Medya Caner
Serkan daha büyük ve hızlı adımlarla yürüdüğü için benim önümden ilerliyordu. Ben arkasından gergince onu takip ederken en sonunda adımlarını durdurup etrafına bakındı, kalbim yerinden çıkacakmış gibi hızlı hızlı atarken bana döndü ve yine aynı kafa hareketiyle sağ tarafında kalan ara sokağı işaret etti.
Ben daha hiçbir tepki veremeden gösterdiği yere yöneldiğinde derin bir nefes alıp arkasından ilerledim. Kalbimin korkudan mı yoksa bir haftadır duyduğum yoğun özlemden dolayı mı bu kadar hızlı atıyordu bilmiyorum ama her saniye kalp krizinden ölme ihtimalim artıyordu.
İlerleyip ara sokağın girişinin bir adım gerisinden durdum ve ilerlemeden önce yavaşça kafamı uzattım, sonuçta dayaklarına alışmış olmam her seferinde canımın daha da acıdığı gerçeğini değiştirmiyordu.
Kafamı uzatmamla beraber bir elin, beni sertçe kolumdan yakalayıp, ittirerek duvara fırlatması bir oldu. Acıyla gözlerimi yumduğumda ağzımdan acı dolu bir inleme çıktı.
"Ne yaptığını sanıyorsun lan sen? Ne bok yediğin farkında mısın?" Kısık sesle konuşmuştu ama buna rağmen sesi oldukça sert gelmişti. Gözlerimi açtığımda korktuğumu belli etmeyecek bir soğukkanlılıkla ona baktım. O kadar sinirlenmişti ki vücudunun titrediği rahatça fark ediliyordu.
"Evet, oldukça uzun bir zamandır." dedim alayla, ne olursa olsun bana vuracağını bildiğim için en azından içimden geçenleri rahatça söylemek istiyordum.
Sıktığı yumruğunu havaya kaldırıp sol yanağıma hızla vurduğunda kafam sağa doğru hızla savruldu, yanağımda hissettiğim yanmayla beraber kalbimin de sızladığını hissetmiştim.
"Amacın ne peki orospu çocuğu? Bizi öldürtmek mi istiyorsun?" dediğinde sinirle ona döndüm.
"Bu zamana kadar amacımı anlayamayacak kadar salaksın demek ki." dedim sesim titreyerek, herkese ve her duruma karşı alaycı tavrımı koruyabiliyordum ama konu karşımdaki herif olunca ister istemez kalbimin yarattığı etki dışa vuruyordu.
Bana yumruk attığı eliyle bu sefer gömleğimin yakasından tutup beni havalandırdığında doğrudan gözlerinin içine baktım ve diğer yumruğun da yüzüme çarpmasını bekledim.
Garip bir şekilde, beklediğim şey gerçekleşmedi oysaki kavgalarımız monoton ilerlerdi ve durum ben acıdan yere kıvrılınca son bulurdu.
"Seni bunca zaman kardeşim gibi gördüğümün farkındasın, değil mi? Ama bakıyorum da biraz samimi davranınca hemen sapıtmışsın." dediğinde yutkunarak bir süre dikkatlice gözlerini izledim.
"Çok gariptir ki ben hiçbir zaman seni abim olarak görmedim ama inan kalbimi kontrol edebilseydim bana değer veren adam, korkunç birine dönüştüğünde anında senin için bu kadar hızlı atmasını durdururdum ama kontrol edilemiyor işte, yani sana kötü bir haberim var: Ne yaparsan yap ben seni sevmeye devam edeceğim, bunun bana samimi davranmanla alakası yok." Son cümlenin her kelimesini vurgulayarak söylemiştim, gözlerim hafif yanmaya başlamıştı. Ben konuşurken gözünü bir saniye bile kırpmamıştı ve bu oldukça garip hissettiriyordu.
"Gerçi ikimizin yakın olduğu zamanları ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin, ister kardeş ister arkadaş olarak gör eğer işin bu raddeye geleceğini bilseydim sana asla açılmazdım." dediğimde sol gözümdeki yaş kendiliğinden aşağı düştü, başkalarının yanında ağlamaktan nefret ederdim ama şu an bunu umursamadım bile. Serkan'ın eli hâlâ yakamdaydı, söylediğim her kelimeyle göğsü daha hızlı inip kalkıyordu. Genelde böyle olduğunda bu konuşmadan dolayı daha da sinirlenirdi ve normalinden daha fazla canımı acıtırdı, sanırım yine damarına basmıştım ama düşüncelerimi içimde tutmak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİMİZ (GAY)
Roman d'amour[TAMAMLANDI] Belki bu bazılarına göre yanlıştı, sapkınlıktı, hataydı ama benim emin olduğum tek bir şey vardı: Ben düşmanıma ve aynı zamanda bir erkeğe aşık oldum.