Ben daha olayın şokundan çıkamadan Serkan bir anda elini Caner'in yakasına attı ve tuttuğu gibi içeriye doğru çekip sırtüstü yere fırlattı.
Şok içinde Serkan'a baktığımda sinirden hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Serkan, Caner'e doğru yine hamle yapmıştı ki Mert ve Emre yanımda fırlayıp ikisinin arasına girdi.
"Serkan!" dedi Mert, Serkan'ın yanına gidip kolundan tutmaya çalıştı ama Serkan onu tutan elden kurtulup Caner'e tekrar hamle yapmaya çalışırken ben de şokun etkisinden çıkıp hemen ayağa fırladım. Caner yerde ayağını tutuyordu.
"Serkan, n'apıyorsun sen? Bizim Caner'le bir derdimiz yok!" dedi Emre Caner'in önünde dururken.
"Benim var!" dedi Serkan, Emre'yi yana ittirip Caner'i tekrar yakasından tutup yere serdi, üstüne çıktığında son kalan gücümle yanına gidip omzundan tutup ittiröeye çalıştım ama o sırada Caner'e sert bir yumruk attı, ardından bir tane daha.
Ben onu uzaklaştırmaya çalışırken Mert de arkadan çekince üstünden ayırabildik.
Şokla Caner'e döndüğümde burnundan hafif kan geliyordu. Tek eliyle hafif titreyerek ayağa kalkmaya çalıştığında ona arkadan destek verdim.
"Serkan, saçmalamayı kes. Bu çocuk bizim kardeşimiz gibi lan! Kaçıncı oldu bu?" dedi Emre, Mert'le beraber Serkan'ı tutuyorlardı.
"Daha geçen onun yüzünden kavga çıktı Emre! Onun yüzünden kavga çıktı ve kolun kırıldı. Şimdi bana onu mu savunuyorsun adi şerefsiz?" dedi Serkan hâlâ siniri geçmemişti. Onları izlemeyi bırakıp Caner'e döndüm.
"İyi misin?" diye fısılsadım. Bana dönüp zoraki bir şekilde gülümsedi.
"İyiyim." dedi ama ses tonu aksini söylüyordu.
"Kavga onun yüzünden çıkmadı Serkan, senin yüzünden çıktı. Durduk yere bulaştın onlara. Bu çocuk bu zamana kadar bize hiçbir kötülük yapmadı ama sen sırf düşman olduğunun kişinin kardeşi diye ona kin besliyorsun." dedi Emre, hepsi o kadar sinirli gözüküyordu ki araya girmeye korkuyordum.
"Bir bok bilmeden konuşma Emre, o şerefsizin kardeşi olmasıyla alakası bile yok." dedi Serkan.
"O zaman söyle bize nedenini. Hazır Caner de buradayken öğrenelim bu kadar agresif olma sebebini. O kavga olduğundan beri bizimle doğru düzgün konuşmuyorsun bile." dedi Mert, endişeyle Caner'e döndüm. O da aynı şekilde bana döndü. Gözlerindeki korku kırıntılarını görebiliyordum.
"Sizi ilgilendirmez. Bu mesele ikimizin arasında, şimdi çıkın evden."
"Bizi kovuyor musun?" dedi Emre.
"Evet." dedi Serkan net bir şekilde.
"Olabilir, gitmiyoruz." dedi Emre kendinden emin bir şekilde.
"Emre!"
"Serkan, bizden bir şey saklama! Deniz de aynısını yapıyor. Derdiniz ne lan sizin? Hani bir sorun olduğunda beraber çözecektik, hani aramızdan su sızmayacaktı? Biri günlerdir depresyonda tek kelime etmiyor." dedi Emre koluyla beni göstererek ardından tekrar önüne döndü. "Biri de kavga çıkartmak için bahane arıyor. Böyle yapacaksanız siktirin gidin konuşmayın benimle." Koltuğa doğru gidip ceketini aldığında endişeyle onu izledim.
"Emre!" dedim korkuyla.
