26 - KISKANÇ

15K 767 219
                                    

Caner

"Niye başka birini çağırıyorsun Suna?" dedim çocuk gibi mızmızlanarak.

"Yeni birileriyle tanışman gerek Caner, benden başka arkadaşın yok." dediğinde sinirle ona baktım.

"Var." dedim yalan söyleyerek. Arkadaş bir yana Suna dışında kimseyle doğru dürüst konuşmuyordum bile.

"Öyle mi? Kim peki?" dediğinde afallayarak bakışlarımı ondan çekip önüme döndüm.

"O kadar çok ki adlarını hatırlamıyorum." Keşke birazcık yalan söyleme yeteneğim olsaydı.

"Yalan söyleme, hâlâ erkeklerden korkuyorsun değil mi?" dediğinde telaşla ona döndüm.

"Eğer erkeklerden korksaydım bir erkeğe aşık olmazdım!" Serkan'dan bahsetmemle moralim bozulmuştu, bir gün görmesem bile özlediğim adamı on gündür görmemiştim.

"İstisnalar kaideyi bozmaz. Ayrıca baban... " dediğinde derin bir iç çektim.

"Suna ben ciddiyim, Serkan ile tanıştığımdan beri erkeklerden korkmuyorum." dediğim sırada içimden gelen eve gidip hüngür hüngür ağlama isteğini bastırdım.

"Ama o sana herkesten kötü davranıyor?"

"Başta öyle davranmıyordu, bunu daha önce de konuşmuştuk!" dedim öfkeyle, daha fazla konuşmaya devam ederse harbi eve gideceğim.

"Boş ver şimdi onu, bak çağırdığım kişi geliyor!" dediğinde baktığı yere kafamı çevirdiğimde sarışın, uzun boylu bir çocuğun bizim olduğumuz tarafa doğru geldiğini gördüm.

"Bu arada, önemsiz bir detay ama o da eşcinsel." dediğinde ciddi olup olmadığını anlamak için şokla ona döndüm, gayet ciddi duruyordu.

"Ne?" dedim fısıldayarak.

"Barda onu bir erkekle öpüşürken gördüm, bu yüzden yanına gidip tanıştım onunla."

"Bir dakika doğru mu anladım? Bir erkekle öpüştüğünü gördüğün için mi onunla tanışmak istedin?"

"Evet Caner, sus artık." dedi fısıldayarak ve ayağa kalkıp gelen çocuğa sarıldı.

"Emin, hiç gelmeseydin." Suna'nın kurduğu cümleye çocuk ufak bir kahkaha attı.

"Kusura bakma işim vardı biraz."

"Yok sorun değil canım, bak bu da Caner. Bahsetmiştim sana." dediğinde panikleyerek ayağa kalktım. Çocuk bakışlarını bana çevirip gülümsedi.

"Ben de Emin." dedi elini uzatarak.

"Ben de Caner." dedim uzattığı eli sıkarak ama birkaç saniye sonra yaptığım şeyin ne kadar aptalca olduğunu fark ettim. Suna zaten adımı söylemişti, benim memnun oldum demem gerekiyordu...

"Memnun oldum Caner." dedi çocuk beni bozmayarak ama ben çoktan utançla yüzümü buruşturmuştum, muhtemelen surat ifademden dolayı tekrar ufak bir kahkaha attığında eve gitme fikrim daha da cazip gelmeye başladı.

Elimi geri çektiğimde o da elini cebine yerleştirdi.

"Eee nereye gidiyoruz gençler?" dediğinde Suna'ya döndüm, kafamı çevirmemle sokağın başında vücudunu duvara yaslamış bize dik dik bakan alışık olduğum simayı gördüm. Altına giydiği siyah pantolon ve siyah pantolonunun içine yerleştirdiği siyah gömlekle iyice Azrail'e benzemişti.

Serkan'ı on gündür çok özlemiştim ama sinirli yüzünü görmemle moralim bozulmuştu. Zaten onu daha fazla sinirlendirmemek için yanına yaklaşmamaya karar vermiştim ama o, uzak olmamıza rağmen beni gördüğü an sinirlenmeye başlamıştı. Gerçi neden bakmaya devam ettiğini de anlamıyordum.

Normalde beni gördüğü an yolunu değiştiren adam şimdi doğrudan beni izliyordu ve bu beni oldukça germeye başlamıştı.

"Caner?" Emin'in sesiyle irkilip düşüncelerimden sıyrıldım.

"Efendim?"

