Deniz
"Deniz zaten moralim bok gibi, bir de üstüne sen böyle yaptıkça daha da deliriyorum." dedi Serkan karşımdaki koltuktan sinirli bir şekilde. Caner telefonu vereli bir hafta olmuştu ve ben korkumdan, endişemden ve salaklığımdan hâlâ Yağız'ı aramamıştım.
Üstelik Emre ve Mert'i şimdiden fazlasıyla özlemiştim, o an insan fark etmiyor ama her anını birlikte geçirdiğin, her zaman senin yanında olan, en büyük destekçin olan insanların bir anda gitmesi büyük bir boşluk hissi yaratıyordu, gerçi öğrendikleri zaman da anlattığım gibi davranırlar mı pek emin değilim.
"Neden moralin bozuk?" Ruh halimden dolayı kolay kolay sinirlenemediğim için bu cümleyi kurarken de sesim oldukça hüzünlü çıkmıştı. Serkan bir süre bana baktıktan sonra tekrar bakışlarını önüne çevirdi.
"Boş ver, gereksiz bir konu." dedi ama davranışları aksini gösteriyordu.
"Caner ile bir ilgisi var mı?" dedim tereddütle, o gün olan kavganın sebebini tek ben biliyordum. Caner daha öncesinde Serkan'ın bildiğini söylemişti yani muhtemelen Caner'le ettiği kavgaların sebebi Caner'in Serkan'a aşık olmasıydı ve bunu bilmek beni daha da kötü hissettiriyordu.
Emre ve Mert zaten gitmişti, bir de üstüne Serkan'ın eşcinsellik hakkındaki tutumunun bu şekilde olduğunu bilmek, haftalardır hatta belki de yıllardır içimde tuttuğum bu gerçeği öğrendiğinde beni bırakacağının farkına varmamı sağlıyordu.
Daha şimdiden, sadece kabullenme aşamasında olmama rağmen etrafımdaki insanların teker teker gidişine şahit oluyordum. Açıkçası mahalledeki, yıllardır birlikte büyüdüğüm ve ailem gibi gördüğüm insanların bunu öğrenmesi muhtemelen daha büyük sorunlara yol açacaktı ama en azından şimdilik bunu düşünmemeye çalışıyordum.
"Evet." dedi Serkan sonunda soruma cevap vererek. "O çocuk sinirimi bozuyor." Garip bir şekilde sinirli çıkan sesinde az da olsa hüzünlü bir tını sezmiştim.
"Neden?" dediğim sırada, soruma cevap vermesini bekleyemeden elimdeki telefon titrediğinde korkuyla sıçradım.
Bu hareketimle telefon elimden kayıp, uzanırken üşüdüğüm için üstüme örttüğüm battaniyenin üstüne ters bir şekilde düştü.
Kalbim hızlanmaya başladığında tek yapabildiğim, kocaman açılmış gözlerle battaniyenin üstündeki telefonu boş bakışlar ile seyretmekti.
"Bakmayacak mısın?" Serkan'ın sesiyle ona hızlı bir bakış atıp ardından önüme dönüp telefonu elime aldım.
Avcı: Sizin mahalledeyim.
Mesajı önce üç kere okuduktan sonra hızlıca ayağı kalktım. Bu hareketimle Serkan şaşkınlıkla bana döndü.
"N'oldu?" dedi, haftalardır yerlerde sürüne sürüne gezdiğim için bir anda enerji patlaması yaşamam doğal olarak onda büyük bir şok etkisi yaratmıştı.
"Bir işim çıktı." dedim soğuk terler dökerek.
"Ne işi?" diye süpheyle sorduğunda daha panikledim.
"Annem, müşterisiyle işlediği yeleğin parası yüzünden kavga ediyor şu an, onları ayırmaya gidiyorum." dedim, o kadar saçma bir bahaneydi ki ben bile inanmamıştım. Serkan kurduğum cümleyle yavaş yavaş kaşlarını çattığında, hissettiğim endişeyle kalbim hızlandı.
"Peki, git o zaman sen." dedi, bana inanmadığı ses tonundan bile belli oluyordu. Gerçi şu an, o kadar heyecanlıyım ki bunu umursamadım bile.
Kartal: Neredesin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİMİZ (GAY)
Romans[TAMAMLANDI] Belki bu bazılarına göre yanlıştı, sapkınlıktı, hataydı ama benim emin olduğum tek bir şey vardı: Ben düşmanıma ve aynı zamanda bir erkeğe aşık oldum.