"Bir şeyleri anlatmaya karar verdiğinizde ararsınız beni." dedi, yüzüme bile bakmamıştı ve bu çok canımı yakmıştı. Emre genelde aramızı düzelten kişiydi ve şimdi o bizi bırakıyordu. Kapıya ilerlediğinde hepimiz onu izliyorduk.
"Geliyor musun Mert?" dedi omzunun üstünden bu tarafa döndüğünde. Mert önce Emre'ye ardından hâlâ yerde duran Caner'e baktı.
"Caner sen de gel bizimle." dedi Mert.
"Gelmeyecek, benimle kalacak." dedi Serkan.
"Bırakalım da öldür değil mi?" dedi Mert sert bakışlarıyla Serkan'a döndüğünde. Her kurdukları cümle de kalbimde hissettiğim rahatsız edici his daha da büyüyordu. Yavaş yavaş korktuğum şey gerçekleşiyordu.
"Deniz Abi..." Caner 'in sesiyle irkilip ona döndüm. "Bir yerin ağrıyor mu?" dedim eliyle bacağını tuttuğu yete bakıp.
"Hayır ama," dedi ve yerdeki bedenini hafif geriye doğru yasladı. Ben tekrar bizimkilerin olduğu tarafa döndüğümde Mert ve Serkan' ın sessizce konuştuğunu gördüm. Emre ise kapının önünde dikilmiş onlara bakıyordu.
Caner doğrulduğunda elindeki telefonu bana uzattı, kırılan telefonumla aynı modeldi.
"Abim gönderdi beni, telefonunu kırmış sanırım." dediğinde şokla yüzüne baktım. Eğer kalp gerçekten kırılabilseydi benimki şu an paramparça halde olurdu. Caner bu araya benim yüzümden geldi ve yine benim yüzümden dayak yedi.
"Çok özür dilerim..." dedim, zaten aramak için bahane arıyordum bu olay sağ olsun gözlerim hemen dolmuştu bile. Bu sefer içten bir şekilde gülümsedi.
"Önemli değil, ben alışığım." dediğinde gözümden bir damla yaş yanaklarımdan aşağı doğru süzüldü.
"Hadi Caner." dedi Emre, oraya döndüğümde Mert ve Emre'nin kapının önünde dikildiğini gördüm. Serkan ise bize dik dik bakıyordu ama muhtemelen fısıldayarak konuştuğumuz için ne dediğimizi duymamışlardı.
"Tamam." dedi Caner, burnundaki konu tişörtünün koluyla sildi ve tam iki elinin destek alıp ayağa kalkacaktı ki aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü hızla.
"Ha, unutmadan!" dediğinde diğer gözümden de bir yaş düşerken ona baktım. "Telefonda abimin numarası var, son zamanlarda çok kötü gözüküyorsun. Belki konuşmak istersin..." dedi, bu cümleyi çok daha kısık bir sesle söylemişti. Söylediği gibi de hızla ayağı kalktı ama ayağındaki acıyla hafifçe tökezledi.
Ben şokla elimdeki telefona baktım, ardından onlara döndüğümde Mert ve Emre çoktan kapıdan çıkmıştı. Serkan hâlâ aynı bakışlarla Caner'i izliyordu. Garip bir şekilde Caner tam kapının önüne yani Serkan'ın yaslandığı duvara ilerlediğinde dudağının kenarı kıvrıldı ve Serkan'a göz kırptı.
Serkan daha da sinirlenip kaşlarını çattığında bu sefer Caner otuz iki diş sırıttı ve kapıdan dışarı çıktı. Serkan, Caner gitmiş olmasına rağmen hâlâ onun olduğu tarafa sinirle bakıyordu.
Ben ise elimdeki telefonun ekran kilidini açıp rehbere girdim. Rehberdeki "Avcı" ismini görmemle paramparça ve yokmuş gibi hissettiğim kalbimin her bir parçası hızla atmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİMİZ (GAY)
Romantizm[TAMAMLANDI] Belki bu bazılarına göre yanlıştı, sapkınlıktı, hataydı ama benim emin olduğum tek bir şey vardı: Ben düşmanıma ve aynı zamanda bir erkeğe aşık oldum.