"Sana uyar mı?" dediğinde, neyden bahsettiği hakkında en ufak bir fikrim olmadığı için boş boş bakınmakla yetindim. "Bara gitmek." dediğinde sonunda ne dediğini anlamıştım. Yüzümde saçma bir ifade oluşmuş olacak ki gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

"Tabii." dedim, normalde gitmek istemezdim ama zaten kendimi yeterince rezil etmiştim üstüne bir de Emin'i terslersem, ilerde geceleri tam uykuya dalmak üzereyken aklıma bu an gelecekti ve kafamı duvarlara vurmaktan en iyi ihtimalle beyin kanaması geçirip ölecektim.

Emin bir anda kolunu uzatıp omzuma koydu, önüne dönüp yürümeye başladığında afallasam da ben de yanında yürümeye başladım.

Gözüm hâlâ duvara yaslı bir şekilde duran ve sigarasını içen Serkan'a takıldı, bakışları o kadar sertti ki ürkerek önüme döndüm.

"Emin yerinde olsam Caner'e fazla dokunmazdım. Kedi gibi göründüğüne bakma içinde yırtıcı bir kaplan var." Suna'nın kurduğu cümleyle Emin bu sefer oldukça yüksek bir kahkaha attı. Suna'nın alaylı cümlesiyle daha da gerildim.

"Emin ol, doğru söylüyor." dedim iğrenç bir kelime oyunu yaparak. Sanırım beyin kanaması olasılığının gerçekleşme ihtimali hâlâ var...

"Sakin ol kaplan, tipim değilsin zaten."

"Buna sevinmeli miyim yoksa hakaret olarak mı algılamalıyım?" dediğimde Emin kafasını omzuma yaslayıp bir süre daha gerildiğinde vücudum daha da gerildi. Abim ve Serkan dışında başka erkeklerin böyle samimi hareketlerine alışık değildim ayrıca oldukça rahatsız hissettiriyordu ama yine de sesimi çıkarmadım.

"Senden önce başkaları kaplana dönüşecek..." Suna'nın fısıldayarak kulağıma söylediği cümlesiyle kaşlarımı çatarak ona döndüm.

Tam bir şey demek için ağzımı açmıştım ki, bir tane elin kolumu yakalamasıyla öne savrulup sert bedene çarpmam bir oldu.

"Canına mı susadın orospu çocuğu?" Gelen kalın sesle şok içinde gözlerim büyüdü. Dengemi sağlamak için göğsüne yasladığım ellerimi anında çekip kafamı kaldırdım ve günlerdir hasret kaldığım yüze baktım.

"Hayırdır birader, sen kimsin?" Emin'in sesiyle kendimi toparlayıp arkamı dönüp onlara doğru bir adım atmıştım ki Serkan kolumdan sıkıca tuttu.

"Ben abisiyim piç kurusu asıl sen kimsin?" dedi Serkan burnunda soluyarak. Emin afallayarak bana döndüğünde aşırı sinirlenmiştim, birkaç saniyeliğine de olsa beni kıskandığı için geldiğini düşünmüştüm ama o yine aynısını yapıyordu.

"Abim değil, yalan söylüyor. Deli bu adam." dedim oldukça ciddi bir sesle, Emin tuhaf bakışlarla ensesini kaşıdı, o sırada kolumu tutan el daha da sertleşip beni kendine çekti.

"Öyle mi Caner?" dedi sinirli bir şekilde. Delici bakışlarına aldırmadan, soğukkanlılıkla ben de aynı şekilde gözlerimi gözlerine diktim. Kahretsin ki fazla yakında ve bu bile kalbimi hızlandırmak için geçerli bir sebepti.

"Yani," Emin'in sesiyle Serkan'la aynı anda ona döndük. "bara gidecek miyiz?" Kurduğu cümleyle anında gözlerimi devirdim ama Serkan'a döndüğümde çatık kaşlarıyla ona bakıyordu.

"Bar mı? Lan bu çocuk reşit bile değil! Ne barından söz ediyorsun sen!?" Serkan'ın sinir dolu cümlesiyle aydınlanma yaşadım. Sahi ben neye güvenip öyle bir şey söylemiştim?

Emin ve Suna şok içinde bana döndüğünde artık beyin kanaması geçireceğimden emin olmuştum. Serkan tuttuğu kolumu çekiştirmeye başladığında seri ve büyük adımlarına uyum sağlamak için hızlı hızlı yürümeye başladım.

"Nereye?" dedim yaşadığım büyük şokun etkisiyle, az önce ne olduğunu bile idrak edemiyordum şu an.

"Evime."

İKİMİZ (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin