"Bu kadar mı?"
"Evet, basit değil mi?" Evet anlamında kafamı sallayıp bakışlarımı yere indirdim. Yağız'dan intikam almak istiyorum, bana yaptıklarını unutmadım, unutamazdım ama yine de içimde garip bir huzursuzluk vardı.
"Ne zaman peki?" dedim kısık bir şekilde.
"Mesaj atarım sana. Her an olabilir bu yüzden hazırda bekle." Cevap vermedim. "Yapacaksın, değil mi?" dedi kuşkulu bir sesle sanırım ikilemde olduğumu düşünüyordu. Kafamı kaldırıp ona baktım, tek kaşı havadaydı.
"Evet, yapacağım." dedim emin bir sesle, ben bile bu kadar net bir cevap vermeme şaşırmıştım. Yüzüne yine o iğrenç gülümsemesini yerleştirdi. Bu adamı biraz bile sevmemiştim.
"Güzel." Elini cebine yerleştirip karanlık sokakta arkasını dönüp gitti. İçime yerleşen vicdan azabını görmezden geldim. Bu kadar süredir bana eziyet etmişti, Murat Amca'nın ölümü benim için zaten kabus gibiydi ve onun yüzünden iyice yıkılmıştım.
Murat Amca'yı düşünmek aklıma Mehmet Amca'nın söylediklerini hatırlattığında hızlıca kafamı sağa sola salladım . Düşünmek istemiyordum. Adımlarımı hızlandırıp bu düşüncelerden kaçmaya çalıştım.
Art arda geçtiğim ara sokaklardan birinden gelen sesle kaşlarımı çattım. Etraf sessiz olduğu ses yankı yapıyordu. Arkamı dönüp yürüdüğümde artık sesi daha net duyuyordum. Ağlama sesiydi.
Dar alana baktığımda bir tane çocuğun yere çömelmiş ağladığını gördüm. Yaklaştığımda yüzünü daha net gördüm.
"Caner?" İki mahalle birbiriyle arkadaşken Caner sık sık bizim yanımıza gelirdi ama yaşanan olaylardan sonra yanımıza gelmemişti. Muhtemelen abisinden korkuyordu ne de olsa Yağız'ın kardeşiydi.
"Deniz Abi..." dedi hıçkırıkların arasından. Eğilip elimi omzuna koydum.
"N'oldu?" Burnunu çekip dolu gözleriyle bana baktı. Gözleri ve burnu kıpkırmızıydı.
"Size söylemedi mi?" Merakla kaşlarımı çattım.
"Kim, neyi söylemedi?" Caner tereddütle bana baktı ardından bakışları yine yeri buldu ve gözlerinden birkaç damla yaş aktı.
"Benden nefret edersin..." dedi çatallaşmış sesiyle. Şefkatle omzunu ovaladım. "Etmem." dedim yumuşak bir şekilde. Eskiden bize her şeyini anlatan Caner'in bana güvenmemesi zoruma gitmişti. Birkaç kere yanına gitmeyi istemiştim ama abisi olacak şeytan herif aklıma geldiğinde bundan vazgeçmiştim.
"Deniz Abi..." dedi en kısık tonda, ağlaması şiddetlenirken yüzünü eliyle kapattı. "Ben Serkan'a aşığım." Hayatımın ikinci şokunu yaşarken kocaman açılmış gözlerimle karşımdaki çocuğa bakıyordum. Caner artık bağıra bağıra ağlarken elimi omzundan indirdim.
Demek bu yüzden Serkan son zamanlarda garip davranıyordu. Dalgındı ve bazen de aniden sebepsizce sinirleniyordu. Bugün de Mert'in yaptığı espriye tek o gülmemişti. Yutkundum, ne demem gerektiğini bilmiyordum.
Sonra aklıma gelen şeyle kahkaha attım. Caner bana şokla bakarken daha da güldüm.
"Bana abi diyorsun ama Serkan'a mı aşıksın?" dedim gülmeye devam ederken, Serkan benden bir yaş küçüktü...
"Komik mi abi? On yedi yaşındayım, Serkan'la aramızda ssdece üç yaş var!" dedi Caner mızmızlanarak. Gülmeyi kestim ama sırıtarak ona bakmaya devam ettim. "İğrenmedin mi?" dedi hüzünlü bir sesle. Elimle saçını karıştırdım.
"Hayır ama sen neden gidip ona bunu söyledin ki be Caner..." Burnunu tekrar çekti.
"Eskisi gibi olsak söylemezdim zaten, o zamanlar beni kardeşi gibi görmesine rağmen dokunup, sarılıyordu ama artık..." Bir süre duraksadı ama ardından devam etti: "Onu göremiyorum bile. En azından içimde kalmasın, ne olacaksa olsun dedim ama sanırım bu bir hataydı." Yüzü buruşurken tekrar ağlayacağını anladım. "Benden nefret ediyor, bana sanki lırk yıllık düşmanıymışım gibi davranıyor!." Kolundan tutup hızla ayağa kaldırdığımda afalladı.
"Yürü seni evine götüreyim, karanlık oldu." dedim gülümseyerek. O da bana gülümsediğinde kolumu bırakıp onların evine doğru yürümeye başladım.
"Sorun olmaz mı?" dedi Caner tereddütle. "Rahat ol." dedim gevşek bir şekilde.
"Abime söylemeyeceksin değil mi? Öldürür beni..." dedi adımlarını hızlandırıp yanıma gelirken.
"Bir bok yapamaz ama söylemem rahat ol."
"Teşekkür ederim Deniz Abi."
"Neden teşekkür ediyorsun?" dedim kaşlarımı çatarak. Önündeki taşı tekmeleyerek yürürken bana cevap verdi:
"Hiç, öylesine." Bir süre onu izledikten sonra aklımdaki soruyu sordum:
"Caner, çok mu seviyorsun onu?"
"Çok seviyorum... Beni asla sevmeyecek olsa bile." dedi dalgın bir şekilde. Düşünmeden, direkt cevap vermişti soruma. Derin bir nefes alıp önüme döndüm.
Caner'in aksine ben, benden nefret eden şeytanımın evine gidiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİMİZ (GAY)
Romance[TAMAMLANDI] Belki bu bazılarına göre yanlıştı, sapkınlıktı, hataydı ama benim emin olduğum tek bir şey vardı: Ben düşmanıma ve aynı zamanda bir erkeğe aşık oldum.