"Serkan biri görecek..." dedim onun evine doğru ilerlediğimiz sırada. Çoktan Kartallar Mahallesi'ne gelmiştik ve her an biri görecek korkusuyla etrafa bakıp duruyordum.
Serkan bana cevap vermeden hızlı hızlı yürümeye ve kolumu çekiştirmeye devam etti. Bırakması için herhangi bir güç sarf etmiyordum ama nasıl bir tavır sergileyeceğinden de hiç korkmadığım kadar korkuyordum.
Evinin olduğu sokağa geldiğimizde ben yine telaşla etrafa baktım ama Serkan doğrudan eve doğru ilerledi.
Sonunda kapısının önüne geldiğimizde kolumu bırakıp anahtarı çıkardı ve kapıyı açtı. İkimiz de ayakkabılarımızı, çıkardıktan sonra Serkan tekrar tekrar kolumdan tutup beni içeri çekti. İleri doğru savurduğunda sinirle ona baktım, şu ana kadar hiç konuşmamış olması beni daha da geriyordu.
"Caner," dedi ve bana yaklaşıp yakamdan tuttu ardından kendine doğru çekti. "sen akıllanmazsın." dediğinde bir hışımla kendimi geri çekip yakamı tutan elinden kurtuldum.
"Evet, bana yaptığın onca şeye rağmen hâlâ sana aşığım. Gerçekten akıllanmıyorum." dedim dayanamayarak, belki de harbiden çocuk gibi davranıp kendimi ona ispat etmeye çalışıyorum ama bu umurumda bile değil. Hislerimi biraz olsun anlamaya başlayana kadar onu ne kadar sevdiğim hakkında konuşabilirim ve öyle de yapacağım.
"Ya sabır..." dedi kafasını sola çevirip eliyle gözlerini hafifçe ovalarken.
"Kimdi o çocuk?" dediğinde ona tuhaf bir ifadeyle baktım.
"Ne önemi var bunun? Kimse kim, sana ne bundan? Sence gerçekten şu an önemli olan kon-"
"Caner!" dedi lafımı bölerek. Ellerini beline yerleştirip kafasını yukarı kaldırdı ve derin bir nefes aldı. Ruh hastası her boka sinirlenmese, belki en azından daha verimli bir münakaşa yaşayabilirdik ama bu adam ağzımı açtığım gibi sinirleniyordu. Gerçi o sinirlenince ben daha çok sinirleniyordum ama ben, ondan farklı olarak ona aşığım. Dolayısıyla ona sinirleniyorum ama bir yandan da kıyamıyorum.
Bana doğru hızla ilerleyip kolumu tuttuğunda sağ tarafımda kalan kapıyı bir anda açıp içeri doğru fırlatınca dengemi kuramadan yatağın üstüne doğru sertçe düştüm.
Daha gözlerimi açamadan bir el omzumdan itip beni yatağa bastırdığında hızla gözlerimi açtım. Serkan'ın gözlerinde gördüğüm sinirli bakış bana geçmişi hatırlatırken kalbim korkuyla hızlanmaya başladı, ben dehşete düşmüş gibi ona bakıyordum ama o, o kadar sinirliydi ki bunu fark edemedi bile.
"O çocuk kimdi?" dedi her bir kelimeyi tane tane söyleyerek.
"Suna'nın arkadaşı." dedim, beynimin karanlık kısmında sakladığım anılarım bana kendilerini hatırlatırken korkudan ne dediğimi bile duyamıyordum.
"Suna nereden tanıyor?" dediğinde bakışlarını görmemek için gözlerimi kapattım. Aşık olduğum adama bakarken o iğrenç insanı hatırlamak bana inanılmaz bir hayal kırıklığı yaşatıyordu. Bunca zaman Serkan'a ispatlamaya çalıştığım hislerim sanki benimle oyun oynuyor gibi hissediyordum. Gözlerimi tekrar açtığımda yine o bakışlarla karşılaştığımda gözlerimin dolmasına engel olamadım.
"Bilmiyorum..." dedim sesim titreyerek. "Suna okula giderken bazen eşcinsellerin gittiği barın önünden geçiyor." dediğim sırada ise ağzımdan bir hıçkırık kaçtı, ardından buğulu gözlerimden bir damla yaş düştü.
"Yani o çocuk erkeklerden hoşlanıyor ve sen bunu bilmene rağmen, sana o kadar yaklaşmasına izin mi verdin? Sen daha düne kadar sözde bana aşık değil miydin? " dediğinde kaşları çatıldı ve omzumdaki elini sertleştirdi. Hıçkırıklarım çoğalırken anlık öfkeyle elimi omzuna yerleştirip onu itmeye çalıştım, ama olduğu yerden biraz bile kıpırdamayınca pes ederek elimi gevşettim ve bir kolumu gözlerime götürüp gözlerimi kapattım ardından gözyaşlarımın birer birer akmasına izin verdim. Bütün yüzüm yanmaya başlarken o görüntüleri hatırlamamak, beynimden uzaklaştırmak için büyük bir uğraş verdim ama sanki ben hatırlamamak için ne kadar fazla çabalarsam o anılar o kadar çok kendini belli ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİMİZ (GAY)
Romance[TAMAMLANDI] Belki bu bazılarına göre yanlıştı, sapkınlıktı, hataydı ama benim emin olduğum tek bir şey vardı: Ben düşmanıma ve aynı zamanda bir erkeğe aşık oldum.