15 - GERÇEKLER

14K 906 39
                                    

"Gerçekten mi?" dedim karşımdaki elleri cebinde, sırtını duvara yaslamış adama.

"Evet." dedi o da, net bir şekilde.

"Neden direkt vurmuyorsun? Senin yönteminin öyle olduğunu sanıyordum. Sonuçta uzun bir süredir bunu deneyimliyordum, değil mi?" dedim, onun sinirini bozmak istiyordum.

O ise elini cebinde çıkarıp kollarını kavuşturdu ve hiç istifini bozmadan olduğu yerden bana bakmaya devam etti.

"Doğru ama ben de, eğer sana vurursam daha da inat edip söyleyeceğin varsa da söylemekten vazgeçecek kadar büyük bir şerefsiz olduğunu bilecek kadar uzun süredir gözlemliyorum seni. Değil mi?" dedi Yağız doğrudan bana bakarak. Olduğumuz yer büyük olduğu için oradan buraya bağırarak konuşuyorduk.

"Dövüldüğüm için şerefsiz mi oldum şimdi de?" dedim, benden uzak olmasına rağmen gözlerini çok net görebiliyordum. "Gözlerin yine kızarmış." dedim alaycı bir tonda.

"Ne?" dedi anlamayarak. "Sinirlenince gözlerin kızarıyor." dedim ben de. Cevap vermedi ve bir süre daha öylece durduk. İyice sıkılmaya başlamıştım.

"Kiminle buluştun?" dedi en sonunda sessizliği bozarak. "Tek başımaydım." dedim ben de. Gerçekten o konu hakkında konuşmak istemiyordum. Eğer buraya getirilmeseydim muhtemelen olanları unutmak için şu an beşinci duşumu alıyor olurdum.

"Tek başına bir depoda ne yapıyor olabilirdin ki Deniz?" dedi olduğu yerden doğrulup bana doğru yaklaşırken. Yine adımı söylemişti.

"Eğer söylemezsen seni burada bir ömür de tutabilirim." dedi önüme geldiğinde oturduğum yerden kafamı kaldırıp ona baktım. Dizini kırıp yere eğildiğinde tekrar kalbim hızlanmıştı.

"Tabii, bu süre zarfında kimse kaybolduğumu fark etmez değil mi?" dedim ona doğru. "Bilmem ama fark etseler de kimsenin buraya bakacağını sanmıyorum ne de olsa şu an bizim mahalledesin." dedi gözünü kırpmadan bana bakarken.

Ardından kaşları çatıldı. Elini yüzüme uzattığında refleksle gerilesem de o hızla elini çeneme atıp kafamı yana eğdi. "Bu ne?" dedi yanağımı incelerken. "Kim yaptı bunu? Bizimkiler mi yaptı?" Ne cevap vereceğimi bilmeden öylece duruyordum, her an heyecandan ölebilirdim.

Çenemdeki eli yavaşça yanağıma kayıp bir yere dokunduğunda oluşan yanma hissiyle yüzümü buruşturdum. Diğer eli yakamdan tutup beni yüzüne çevirdiğinde birkaç saat önceki korku hissi geri gelmişti.

"Cevap versene Deniz! Kim yaptı bunu?" dedi bağırarak, deponun içinde yüksek sesi yankılanmıştı. Oluşan bu yüksek sesle gözlerimi sıkıca kapattım.

Şu an ölsem dahi depoda Barın'la olanları anlatmaya niyetim yoktu.

Birkaç saniye bu şekilde kalsak da çok sürmeden aramızdaki gerginlik verici sessizliği telefonumun zil sesi böldüğünde gözlerimi kocaman açtım.

Kimin arıyor olabileceğine dâhil en ufak bir fikrim yoktu. Yağız hâlâ çatık kaşlarıyla elini cebime attığında merakla onu izliyordum.

Telefonumu cebimden çıkarıp ekrana baktığında öylece durdu birkaç saniye. "Barın?" deyip bakışlarını bana çevirdiğinde korkuyla onu izliyordum. "Bu piç neden seni arıyor?" dediğinde tekrar cevap vermedim.

Telefon kapandığında içim bir nebze rahatlarken Yağız tekrardan elini tişörtümün yakasına atıp beni duvara yapıştırınca o hissettiğim bir nebze rahatlık da gitmişti.

"Deniz, farkında mısın bilmiyorum ama ben senin yüzünden vuruldum, o siktiğimin hastanesinde senin yüzünden yattım ve buna rağmen senden ne kadar nefret etsem de intikam almaya çalışmadım, almak da istemiyordum. Seni buraya getirdiklerini bile onlar arayınca öğrendim ama şimdi bana cevap vermezsen yemin ederim bütün sinirimi burada, senden çıkarırım." dedi Yağız burnundan soluyarak. Ondan sayısız dayak yememe rağmen ilk defa bu kadar sinirli görünüyordu ama sebepsiz bir şekilde o zamanlardaki gibi korkmuyordum. Şu anda ona gerçeği söylemememin tek sebebi öğrenmesini istememem.

"Barın neden seni arıyor?" dedi tekrar cümledeki her kelimeyi vurgulayarak. Tam ağzımı açmıştım ki telefon tekrar çalmaya başladı.

Bir Yağız'ın elindeki telefona bir de Yağız'a bakarken o doğrudan bana bakıyordu. En sonunda gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi. Nefesi doğrudan yüzüme çarpıp sıcak bir hava verirken o elini yakamdan çekip yavaşça ayağa kalktığında, sinirinin geçtiğini düşünüp derin bir nefes aldım.

"Pekâlâ, madem konuşmayacaksın öyleyse ne olduğunu ondan öğrenelim." Yanılmışım.

İKİMİZ (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin