Salonun büyük kapısından çıktıktan sonra bahçeye girdiğimizde yoğun sesin kesilmesi bana büyük bir rahatlık vermişti.
Yağız hâlâ kolumu tutup sürüklerken ben ne konuşacağımızı düşünüyordum ama ne demem gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
Düğün salonunun yan tarafına geldiğimizde etrafı inceledim. Kaydırak ve iki salıncak dışında etrafta bir şey yoktu, sadece çekirge sesleri geliyordu.
Sonunda kolumu bıraktığında o hâlâ önümde durduğu için sadece sırtını görebiliyordum. Sonunda kolumu bırakıp elini cebine attığında içinden sigara paketini çıkarıp bir dal sigara aldı ve kendini duvara yasladı.
Çakmağı da çıkarıp sigaranın ucunu yaktığında sessizliğimi sürdürüyordum. Sigarayı içine çekip dışarı dumanı üflediğinde gelen kokuyla yüzümü buruşturdum.
"Neden sigara içiyorsun?" dedim ona bakarken. Bana bir bakış atıp tekrar önüne döndü.
"Bazı sebeplerden." dedi kestirip atmak için. Karşımda başka biri olsa konuyu uzatırdım ama Yağız zaten patlamaya hazır bir bomba gibi olduğu için alt dudağımı hafif büzüp bakışlarımı yere indirdim.
Kime sorsam ya bir kere başladığı için bırakamadığını ya da stresten başladığını söylüyordu. Yağız'ın sigaraya hangi sebepten dolayı başladığı içimde gereksiz bir meraka sebep olmuştu ama arkadaş bile değilken bunu sormak garip olurdu.
Beni buraya getiren o olduğu için doğal olarak, önce onun konuşmasını bekledim ama beklemek sıkıcı değildi, aksine bu ortam bana huzur veriyordu.
"O gün Barın'ın yanına gittim." Sonunda konuştuğunda kafamı kaldırıp ona baktım ama o hâlâ bana bakmıyordu.
"Anlattı mı her şeyi?" dedim büyük bir gerginlikle.
"Evet."
"Neden, nasıl?" dedim kalbim hızla atarken.
"Boş ver orasını." deyip tekrar sigarayı içine çekip dumanı dışarı verdi. "Başta beraber beni vurmak için plan yaptığınızı söyledi." dediğinde şokla ona baktım.
"Yalan söylüyor! Benim haberi-"
"Sus da cümlemi bitireyim Deniz." dedi lafımı bölerek. "Ben de inanmadım zaten. Benden nefret ettiğini ve intikam almak istediğini hep biliyordum zaten ama o kadar ileri gitmezsin. Hem kim vurduğu adamın olduğu hastaneye gelir ki?" dediğinde utancımdan yerin dibine girecektim.
"Sen, biliyor muydun?" dedim sesim titreyerek. Kafasını salladı hafifçe.
"Başta rüya mı gerçek mi emin olamadım ama biraz düşününce gerçek olduğunu anladım." deyip bakışlarını bana çevirince endişeyle ona bakmaya devam ettim. "Elimi çok sıkı tutmuştun." dediğinde bakışlarımı kaçırdım. Deminki huzurlu halimden eser kalmamıştı şu an.
"Ondan sonra Barın'la birkaç şey daha oldu ve gerçeği söyledi. Senin haberin yokmuş." dedi konuyu değiştirerek.
Devam etmeyince kafamı kaldırıp ona baktım. Garip bir şekilde sinirliydi. Oysaki ben tam aksini bekliyordum. Şaşkınlıkla ona bakarken olduğu yerden doğrulup bana yaklaştı.
Yakamdan tutup hızla demin yaslandığı duvara beni yapıştırınca şaşkınlıktan ne olduğunu anlamamıştım bile.
"Ama devamını anlatmadı Deniz. O an onu öldürecek kadar sinirli olmama rağmen o depoda ne sikim konuştuğunuzu anlatmadı işte!" dedi bağırarak, bağırmasıyla bütün vücudum ürpermişti. "Ne olduğunu söylemedi ve sen de söylemeyeceksin. Kafayı yiyeceğim Deniz, ne oldu o depoda söyle artık." dedi, her kelimede sesi biraz daha artmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİMİZ (GAY)
Romansa[TAMAMLANDI] Belki bu bazılarına göre yanlıştı, sapkınlıktı, hataydı ama benim emin olduğum tek bir şey vardı: Ben düşmanıma ve aynı zamanda bir erkeğe aşık oldum.
