eğdiğimde elim ve ayaklarımın morardığını gördüm o kadar ağrımıştı ki artık hissetmiyordum bile, ufak bir sızı vardı sadece.

"Dalga mı geçiyorsun sen benimle puşt? Başta anlaşmamızı yaptık şimdi öyle kolay kurtulabileceğini mi sanıyorsun? Sence o sikik Avcı gördüğü yerde öldürmeyecek mi seni? Bana muhtaçsın sen." dediğinde susması için yalvaracaktım artık. Sinirden her tarafım titriyordu.

Telefona dalgın bir şekilde bakıyordum. Artık ne olacaksa olsun.

Yağız'a döndüğümde elimde olan bakışları bana döndü. Şimdi gerçekten sinirli gözüküyordu.

"Duyuyorsun değil mi? Hemen depoya geri gel, yarım kalan işi tamamlay-" Cümlesini bitiremeden Yağız hızla elini kaldırıp telefonu duvara fırlattı.

Duvara çarpıp parçalanan telefonumu içim acıyarak izledim, ardından Yağız'a döndüğümde saçını sertçe karıştırdığını gördüm, her sinirlendiğinde yaptığı gibi.

Seri adımlarla sol tarafımızdaki koltuğa doğru ilerlerdi. Minder aralarına elini sokarken ne yaptığını göremiyordum.

Her ne yaptıysa tamamlayıp kapıya ilerlediğimde endişeyle onu izliyordum. Ne yaptığından emin değilim ama bu kadar hareket etmesinin yarası için iyi olmadığını biliyordum. Onun için endişelenmiyordum ama yine de dikkatli olması gerekiyordu.

"Demek onunla buluştun..." dedi bana hitaben ama daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi.

Sert adımlarla kapıya doğru ilerlediğinde ona seslendim:

"Yağız!" Kapının önünde durup omzunun üstünden bana baktı kızarmış gözleriyle. Ardından tamamen bana döndü ve elini cebine atıp bir çakı çıkardığında şaşkınlıkla onu izliyordum.

Çakıyı açıp yere eğildi ve benim olduğum tarafa doğru fırlattı. Çakı ayak ucuma geldiğinde ben hâlâ ona bakıyordum ama o bana bakmadan arkasını döndü.

"Gerisini halledersin." dedi kapıyı çarpıp çıkmadan önce.

İKİMİZ (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin