"Ne hesabı?" dedim ama Yağız beni umursamadan arabayı sürmeye devam etti. Şu an yaşadığım şokun haddi hesabı yoktu. Burada olduğum süre boyunca, her gece Yağız'la yan yana gelmenin hayalini kurmuştum. Şimdi ise hayalim gerçekleşmiş olmasına rağmen bana hesap vermem gerektiğini söylemesi oldukça acıtmıştı.
"Caner olayını neden anlatmadın?" dedi kısık bir tonda. Sanırım içindeki siniri tutmaya çalışıyordu.
"Ne olayı? Caner'e bir şey mi oldu?" dediğimde cümlemi bitirir bitirmez gaza köklediğinde oturduğum koltukta geriye savruldum, anında kalbim hızlanmaya başlarken hızla elimin yetiştiği yerlere tutundum. "Yağız yavaş sür!"
"Deniz salak numarası yapma bana, bildiğini biliyorum! Benim kardeşim, bunca zaman senin şerefsiz arkadaşına aşıkmış. En azından o böyle iddia ediyor." dediğinde şokla ona döndüm. Öğrenmişti. "Sen de biliyordun. Hiçbir şey yapmadın, bana söylemen gerektirdi!"
"Bizi ilgilendiren bir konu değil ki..." dedim çekinerek. Yağız, Caner konusunda gerçekten çok hassas,bu yüzden üstüne gitmek istemiyorum.
"Değil mi?" dedi ve ardından bana bir bakış attı. O bir bakıştan bile cümlemin onu ne kadar şaşırttığını fark edebilmiştim. Arabayı sola kırdığında bu sefer de sağa savruldum. "Kardeşim lan o benim! Caner'i, o puşta bırakır mıyım sence?" dediğinde bu sefer sinirlenme sırası bana geçmişti.
"Serkan'ı tanımıyorsun bile!" dedim yüksek sesle. Kurduğum cümleyle kaşları çatıldı. Şu an ona sarılmak, hasretimi gidermek istiyordum. Ama anlaşılan onun buraya geliş sebebi bile kavga çıkarmakmış.
"Tanımama gerek var mı? Kaç gündür Caner'i görmek için bizim mahalleye gelip duruyor, sinirimi bozdu orospu çocuğu. Beni salak yerine koymuşlar bunca zaman, aynı şekilde sen de." Sonlara doğru sesinde hissettiğim hayal kırıklığının verdiği hissiyat, kalbime bir hançerin saplanmasıyla eşdeğerdi.
Trafik ışıklarına geldiğimizde ellerini direksiyondan çekip, cebinden sigara paketini ve çakmağını çıkardı. Paketi yanına koyup, içinden çıkardığı bir dal sigarayı dudaklarına yerleştirdi ve yakgı. Yanındaki pencereyi açıp kolunu cam pervazına yerleştirdi.
Elini bacağının üstüne yerleştirdi ve sigara dumanını açtığı camdan dışarıya doğru üfledi. Elimi tereddütle bacağının üstündeki eline yerleştirdiğimde bakışları bana kaydı.
"Yağız, ben seni üzecek bir şey yapmam." dedim en içten şekilde. "Söylemedim çünkü benden duy istemedim. Hem neden bu kadar sinirlisin? Sen de bir erkeğe aşıksın, öyle değil mi? Bana aşıksın." dedim yumuşak bir sesle. Son cümlemi kurarken tereddüt etmiştim, lakin Yağız'ın "Öyleyim." demesi o tereddütü ortadan kaldırdı.
Işık yeşil olunca Yağız elindeki sigarayı atıp tekrardan direksiyonu tuttu. Ben elimin altındaki elin de direksiyonu tutmasını beklerken, beklemediğim bir anda Yağız elini ters çevirip ellerimizi kavuşturdu.
Yağız'ın elinin verdiği sıcaklıkla kalbim hızlanmaya başladı. Bir yandan arabayı sürerken bir yandan da elimi sımsıkı tutuyordu. Şimdi tek elle sürdüğü için daha yavaş gidiyordu.
"Bir daha benden bir şey saklamayacaksın, değil mi Deniz?"
"Evet." dedim o anın verdiği mutlulukla. Ama aklıma gelen soruyla amında kaşlarım çatıldı. "Nereye gidiyoruz biz?"
"Kiraladığım eve." dediğinde gözlerimi büyüttüm.
"Ha, sen kaçma konusunda ciddisin yani?" dedim alayla.
"Gayet ciddiyim." Sesini bilerek oldukça sert çıkardığında gülmeme engel olamadım. "Kaçırıyorum seni ama ondan önce gitmemiz gereken bir yer var."
"Neresiymiş o yer?" dedim hâlâ gülmeye devam ederken. Fakat kafamı sağa çevirip camdan dışarı bakmaya başladığım sırada tanıdık gelen sokağı görmem, anında gülüşümün solmasına sebep oldu.
"Sizin mahalle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİMİZ (GAY)
Romansa[TAMAMLANDI] Belki bu bazılarına göre yanlıştı, sapkınlıktı, hataydı ama benim emin olduğum tek bir şey vardı: Ben düşmanıma ve aynı zamanda bir erkeğe aşık oldum.